×××Melekten×××
Sinan benimle konuşmak isteyince biraz korkmuştum. Çünkü kesin artık benimle görüşmek istemeye çekti. Gerçi zaten aramızda bişey yoktu ama onu kaybetmek istemiyordum. Geçmişimin peşimi bırakmaması beni üzerken çoktan bir köşeye geçip oturmuştuk bile Sinanla:
-Bak Sinan şimdi ne diyeceksin bilmiyorum ama lütfen bana kızma. Benim bu olayda bir suç-"derken hiç beklemediğim birşey oldu. Sinan bana sarıldı. Ben anın şokunu atlatamamışken kulağıma doğru yavaşça fısıldadı:
-Melek ben senden hoşlanıyorum." Bunu duyunca içimde hafif bir mutlulukla beraber daha çok şaşkınlık vardı. Bu kadar çabuk mu diye düşündüm. Bende ellerimi onun beline sardım ve onun kulağına fısıldadım:
-Bende senden hoşlanıyorum. Şimdi hem ağlayıp hem gülüyorum. Çok garip bir his bu gerçekten. Ben bunları düşünürken Sinan benimle konuşmaya başladı:
-Ama bana herşeyi anlatıcaksın Melek yoksa ben bu krizlerin gerçeğini öğrenmeden senin sorununun ne olduğunu anlayamam,içim rahat etmez"dedi. Artık onunda gözünden biraz yaş geliyordu:
-Bu benim için çok zor."dedim. Sinan yavaşça elini elimden çekerken hemen elini geri tuttum çünkü ben bu çocuğu seviyordum:
-Ama senin için yapıcam bunu"dedim gülümseyerek. Oda gülümsedi ve elimi sıkı sıkı tuttu. Ve ben derin bir nefes alıp anlatmaya başladım:
-Babam öldüğünde ben 5 yaşındaydım"diye başladım. Sinanın gözlerinden anlattırdığına pişman olmaya başladığını hissettim ama bu banada iyi geleceği için devam ettim:
-Babam öldükten sonra annemle en fazla 1 yıl dayanabildik. Para sıkıntısı çekiyorduk. Bu yüzden annem zengin bir iş adamıyla evlendi. İlk başta sevdim o babam dediğim adamı. Benimle oyun oynuyordu bana masal okuyordu." Biraz bekledim sonra devam ettim:
-Bu olay yaşandığında ben 8 yaşımdaydım. Bir gün babam dediğim adam beni bir yere götüreceğini söyledi. Beni depo gibi bir yere götürdü."ağlamaya başlamıştım:
-Depoya girdikten sonra ü-üstümü
çıkarmamı söyledi, ben nedenini sorunca da bana doğru gelmeye başladı. Bende çok korkmuştum ve deponun köşesine çöküp aynı bugünkü gibi çığlıklar atmıştım ama kimse duymamıştı. Ve ve ve sonra da"devamını getiremeyerek ağlamaya başladım. Sinanın boynuna sarıldığımda o da ağlıyordu bende. Sonra yine fısıldayarak ve ağlayarak:
-Özür dilerim daha önce gelmediğim ve özür dilerim her şey için" dedi. Ben elimle onu susturup biraz sarılmak istediğimi belli ettim. Yaklaşık 15 dakika sonra ondan ayrıldım ve bu sefer ben sordum:
-Peki sen? diye sordum. Biraz şaşırarak bana baktı:
-Ne!
-Senin geçmişin, dedim. "Sende anlat yoksa küserim" dedim dudağımı bükerek. Hafif gülerek konuştu:
-Tamam, dedi. Derin bir nefes aldı ve devam etti:
-Ben, dedi. "Gerçekten çok kötü bir çocukluk geçirdim. Yani mesela babam ve hatta annem beni birkez bile kucaklarına almadılar, beni hiç öpmediler".
