🚨Little Hyunjin Alert🚨
---
"Sonra Maşa elindeki fırçayla her yeri boyadı ve koca ayı ona kızdı."
Hyunjin izlediği çizgi filmden aklında kalanları Seungmin'e anlatırken, Seungmin bir yandan onu dinliyor bir yandan da acele ederek Hyunjin'in eşyalarını, Hyunjin'e ait, orta boydaki çantaya dolduruyordu.
"Neden eşyalarımı çantaya koyuyorsun Seungmin?"
Hyunjin oturduğu yatakta ayağa kalmış ve hâlâ hızla hareket eden Seungmin'e doğru sormuştu. Ama Seungmin ona cevap vermek yerine işine odaklanmaya devam etmiş, Hyunjin ise soru sormaya devam etmişti.
"Bir yere mi gideceğiz? Seungmin..? Yoksa beni tekrar o mağazaya mı bırakacaksın?"
Bunun olma ihtimalinden korkup gözleri dolmuştu Hyunjin'in. İlk sefer olduğu gibi çok sinirlendirmemişti onu, hiçbir eşyasına da zarar vermemişti. O zaman niye bütün kıyafetlerini çantasına dolduruyordu ki? Seungminden ayrılmak istediği son şeydi.
Sonunda ağlamaya başlamasıyla Seungmin onun burnunu çekme sesini duyup ona dönmüştü. Ağlayan kedisini görünce kaşları çatılmış, hızla yanına gidip kucağına almıştı.
"Beni oraya bırakmayacaksın değil mi?"
"Bu da nerden çıktı Jinnie? Hayır, seni asla bırakmayacağım."
Bu duyduğuyla hemen gözyaşlarını sildi ve Seungmin'in boynuna hızla sarıldı. "O zaman neden topladın çantamı?"
"Uh.. şöyle ki birkaç günlüğüne Busan'a, Jeongin ile ailemin yanına gideceğiz. Seni götüremem çünkü ailem seni pek sevmeyecek ve kötü bir şey söylerlerse üzülmeni istemiyorum. Bu yüzden seni Jisung'a bırakacağım. Sadece 1 gecelik tamam mı?"
"Jeongin niye gidiyor? Gitme o pis gıcıkla."
"Ama onunda ailesi orda. Sen beni görmeyince özlüyorsun ya o da annesini ve babasını özlüyor deme öyle."
Bunun üzerine başını onaylar anlamda sallamış ve ona sıkıca sarılmaya devam etmişti Hyunjin. Bir süre daha öyle kaldıktan sonra ayrılmış, Seungmin aldıklarını kontrol ederken, Hyunjin oturduğu yerden onu izliyordu.
Seungmin, Hyunjin'in her şeyini aldığından emin olduktan sonra daha önce hazırladığı kendi çantasını ve Hyunjin'inkini alıp aşağı inmişti. Sonra tekrar odaya dönüp Hyunjini almış ve Jisung'un evine doğru yola koyulmuşlardı.
Umarım minik kedisi çok huysuz davranmazdı.
----
"Gitmem gerek Hyunjin... Jisung'u üzme, yemeğini ye ve zamanında uyu tamam mı? İstediğin zaman Jisung'un telefonundan beni arayabilirsin."
Seungmin son kez sarılmış ve yapması gerekenleri söylemişti Hyunjin'e. Jisung'a da birkaç şey söyledikten sonra ordan ayrılmıştı. Jisung'a güveni sonsuzdu ama olurda Hyunjin bir şey yaparsa diye ona önemli olan her şeyi anlatmıştı.
Seungmin gittiğinde evde kalan ikili içeri yönelmiş, Hyunjin film izlemek istediğini söyleyince Jisung ona animasyon filmi açmıştı.
Filmin ortalarına doğru Hyunjinden sıkıntılı oflama sesleri gelmeye başlamıştı. Jisung onun acıktığını zannetmiş bir şey yiyip yemeyecegini sormuştu. Hyunjin aç olmadığını söyleyince farklı bir şeye sıkıldığını anlamıştı.
"Bir sorun mu var Hyunjin? Biliyorsun bana söyleyebilirsin?"
"Seungmin varmış mıdır gideceği yere? Arayalım mı? Azıcık konuşayım mı noluur."
Kafasıyla onaylayıp, telefonu cebinden çıkartmış, rehberden Seungmin'in ismine tıklayıp, Hyunjin'e vermişti. Birkaç çalıştan sonra açılmayınca Hyunjin'in suratı daha da asılmış, telefonu geri Jisung'a uzatmıştı. Jisung tekrar aramak yerine mesaj atmış, daha sonra Hyunjin'e dönerek Minho ve Changbin'i çağırmayı teklif etmişti. Hyunjin ilk başta istemesede Minho ile eğlenebileceğini ve onun kedilere olan ilgisini bildiği için kabul etmişti.
Sonuç olarak ikisi de gelmiş konuşup eğleniyorlardı. Biraz önce yemek yemişlerdi ve karınları toktu. Seungmin'in açamama sebebi otobüste olmasıydı ve Hyunjin bunu öğrenince biraz da olsa rahatlamıştı.
Biraz daha zaman geçtikten sonra artık Hyunjin'in yatma vakti gelmişti ve Jisung onu yatırmaya götürmüştü. Hyunjin'i yatağa güzelce yatırıp Seungmin'in getirdiği küçük gece lambasını prize takmış ve ortamın aydınlanmasını sağlamıştı. Son bir kez Hyunjin'e iyi geceler demiş ve içeri dönmüştü.
Ama o gittikten sonra ne kadar denesede uyuyamamıştı Hyunjin. Her zaman Seungmin'e sarılıp hemen uykuya dalardı ama Seungmin yoktu.
Bir süre sonra Jisung onu kontrol etmeye gelmiş ve uyumadığını görünce bir sorun olup olmadığını sormuştu. Hyunjin Seungmin'i aramak istediğini söyleyince gülümsemiş ve tekrar Seungmin'i aramıştı. Seungmin açınca da Hyunjin'e uzatmıştı telefonu. Sonra da o ikisi rahat konuşabilsin diye çıkmıştı odadan
"Benim minik kedim beni mi özlemişş~"
"Hiçte değil, sadece uyuyamadım."
"Kapatayım uyu o zaman?"
"Hayır kapatma, tamam özledim seni~ Sensiz uyuyamadım bak."
"Ama uyumalısın Jinnie yarın geleceğim, beni uykulu mu karşılayacaksın?"
"Biraz daha konuşalım öyle uyuyayım lütfeeen"
Seungmin kedisinin bu sevimliliğine gülmüş ve biraz daha konuşmalarının mümkün olduğunu söylemişti.
Günün sonunda Hyunjin konuşurken uyuya kalmış, Seungmin de onun huzurlu nefes seslerini bir süre dinledikten sonra aramayı bitirmiş ve uykuya dalmışlardı.
Ayrı uyuyor olabilirlerdi ama belki rüyalarında birliktelerdi.
×××
Görüşmek üzere <3