Zaman ve keder yıpratsa da bizi, irademiz kuvvetli;
Çabalamak, araştırmak, bulmak ve pes etmemek için.(N.H. Kleinbaum- Ölü Ozanlar Derneği)
& & &
Önümde ki dosyada bulunan kanıtlar içimde büyük bir sıkıntı oluştururken, sıkıntıyla nefes verip dosyanın kapağını kapatarak oturduğum yerden kalktım.
Askılıkta ki ceketimi üzerime geçirip masama ilerlerken çalan kapıyla adımlarım duraksadı.
"Gel."
Aralanan kapının ardında sekreterim görünürken bakışlarımı ondan çekerek masamda ki dosyaları düzgünce çantama yerleştirmeye başladım.
"Savcım, bir ziyaretçiniz var."
"Şimdi çıkacağım ama çok acilse gelebilir."
"Tamam savcım."
Kapı kapandıktan saniyeler sonra tekrar tıklatılırken yere düşen kalemi almak için eğildim.
"Gel."
Kalemi alıp kalkarken başımı masanın köşesine vurmamla acıyla yüzüm buruştu. İçimden kendime söylenirken hemen yanımda duran postalları görmek şaşırtırken kendime gelmek için gözlerimi kırpıştırdım.
"Eh be güzelim az dikkat etsene."
Duyduğum sesi ilk başta algılayamazken, yaşadığım olayın gerçekliğini fark etmemle başımı hızla yanımda ki bedene çevirdim.
Karşımda askeri forması ve yüzünde ki birkaç sıyrıkla duran abimi görmemle dudaklarım şaşkınlıkla aralanırken, boşta ki elimi abime uzattım ama ben daha ona dokunamadan yarı yolda elimi avuçlarını arasına alıp yanağına yasladı.
Tenimin altında hissettiğim sıcaklık olayın gerçekliğini bir kez daha yüzüme vururken, gözümden bir damla yaş aktı.
Hızla öne atılıp kollarımı abimin bedenine sararken anında karşılık verdi. Gözyaşlarım iki yanağımdan da hızlıca süzülüyordu ve bu mutluluk yaşlarıydı.
"Geldin."
Saçlarımda hissettiğim baskı, yüreğimde ki sıkıntıyı hafifletirken, saçlarımı okşayarak sakinleşmemi bekledi.
"Geldim güzelim, geldim."
Saçlarımda ki dudaklarının baskısı ve parmaklarının hareketleri hiç eksilmezken bir süre öylece durduk.
Dinen ağlamalarım iç çekişlerine dönerken yavaşça bedenine sandığım kollarımı ayırıp geri çekildim.
Avuçlarını yanağıma yaslayıp akan yaşları silerken büyükçe gülümsedim."İyiyim güzelim, ağlama daha fazla."
Tekerlekli sandalyemi geriye çekip oturmamı sağlarken kendisi de önümde diz çöküp ellerimi tuttu.
"Yaran var mı abi? Ne zaman geldiniz?"
"Yüzümdekiler dışında yaram yok. Geleli de çok olmadı."
"Babamgil geldiğini biliyorlar mı?"
"Yok daha söylemedim. İlk seni görüp öyle gitmek istedim."
Avuçlarımın arasında ki ellerini çekerek ayağa kalkmasını sağlarken, kendimde ayağa kalkıp telefonumu ve çantalarımı alarak kapıya yöneldim.
Odamdan dışarıya çıkarken kapıyı kilitleyip bize doğru gelen Can'ı fark etmemle hareketlerim duraksadı."Burada ki işlerim bitti, sana verdiğim dosyayı başsavcıya verdin mi?"
"Verdim savcım. Siz askeriyeye mi gidiyorsunuz?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Savunma
Fiksi RemajaTabii! İlk seçeneği biraz daha derinleştirip daha çarpıcı hale getireyim: **"Askeri savcı Gökçen Sıla, hayatı boyunca adaletin peşinde koştu. Onun için doğrular ve yanlışlar nettir. Fakat bazen en büyük davalar mahkeme salonlarında değil, insanın ke...