29.08.2023
***
Dün bir bölüm atmıştım, okumayanlar kontrol etsin lütfen. Bu bölüm için de bol bol yorum yaparsanız çok mutlu olurum. Yorumlarınızı okumayı seviyorum.
Keyifli okumalar (╹◡╹)♡
Çağatay'la öğlene kadar vakit geçirdikten sonra Alper'in buluşmak için aramasıyla evden ayrılmak için hazırlandım. Kapının önündeyken Çağatay sormam gereken sorular hakkında beni bilgilendiriyordu. Sonunda oflayıp yüzüne baktım. ''Off Çağatay bunlar spontane gelişecek olaylar. Adamı direkt sorguya çekerek sıralayayım mı yani?"
''Salak mısın yavrum? Laf arasında bahsini açacaksın işte bu kadar. Hem pat diye sorsan ne olur ki? Absürt veya gizli sorular değil bunlar.'' Ayakkabılarımı giyip cüzdanım ve anahtarımı aldım elime. ''Evden çıksan da akşam gel tamam mı? Pazartesi buradan gideriz okula.'' Çağatay beni onaylarcasına başını sallarken derin bir nefes alıp bıkkın bir soluk bırakmıştım peşine.
''Hadi, gidiyorum ben.'' dedim ufak bir el sallama sonrası kapıyı açıp merdivenlere ilerledim. O sırada telefonum çaldı. ''Efendim?''
''Kapıdayım.''
''Tamam.'' Kısa yanıtım sonrası telefonu kapadım ve son basamağı da inip demir kapıyı araladım. Arabasına yaslanmış beni bekleyen Alper'i gördüğümde kısa da olsa süzmeden edemedim. Siyah kot pantolonunun üzerine açık renk bir gömlek giyinmişti. Kumaş yapısı ve rengiyle çoğu zaman gördüğüm jilet gibi kıyafetlerinden sonra farklı gelmişti. Kapının sesini duyar duymaz bana dönen bakışları benim onu süzdüğüm gibi vücudumda dolaştı.
Yanına yaklaştığım saniyelerde bedenini arabaya yaslamayı bıraktı ve aramızda bir adım kalacak şekilde durdu. Çoğu zaman olan şey gibi tokalaşmalı mıyız yoksa başka bir temas mı diye düşündüğümüz o gerici saniyeler başlamıştı yine.
Bir süre zümrüt yeşili gözlerine odaklandı irislerim. Yüzünde her zamankinden farklı bir ifade vardı. Daha sıcak görünüyordu. Belki de bir nevi mecburi buluşmamızdan sonra sadece tatlı yiyeceğimiz bu günde aramızda olan resmiyeti kaldırmak adına böyle bir ifade vardı yüzünde, bilmiyorum. Her ne kadar kabul etmesem de Çağatay haklıydı, yakında bir bebeğimiz olacaktı ve biz iki arkadaş kıvamına bile gelmemiştik. Yakın olmak zorunda değildik tabii ancak ufak bir adım atmak iyi olacaktı. ''Merhaba.''
Her ne kadar adım atmaktan bahsetmiş olsam da herhangi bir temasta bulunmaktan da kaçınmıştım. Elini uzatıp dirseğimi tutmak ister gibi hamle yaptı. Ancak o esnada yerimde kıpırdanıp arabaya binmek için hazırlanırken hamlesi yarıda kaldı. Bunu fark ettiğimden olmamıştı aslında. Temas edeceğini çok sonradan fark edebilmiştim.
Arabanın kapısını benim için açtıktan sonra yerime yerleştim. Tuhaf bir gerginlik vardı üzerimde. Az sonra yanıma oturdu. Elleri direksiyonu bulurken yandan bana baktı. ''Kemerini bağla.'' Arabayı çalıştırıp sürmeye başladığı dakikalarda kendi kemerini de bağladı.
''Nereye gideceğiz?'' Hem sessiz geçen dakikalar hem de başta sarılmak istemesini bir nevi geri çevirdikten sonra yüzü düşmesi üzerine konuşmaya ben başladım. Yüzüm de uzun süre sonra tebessümle kıvrılmışken, Alper'in de ağzı ufaktan aralanarak yüzüme baktı şaşkın bir ifadeyle. Bu görüntüsü beni daha da güldürürken kafamı başka yöne çevirdim. ''Önüne bak, tatlı uğruna ölmeyelim şimdi.'' dedim dalgaya alarak. O ise huysuzca homurdanmıştı. "İyi bir sürücüyüm ben."
''Herkes kaza yapmadan önce böyle düşünür biliyor musun?''
''Felaket tellalı mısın Eren?'' En sonunda iyice sinirlenmesiyle daha da güldüm. Şu an sanki hep böyleymişiz, samimiymişiz gibi hissettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
APANSIZ | bxb
Romance•Hikaye mpreg içerir!• "Eren...'' ''He?'' ''Ulan senin sevgilin falan mı var? Ne ara çocuk yaptın oğlum?" dedi şaşkınlıkla. ''Çağatay.'' ''He?'' ''Kanka sorun orada. Benim sevgilim falan yok ve ben bu çocuğun kimden olduğunu bilmiyorum." Başlangıç:...