Ben hala olayın şokunu atlatmaya çalışırken, 2 salak gibi yerde yatıyorduk. Sonra bir anda Can ayağa kalkıp sırıtarak kampa doğru koşmaya başladı. Ben de şok içinde peşinden koşmaya başladım. Şimdi bende sırıtıyordum. Ne olmuştu bize böyle.
-Ne yaptın sen az önce ya? dedim gülerek. Oda aynı şekilde gülerek:
-Sanırım sana aşkımı itiraf ettim, dedi. O andan sonra kampa kadar hiç konuşmadık. Kampa geldiğimizde bizimkiler bizi bekliyorlardı. Bizim güldüğümüzü görünce rahatlasalarda, benim üstümün çamur içinde olduğunu fark edince tekrardan şoka girdiler.
-İyi misin kardeşim? dedi Emre telaşla.
-İyiyim iyiyim, dedi Can.
-Sana ne oldu Işık Allah aşkına, dedi Cemre. Meraktan öldüğü aşikardı.
-Sorma başımıza neler geldi, dedim gülerek ve Can'a bakarak. Sonra kızları kollarımın altına aldım ve bizim odaya doğru yürüdüm. Kızlar ise hiçbir şey anlamamışlardı.
Bizim odaya girdiğimizde kızlar merakla bana bakıyorlardı:
-Biraz bekleyin de bir duş alayım, dedikten sonra hızlıca bir duş alıp çıktım ve olanları anlattım. Şok olmakla beraber büyük bir sevinç yaşadılar. Sonra Melek ortaya benimde bilmediğim bir soru attı:
-Peki şimdi siz neysiniz?
Gerçekten biz neyiz şimdi. Bunu bende hiç düşünmemiştim. O an o kadar mutluydum ki, aklımın ucundan geçmemişti bu. Aslında bunu sormaktan birazda korkuyordum. Çünkü... Yani sanki bu soruyu sorsam bu büyü bozulacakmış gibi...
# 2 Gün Sonra, Sabah 8.00 #
# Cemre'den #
Son bir günümüz kaldı. Bu beni gerçekten üzüyor. Buraya gelirken hiç böyle arkadaşlar edineceğimi düşünmemiştim. Benim asıl amacım çok farklıydı. Ama şimdi onlardan ayrılmayı hiç istemiyorum. Çünkü onlar benim canım oldu. Hepsi teker teker. Tabi en çok da Emre.
Bu sabah erkenden kalktım, ve dışarıda biraz dolaşmak istedim. Sonra telefonuma bir mesaj geldi:
*Emre*'den:
*Günaydın!* Açıkcası çok mıtlu olmuştum. Zaten birkaç gündür böyle iyi geceler, günaydın, gibi mesajlaşıyorduk. Sonra aklıma güzel bir fikir geldi. Hemen cevap yazdım:
*Emre*'ye:
*Bekle* Hemen hazırlanıp dışarıya çıktım. Emre'lerin odasının önüne geldim ve kapıyı tıktıkladım. Kapıyı Emre açtı ve şaşkınlıkla bana baktı:
-Günaydın! Hadi ne duruyosun üstünü giyin, birlikte dışarıda kahvaltı yapalım." Yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu ve gerçekten çok tatlı gözüküyordu. Mavi gözlerine bakınca kendimi bir okyanusun içinde zannediyordum.
Üstünü giyinip dışarı çıktığında bana sorar gibi baktı:
-İyide, nereden çıktı şimdi bu sürpriz kahvaltı? diye sorunca bende yalandan yüzümü astım.
-Yoksa beğenmedin mi?
-Yo yo çok beğendim, yani beğendim."dedi. Ya çok tatlı. Bir anda koluna girdim. Bunu niye yaptım bilmiyorum ama yapım gereği içimden nasıl gelirse öyle davranırım ben. Emre şaşkınlıkla karışık bir mutlulukla bana gülümsedi:
-Eeee, beni nereye götürüceksiniz Civciv hanım?
-Civciv hanım sizi çay bahçesinde simit yemeye davet ediyor."dedim gülerek.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Ardından
Novela JuvenilGenç bir kızın arkadaşlarıyla beraber ışıklarını yakma hikayesi...