Ertesi sabah erkenden uyandım. Güzel bir duş alıp altıma dar kot pantolon üstüne de üzerinde kocaman Güneş resmi olan turuncu bol bir tişört giydim.Saçlarımı at kuyruğu yaptım. Aşağı inip annemin bana hazırladığı kahvaltıyı yaptım ve annemle vedalaşıp babamla beraber yola çıktık. Belediyenin önüne geldiğimizde babamla da vedalaşıp otobüse bindim. -kampı belediye düzenliyor- Kamp yeri İzmir'de olduğu için yolculuk 6 saat sürdü. Ben 2 saat müzik dinleyip yolu izledikten sonra kalan 4 saatinde uyuyarak geçirdim.
Yol bitip uyandığımda gözlerime inanamadım. Burası çok güzeldi. Küçük igloya benzeyen 3 kişilik odalar vardı. Erkekler ve kızlar tabiki ayrı kalacaklardı. Otobüsten indiği mizde bizi bir hoca etrafına topladı ve 3'lü oda arkadaşlarının isimlerini saydı. Sonunda sıra benim ismine geldiğinde birlikte kalacağım kişilerin isimlerini öğrendim:
-Işık, Cemre, Melek.
Herkesin isimleri bittiğinde oda anahtarımızı aldık ve odalara dağıldık. Bizim odaya girdiğimde sarı düz saçlı mavi gözlü, altında sarı bir şort üzerinde uzun turuncu tişörtlü dağınık bıraktığı saçlarıyla dışarıdan bakıldığında çok saf bir kızmış gibi görünen ve yalan yok gerçekten çok güzel bir kız kırmızı nevresimli yatakta oturuyordu.Kendi yatağıma oturdum ve birkaç saniye "acaba bu Cemre mi Melek mi? " diye düşündükten sonra söze girdim:
-Selam. İsmin neydi acaba? Biraz çekinerekde olsa cevap verdi:
-Selam. İsmim Cemre. Senin? Gülümseyerek cevap verdim;
-Işık. Şaşkınlıkla tavandaki lambayı incelemeye başladı:
-Ne olmuş ışığa?. Kendimi tutamayıp ufak bir kahkaha attım:
-İsmim Işık.
-Heeee kusura bakma ya benim biraz kafam değişik çalışıyorda.Utanmış olacakki yanakları kızardı. Yanına gittim ve biraz sohbet ettikten sonra iyice kaynaştık. Şarkı söylemeyi çok sevdiğini kedi dışındaki tüm hayvanlardan korktuğunu öğrendim. Ve de koç burcuymuş. Genelikle koç burçları tarafından çok dışlanırım ama ona kanım çok ısınmıştı. Yaklaşık yarım saat sonra kapı açıldı. İçeriye benden biraz uzun, siyah gözleri, kısa siyah ama bir tutamı maviye boyanmış saçları, yırtık siyah pantolonla üzerine giydiği mor renkli omuzu açık tişörtüyle adının Melek olduğunu tahmin ettiğim,
erkeklerin dikkatini çekicek bir şekilde dudaklarındaki siyah rujla girdi. Bu kızın adı gerçekten Melek miydi? Sanırım biraz kara bir melekti. Cemreyle birbirimize baktığımız sırada:
-Selam ben Işık buda Cemre sende Melek olmalısın memnun oldum. Dedim elimi uzatarak. Onun için çok önemli olduğu belli olan telefonundan kafasını kaldırıp ikimizide bir güzel süzdükten sonra:
-Selam! Dedi. Sonra mavi nevresimli yatağa geçti ve resmen yatağa yayıldı. Biz Cemreyle konuşmaya devam ederken sürekli tiktokta gezindiğini fark ettik. Birkaç saat sonra odanın kapısı bir anda açılınca üçümüzünde kafası kapıya döndü. Kapıda kısa boylu şirin bir abla belirdi:
-Merhaba kızlar ben bu odada kalanlardan sorumlu ablanızım bir sıkıntı olduğunda şu ilerideki odanın kapısını çalıp bana ulaşabilirsiniz. İsmim Arzu. Şimdi yemek vakti hadi birlikte yemeğe gidelim. Üçümüzünde gözleri birbirimizde dolaşırken Melek bir anda ayağı fırlayıp odadan çıktı. Bizde Cemreyle peşinden gittik. Arzu abla bizi kocaman bir eve soktuğun da şok oldum. Burası çok büyüktü ve çok kalabalıktı. Erkekler ve kızlar karışıktı. Melek çoktan gözden kaybolmuştu. Cemreyle ben de kendimizde boş sayılan bir masa bulduk ve yemeğimizi alıp oturduk. Yaklaşık 1 saat yemek yedikten sonra 1saat sonraki uyku vaktine kadar serbest olduğumuzu öğrendik. Biz Cemreyle tam dışarı çıkarken iri yarı saçlarının ucunu sarıya boyamış yakışıklı ama çekici olmayan bir çocuğun Meleği kolundan sürükler gibi ağaçlık alana doğru çekiştirdiğini gördük. Cemreyle aynı anda birbirimize bakıp peşlerinden gittik. Çok fazla uzaklaşma dan bir ağacın arkasına geçtiklerinde bizde çaktırmadan o ağacın öteki tarafına geçtik. Meleğin sesini duyduk ağlayarak konuşuyordu:
-Ne olur burak yalvarırım, burak gideyim bizim ilişkimiz bitti anla!