Ben şok içinde ona bakarken derin bir nefes alıp devam etti. "Senin anlayacağın ben ilgiye aç büyüdüm hep. Ama şimdi sen beni seviyorsun. Yani seviyorsun değilmi? " Şefkatle gülmsedim ve yanağına bir öpücük kondurdum.
-Hemde çok, dedim. Oda gülümsedi. Sonra merakla sordum:
-Peki Can? , dedim. "Ona ne olmuş. Bir şeyler için çok kırgın olduğu belli. "
-Valla aslında bende Can hakkında pek birşey bilmiyorum. Tamam biz kuzendik ama yılda 1-2 kez görüşüyoduk. Sadece annesinin 2 yıl önce vefat ettiğini biliyorum" dedi. Ben üzülerek:
-Çok üzüldüm ya. Kim bilir o ne kadar üzülmüştür, dedim.
-Melek bana söz ver. Bu söylediklerimi kimseye anlatma Can kendini iyi hissettiğinde anlatır zaten size"
-Tamam tabikide söylemem" Tekrar bana gülümsedi ve biraz uzaklaşıp kafasını bacaklarıma yerleştirdi. Bende onun o kıvırcık saçlarıyla oynamaya başladım. Şuan o kadar huzurluydumki hayatımda en mutlu olduğum an olabilir.Gerçekten galiba bu sefer aşkla tanıştım. Bu aşk öyle güzel bir şey ki insanı hiç beklemediği yerlere götürüyor. Mesela şuan gözlerimi kapattığımda aklımdan bin türlü güzel şarkı geçiyor,sanki o kadar mutluyumki mutluluktan patlicakmışım gibi. Hele Sinanın portakal kabuğu aromalı parfümü nün kokusunu içime çekince rahatlama geliyor insana. Benim hakkımdaki gerçekleri öğrendikten sonra bile hala bıkmadan beni seven bana sarılan ilk insan Sinan. Annem bile bana inanmamışken o bana inandı. Beni sevdi. İşte bence bu dünyadaki en büyük erdemdir.
Biz orada öylece otururken ben bunları düşünmüştüm işte. Eminim sizde aynılarını düşünmüşsünüzdür. Ben bunları düşünürken telefonuma bir mesaj geldiğini fark ettim. Mesaj Işıktandı:
-Kara kız biz kamp alanına geçtik sizde güzel güzel barışın öpüşün. Barışmadan dönerseniz döverim valla ona göre he. "Yazıp sonuna da öpücük atan emoji koymuş. Yüzümde hafif bir gülümseme oluşmuştu. Sonra bir mesaj daha geldi Cemreden:
-Bu arada biraz çabuk gelseniz harika olur. Cemre biraz kötü gibi yüzü sapsarı oldu." bu mesajı olur okumaz kucağımdaki Sinanı unutup ayaklanınca Sinan kafasını banka vurdu. Ben olayı anlayıp endişeyle Sinanın kafasını öperken o söyleniyordu:
-Ne oldu Melek hanım önemli birinden mesaj aldınız herhalde, dedi imalı imalı. Bende bir kez daha onu kafasından öpüp:
-evet çok önemli birinden yani Cemreden, dedim. Bir anda içi rahatlamış gibi gülümsedi:
-Bizi çağırıyorlar Cemre biraz kötü durumdaymış hemen gidebilirmiyiz?"dediğim anda Sinan bana sarıldı:
-Ne güzel bir kalbin var senin. Tabiki gidebiliriz hadi gel"dedi elini uzatarak. Bende elini tuttum ve ikimizin de yüzümde kocaman bir gülümsemeyle kamp alanının yolunu tuttuk.
Şuan kendimi yüklerimden kurtulmuş hissediyordum. Sanki bu konuşma bana iyi gelmişti. Daha doğrusu Sinan bana iyi gelmişti ve iyi gelmeye devam edecekti. Bunu tüm kalbimle hissediyordum...~4. Bölüm Sonu~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Ardından
Teen FictionGenç bir kızın arkadaşlarıyla beraber ışıklarını yakma hikayesi...