ΠBölüm 3: Son MaçΠ

350 17 6
                                    

[Evra]

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

[Evra]

Kahv.. Pardon, pardon öğle yemeğimizi yedikten sonra evlerine geçtiler. Bende odama gidip odamı toplamaya çalıştım sonra Efe'nin oyuncağı elime geldi gülümseyip babamı aradım. Unutmadan biyolojik babam değil. Ayrıca Efe'de öz kardeşim değil üvey babamın oğlu, babam öldüğü zaman annem yalnız kalamadı ve evlenme ihtiyacı duydu. Üvey babamsa annemin evde pek durmamasından dolayı sürekli kavga ettiklerinden ayrılmışlardı. Buna rağmen Efe sürekli bize gelirdi. Onunla vakit geçirmek çok güzeldi. İkinci çalışta açtı "Aloo? " bu küçük Efe'ydi. "Nasılsın küçük" dedim." Çok mutluyum şuan parktayız" Sesindeki o mutluluk,heyecan bana enerji veriyordu. "Senin adına çok sevindim. Sadece nasılsın diye merak etmiştim eğlenmene devam et küçüğüm" dedim bana cevabı "Seni seviyorum" oldu. "Bende küçüğüm" deyip telefonu kapattım. Odamı topladıktan sonra salona inip televizyon karşısında ruffellssımı yiyordum ki telefonuma Whatsapp grubundan bir mesaj geldi.

[GIRLS]

Neva: İngiltere'ye gitmeden voleybol maçı yapmalıyız.

Doğa: Onu bırakın da Alperen arayıp duruyor.

Evra: Ne istiyormuş marul kafalı?

Doğa: Yazdıklarımı okumadın mı telefonlarını açmıyorum. Nasıl bilebilirim?

Neva: Ne isteyebilir Doğa'nın laflarını yedirememiştir maydanoz model.

Neva: Maydanoz model...

Doğa: Maydanoz model...

Evra: Tamam tamam. Maydanoz model sizin sonsuzunuz olsun.

[Konuşmanın sonu]

Kapı çaldı. Gelen büyük bir ihtimalle annemdi. Telefonu kilitleyip koltuğa koydum. Kapıyı açtığımda karşımda Alperen duruyordu. "Burada ne işin var kıvırcık!" dedim. "Dinle Doğa'ya ulaşmaya çalıştım ama cevap vermedi. Ondan özür dilemek istiyorum. Onu üzmek istememiştim ben sadece.. " dediğinde lafını kesip "Sen sadece ne? Beynin çalışmayı bıraktı ve gidip başkasıyla mı birlikte oldun? Bunu zaten biliyoruz başka bir bahanen var mı? " dedim "Hayır. Haklısın." dedi " İyi" deyip kapıyı suratına kapatıp eski yerimi aldım.

Sabah uyandığımda üstümü değiştirip saçımı taradıktan sonra çantamı alıp aşağı indim. Annem mutfaktaydı termosuna kahve doldururken "Günaydın hayatım" dedi "Günaydın. Geç kalmışsın " diyerek cevap verdim ve elime annemin yaptığı tostlardan birini aldım. Mutfak masasına oturup tostumu yemeye başladım ve annem arkasını döndüğünde termosundan biraz kahve içtim "Evet biraz öyle oldu. Kahvemi içmeyi bırakırsan yeniden doldurmakla zaman kaybetmem" deyip gülümsedi "Seni bırakmamı ister misin? " dediğinde anneme dönüp 'dalga mı geçiyorsun' bakışı attıktan sonra annem gülüp "Geç kalmış olabilirim evet ama annelik görevimi yapıp sormam lazımdı tatlım" deyip anlıma küçük bir buse kondurdu "Pekala daha fazla geç kalırsam kovulacağım. Akşama görüşürüz tatlım"

Okula geldiğimde Doğa banklardan birine oturmuş voleybol oynayanlara bakıyordu yanına gidip "Hey naber? " deyip yanına oturdum. "İyi. Sanırım bu öğle arasında bir maç yapacağız. Kızlardan biri Neva'yı çağırdı" dedi. Kafamı voleybol sahasının oraya çevirip Voleybol direğine yaslanmış Neva'ya baktım. Neva'nın karşısında bir kız vardı ve bir şeyler anlatıyordu. Neva kızla konuşmayı bitirmiş bizim yanımıza geldi. "Bu öğle arasında güzel bir maç bizi bekliyor."