-Olur güzelim. Ama önce şu işimizi halledelim. Azını yayarak konuşmasından sarhoş olduğunu anlamıştık. Cemreyle hocalara göstermeden içki içen bir grup görmüştük. Bunu söyledikten sonra o çocuğun zorla Meleğin tişörtünü çıkarmaya çalıştığını gördük. Sinirden ne yapacağımızı şaşırmıştık. Ne yapabilirdikki. Resmen şuan arkadaşımızı t*ciz ediyolardı. Sonra birden Cemre daha fazla dayanamayıp öne atıldı:
-Çek lan elini kızın üzerinden. Diyerek çocuğu itip Meleği bizim yanımıza çekti. O çocukta dahil şaşkınlık içerisinde Cemreye bakıyorduk. İçinden böyle bir şey çıkmasını beklemiyorduk. Tam o anda o ş*r*fsiz çocuk elini kaldırıp Cemreye vurmaya yeltendiğinde şimdi sıra ben deydi. Bir anda Cemre nin önüne geçip çocukluğumdan bildiğim yarım yamalak boks eğitimimle çocuğun karın boşluğuna vurdum. Çocuk acı içerisinde yere çömelirken kulağına eğilip konuştum:
-Birdaha seni bu kızın yanında görürsem o zaman kork benden. Başımı kaldırdığımda Melek Cemreye sarılmış ağlıyordu. Ben onlara yeltenince Melek bu sefer bana sarıldı ve Cemreninde ağlamaya başladığını gördüm. Onuda kollarımın altına alıp fısıldadım:
-Tamam geçti bir daha kimseye bulaşamaz bu ş*r*fsiz. Bunu dedikten sonra hep birlikte odaya gittik herkes sırayla duş aldı. Daha hiç konuşmamıştık. Cemre de duş aldıktan sonra Meleği yatağına yatırıp üstünü sıkıca örttük. Meleğe bakarak konuşmaya başladım:
-Merak etme artık yanında biz varız. Birdaha sana kimse dokunamaz. Biz senin yanındayız. Hadi güzelce uyu istediğin zaman konuşabiliriz. Dedim sakince.
-Biz artık senin arkadaşlarınız tabii sende istersen, bize her şeyini anlatabilirsin. Diye ekledi Cemre. Melek ise yüzümüze bakıp kocaman gülümsedi ve gözlerini kapattı. Bizde son kez onun üstünü örtüp yatağımıza geçtik. Meleğin bugün yaşadığı olayın çok zor ve psikoloji bozucu olduğunu tahmin ederek ve yine şiddete ve t*cize uğrayan kadınlara üzülerek kendimi uykunun kollarına bıraktım...Bugünde öğrendim ki insanın hiç beklemediği anda karşısına güzel insanlar çıkıyor. Bu iki kızka ilgili içimde tek bir şey var. Kalbimdeki sarı tarafın dolduğunu hissediyorum resmen. Bunu hissediyorum çünkü onlarda benim gibi, bunu biliyorum. Ne kadar belli etmeselerde içlerindeki kırık yanı ne zaman bana anlatacaklar diye bekliyorum. Belki de bende onlara kendi kırık yanımı anlatırım. Kim bilir daha neler yaşayacağız ama hiç ayrılmayacağımızı daha gördüğüm ilk an anladım. İçimdeki boşluk doluyordu yavaş yavaş. Yeniden ışığım yanmaya başlıyor. Umarım bir gün bu satırlarda pırıl pırıl parlayan bir Işık da görürüz...
-1. Bölüm Sonu-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Ardından
Teen FictionGenç bir kızın arkadaşlarıyla beraber ışıklarını yakma hikayesi...