07.03.2022
***
Selamm✌🏻
Arabanın camına başımı yaslayıp dışarıyı izlerken midemin tekrar bulanmasıyla yüzümü buruşturdum. İnmem gerekiyordu ancak yandan Alper'e baktığımda kaşları öyle bir çatıktı ki, bir şey söyleyeceğim an boğazıma yapışacak gibi duruyordu.
''Bir şey mi söyleyeceksin?'' Bir anda yüzüme dönünce hafifçe sıçradım. Bu adamı anlamıyordum. Bazen cidden korkutucu oluyordu.
Benim korkmuş halim onu eğlendirmiş olacak ki dudakları kıvrıldı. Bu tavrına göz devirirken tekrar önüme dönmemle bir süre başını benim olduğum yöne çevirdi. ''Ne oldu?''
''Biraz midem bulanıyor. Sağa çekebilir misin diyecektim.'' Sahilin önünden geçiyorduk. Biraz oturup temiz hava alsam kendimi çok daha iyi hissedecektim.
''En son kaçta yemek yedin?''
''Neden sordun?'' Kaşlarını hayret olmuş bir şekile havaya kaldırırken, ben düz bir ifadeyle onu izlemeye devam ediyordum. ''Neden olacak? Yemek yiyelim diye.''
''Aç değilim ben. Eve bırak beni lütfen.'' dedim omuz silkip önüme dönerken. Ancak yeniden midemin bulanmasıyla: ''Ama önce biraz da olsa durup temiz hava alayım.'' diye eklediğim esnada şaşkınlıkla suratıma baktı. Herhangi bir cevap vermeyip sürmeye devam ederken bedenimi hafifçe çevirdim. ''Hey! kime diyorum!?'' Az sonra durmasıyla etrafıma baktım. ''Yemek yiyeceğiz, yürü.''
''İstemediğimi söylemiştim.'' Beni dinlemeye tenezzül dahi etmeyip arabadan çıkarken ben de sinirle çıktım. ''Hey! Neden dinlemiyorsun beni.'' Arabanın kapısını kapatır kapatmaz kilitlemişti. Yanıma gelip belimden hafifçe tuttu ve restorana doğru yönlendirdi. Anında kendimi geri çekerken kaşlarım çatıktı. ''Ne kadar huysuz bir adamsın sen. Umarım çocuğum sana benzemez.'' Ağzım şaşkınlıkla aralanırken onun keyfi yerinde gibiydi. ''Sen önce kendine bak be!''
''Hadi uzatma yürü.'' Bu sefer kolumdan tutup yürütmeye başladığında kendimi tekrar geri çekmeye çalıştım ancak izin vermedi.
Restorana girip etrafı incelerken yanımıza gelen garson onu görür görmez saygıyla ilikledi önünü. Az sonra pencere kenarında bir masaya yönlendirmişti bizi.
Sandalyemi çekerken göz devirmeden edemedim. Bir anda iyilik meleği olası gelmişti herhalde...
''Ne yiyelim.'' dedi önümüze bırakılan menülere bakarken. ''Midem bulanıyor, bir şey yiyemem.'' Dudaklarımı büzerek, huysuzca konuşmamla ağzı hafifçe aralandı. Kısa süreli bir afallama yakalamıştım yüzünde. Az sonra bakışları, büzdüğüm dudaklarıma kayınca hafifçe öksürüp kafamı eğdim. ''Aç olduğun için miden bulanıyor olabilir. Güzel bir sebze yemeği söyleyelim. He, ne dersin?'' Normalde kokusundan aşırı rahatsız olmama rağmen burnuma gelen et kokusunu hafifçe içime çektim. Canım et çekmişti. ''Et de söylebiliriz. Sadece midenin fazla bulanmasını istemiyorum.'' Omuz silktim sadece. ''Fark etmez.''
Birkaç dakikanın ardından yanımıza gelen garsona hem ızgara et hem de zeytinyağlı bir sebze yemeği sipariş etmişti benim için. Kendisi için de siparişini verip arkasına yaslanırken, yanımızdan giden garsonu gözlerimle takip etmiş sonrasında etrafı incelemeye başlamıştım. Oldukça şık bir restorandı. Manzarası da güzeldi. Şimdiden mide bulantım da geçmiş gibiydi.
''Neden bana hastaneye gideceğini söylemiyorsun Eren?'' Yine aynı konuyu açmasıyla göz devirip ona döndüğümde: ''Amacım her şeyden haberim olsun tarzı bir konuşma değil. Ben sadece bir sorun varsa bilmek istiyorum. Endişelendiğim için.'' diye cevap vermesiyle kaşlarımı olabildiğince çattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
APANSIZ | bxb
Romance•Hikaye mpreg içerir!• "Eren...'' ''He?'' ''Ulan senin sevgilin falan mı var? Ne ara çocuk yaptın oğlum?" dedi şaşkınlıkla. ''Çağatay.'' ''He?'' ''Kanka sorun orada. Benim sevgilim falan yok ve ben bu çocuğun kimden olduğunu bilmiyorum." Başlangıç:...