Öğle arasına dakikalar kalmıştı. Takım belliydi Neva, Doğa, Aleyna, Azra, Sena ve ben oynayacaktık yedekte de isimlerini tam bilmediğim ikizler vardı. Nihayet zil çalmıştı. Çantalarımızı alıp aşağı indik soyunma odasında voleybol takımının şortlarını ve t-şörtlerini giydikten sonra spor salonuna geçtik karşı taraf çoktan ısınmaya başlamıştı. İçeri girdiğimizde -kendi sınıfımız olduğunu umduğum- bir kaç erkek sesi duyduk. Sesleri duymamazlıktan gelerek köşemizde ısınmaya başladık. Ve işte maç zamanı gelmişti beden öğretmenimiz Velda hoca takım kaptanlarını çağırdı. Bizim taraftan Neva karşı taraftan sabah Neva'yla konuşan kız gelmişti. Velda hoca kıza klasik "Yazı mı tura mı?" yönelttiğinde kız "Tura" dedi. Velda hoca elindeki parayı havaya attı ve "Tura. Saha mı top mu?" diye soru "Top" diyerek Velda hocanın ayağının yanındaki topu aldı Neva'da sahayı seçip yerleştiğimizde düdük çaldı ve maç başladı. Neva topu Sena'ya attı ve Sena topu bana doğru yükseltti sıçrayıp topa smaç vurduğumda benden bu hareketi beklemediklerinden sayı olmuştu. İlk seti biz almıştık ikinci sete başladık. Top yine karşı taraftaydı. Set başlamıştı. Bu sefer Aleyna, Doğa'ya pas kaldırmıştı ve yine sayı.. Set 23-24'tü onlar öndeydi. Sabahki kız bizi süzdükten sonra gözleri Azra'ya takıldı ve ona bakıp sinsice gülümsedi. Düdükle birlikte kız servisi Azra'nın üstüne doğru atmıştı. Azra bir adım geri alıp o sert servisi karşıladı topu Aleyna'ya pas kaldırması için atmıştı. Fakat biraz uzun olduğundan Aleyna pasa yetişemeyip yanlışlıkla filenin üstüne dokundu. Setler 1-1 olmuştu son 15 sayılık set oynayıp bitirecektik. Bu maçı karşı taraf kazanırsa biz gidene kadar hatta gittikten sonrada okulda herkese hava atıp okulda burunları iki karış havada dolaşacaklardı. -şimdi bizim de onlardan farksız olduğumuzu düşüne bilirsiniz ama biz kimseye haksızlık yapılmadığı sürece kendi halimizde dolanan üç Çatlaktık- Setin sonunda maçı zorla olsa da almıştık. Hep birlikte sarıldıktan sonra sınıftakiler sahaya inip bizle birlikte bağırıp sarıldılar.

Tamam bu kadar sarılma yeter.

Alperen sahaya gelip Doğa'nın kolundan tutup kendine doğru çektiğinde "Dinle beni. Seni üzmek istememiştim" dedi. Doğa'da Alperen'in yüzüne kısa bir süre gözlerini kısıp baktıktan sonra "Beni üzecek kadar kendini büyük görme. İki gün öncesine kadar seninle mutlu olduğumu sanıyordum. Yanılmışım, sensiz daha mutluyum." dedi ve soyunma odasına koşar adımlarla gitti. Neva ortalıkta gözükmüyordu bende Doğa'nın arkasında soyunma odasına girdim.

[Neva]

"Ne söyleyeceksen çabuk söyle." deyip karşımda ki sarışına baktım. "Neva sen çok güzelsin yani sen çok.. Seni seviyorum Neva" dedi ve beni kendine çekti. Hayalarına çok da sert olmayan bir tekme atmıştım. "Beni sevdiğin öpebileceğin anlamına gelmez. Uzak dur benden sapık" deyip uzaklaştım. Çocuk fena sayılmazdı ama benim aklım şu sıralar İngilizce kursundaki çocuktaydı. O çok farklıydı. Giyinişi tarzı, tavırları, hareketleri.. O kolundaki dövmeler, bakışları, sırıtışı, her şeyiyle beni kendine çekiyordu. İngiltere'ye gelecek miydi? İngilizce'sinin iyi olduğunu biliyordum ama ya gelmezse ? Düşüncelerimden Doğa'nın sesiyle ayrıldım. "Daldın? " dedi. "Ha şey İngiltere'yi düşünüyordum" deyip geçiştirdim Mert'e karşı ilgim olduğunu biliyorlardı ama sadece öylesine bir hoşlantı olarak.

Okulda ki son haftamız güzel geçmişti hatta parti bile yapmışlardı bizim için. İşte büyük gün. Abim bavulumu alıp arabaya koydu. Arabaya binip havaalanına gelmiştik. Bavulumu alıp kurs öğretmenlerimin yanına gittik. İşte kızlarda oradaydı. Yanlarına gittiğimde yüzlerindeki heyecanı görebiliyordum. Yanlarına oturup bende onların baktığı yere baktım karşımızda ufak üç tane kız koşuşturup duruyorlardı ellerimi göğüsümün oraya da birleştirip tamamen arkamı yaslandıktan sonra onları izlemeye devam ettim. Yanlarına bavullu bir adam yaklaştığında üçü de sarılıp adamı öpmeye başladılar. Sanırım kızların babasıydı. Anons yapılmıştı. Aslı hoca "Hadi gençler güzel bir yolculuk bizi bekliyor" dedi. Ailelerimizle vedalaşıp Aslı hocanın yanına gittik. İşte uçaktaydık!

Kilometrelerce yukarıda olacaktık bulutların üstünde uçacaktık. Çok güzel bir duyguydu yerlerimizi aldıktan sonra Doğa ve Evra'yı güvene almak amaçla onları cam kenarından uzak yere oturttum çünkü kusabilirlerdi ve bu hiç iyi olmazdı. Doğa uçaktan korkmuyordu ama uçak miğdesini bulandırıyordu. Evra ise bayılabilirdi -heyecandan- . Kemerlerimizi taktıktan sonra ortamızda oturan Evra'nın elini tuttuk. İşte yolculuk başlıyordu. Bakalım hayatımız ne kadar değişecekti ? Ya da değişecek miydi? Kimi kandırıyorum İngiltere'ye gidiyoruz!!

[ Bölüm geciktiğinden dolayı çok özür dileriz.]



Hedefimiz İngiltereHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin