27.10.2021
***
Alper'in yanına, konuşmaya gittiğim günün üzerinden 5 gün geçmişti. Bu 5 gün içerisinde her şeyi enine boyuna düşünmüş, kafamda tartmıştım. Bir kere dile getirince kalbim de, aklım da bu bebeği aldırma düşüncesinden uzaklaşmıştı. Bebek doğacaktı. İster destek olsun, isterse hiçbir zaman yanımda bulunmasın.
Evet, bu durum bebek için iyi olmayacaktı. Aldırmam için konuşması ve son tarihi için bilgi almasından sonra bebeği aldırma gibi bir şey söyleyeceğini düşünmüyordum. Durum böyle olunca tek başıma büyütmek zorunda kalacaktım. Tabii ki bunu göze almıştım. Benim için problem masraf değildi. Evet, öyle büyük bir problem de vardı ancak benim üzüleceğim nokta bebeğimin diğer babasının yanında olmayacağıydı. Ona bunu yapmak da beni üzüyordu ancak aldırmak gibi bir düşünceyi aklımın ucuna bile getirmek istemiyordum. Fazlasıyla bağlanmıştım. Çok fazla hissetmesem de oradaydı işte, içimde...
Sabahın erken saatlerinde yine fazlasıyla yorgun bir biçimde açtım gözlerimi. Havanın güzel olması bir parça da olsa yerine getirdi neşemi.
Birkaç saniye oturur pozisyonda kaldım yatakta. Kendime geldikten sonra ayaklarımı zemine basıp kalktım yataktan. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra direkt mutfağa girdim. Normalde de erken uyanan biriydim ancak hamilelik sonrası ekstra olarak erken uyanıyordum. Benim uyanmamın en büyük sebebi ise şimdi olduğu gibi guruldayan karnımdı. Elimi karnıma koyup hafifçe okşadım. İlk günlere göre çok daha iyiydim. Her anlamda iyi olmaktı bu. Hem çok daha fazla bağlandığım için, hem de mental anlamda daha güçlü hissettiğim içindi. Daha az kusuyordum, daha dengeli besleniyordum ve bu da sağlığımın daha iyiye gitmesini salıyordu. Belki de bunda bebekle ufak da olsa bağ kurmaya başlamamın da nedeni olabilirdi tabii. Çünkü hal böyle olunca daha da yaşama sevinci gelmiş, yediklerime dikkat eder olmuştum.
Kahvaltı sonrası koltukta uzanırken telefonumu elime alıp mesajlarımı ve arama kısmını kontrol ettim. Zaten hafifi bir uykum vardı, hal böyle olunca sesi, interneti kapatıp uyuyordum.
Hem mesaj olarak hem de aramalar kısmında Alper'i görünce gözlerimi devirdim. Bu 5 gün içerisinde çokça aramıştı beni. Sürekli son karar için konuşmamız gerektiğini söyleyip duruyordu. Derin bir nefes alıp gözlerimi kapadım ve telefonumu göğsüme yerleştirdim. Düşünmem lazımdı. Onunla bir an önce konuşmak için bir şeyler yapmalıydım.
Çalan zille düşüncelerimden sıyrılmıştım. Kimin gelebileceğini düşünürken otomatikman çatıldı kaşlarım. Sonrasında beni Çağatay'dan başka kimin ziyaret edebileceğini düşünüp göz devirdim.
Ayaklanıp kapıya ilerlerken üst üste basılan zille ofladım. Kapı kulpunu indirip kendime doğru çekmem ve karşımda 32 diş gülen arkadaşımı görmem bir oldu. ''Alacaklı gibi neden çalıyorsun? Ayrıca ya uyumuş olsaydım?'' Hafif bir sitemle söylenip kapıyı açık bıraktım ve oturma odasına doğru ilerledim. O esnada Çağatay da içeriye girip kapıyı kapattı. ''Bu saatte kahvaltını çoktan yaptığını bildiğim için umursamadım açıkçası. Hem belli ki farkında değilsin ama uzun süredir çalıyordum kapıyı.'' Düşüncelere öylesine dalmış olmalıydım ki kapıyı duymamıştım. Bu, ayakta bir süre durmam ve afallamama sebep oldu. Kafamı ona çevirirken beni dikkatle süzüyordu. Kafamı aşağı yukarı sallayıp koltuğa bıraktım bedenimi. ''2 gün içerisinde bile oldukça toparlanmışsın Eren. Aferin oğlum sana.''
Karşıma geçip bacak bacak üstüne attı. ''Çay var mı?''
''Evet getireyim sana.'' Ayaklandığım sırada beni durdurup mutfağa ilerledi. ''Ben hallederim.'' Dakikalar sonrasında iki bardak çay ve iki küçük kek dilimiyle geldi. Görünce bile ağzım sulandı. Muzlu olanları fazlasıyla seviyordum. ''Alper aradı mı?'' Ağzıma bir çatal attığım sırada konuşmaya başlamasıyla keyfim kaçmıştı bile. ''İki dakika rahat verseydin de keyifle yeseydim tatlımı.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
APANSIZ | bxb
Romance•Hikaye mpreg içerir!• "Eren...'' ''He?'' ''Ulan senin sevgilin falan mı var? Ne ara çocuk yaptın oğlum?" dedi şaşkınlıkla. ''Çağatay.'' ''He?'' ''Kanka sorun orada. Benim sevgilim falan yok ve ben bu çocuğun kimden olduğunu bilmiyorum." Başlangıç:...