7.bölüm

249K 11.1K 1.1K
                                    

Bölüm şarkısı
Yavuz Bingöl- ağlama yar






Hazaldan
_____________________________





Elimi uzattım dokundum toprağa, bir zamanlar anamın saçlarına dokunan ellerim şimdi toprağına dokunur oldu.

Olsalardı böyle mi olurdu, bu kadar yakarlar mıydı canımı.

"Ben geldim ana,baba en son gelinliğimle görmüştünüz beni
Olmadı ana
Sevmediler kızını.

Sakın ola benim kusurum sanma.
Sustum ana beni sevsinler diye sustum.

Anan seni terbiye edemedi mi demesinler diye, sana babama laf demesinler diye sustum.

Ana çok zoruma gitti çok canım yandı be ana.

En çokta siz yoksunuz diye beni o konağa layık görmediler ya o çok zoruma gitti"

Derin bir nefes çektim ciğerime evim diye geldiğim yere baktım.

Buradan başka neyim var ki, ev yuva diye nereye giderim ben.

Canı yanınca gitmez mi insan anasına babasına bende geldim işte.

Bakımsız kalmış mezarları,
Ot sarmış her yanını, temizledim suyunu döktüm duamı ettim çıktım mezarlıktan.

Özlemişim, insan bir avuç toprağı bir mermer taşını özler mi ben özlemişim.

O toprak ana baba kokusuysa, o taş evin yuvansa özlermiş insan.

Bu gün burada ki ikinci günüm kimse gelmedi en azından Mustafa Ağa gelir sandım.

Kızım bir şeyi ihtiyacın var mı diye sorar sandım.
Gelmedi...

____________________________

Hüseyin Ağa bacısı Delalle terasta kahve içiyordu.
Onun derdi de büyüktü oğlu Aziz'i.

Canı ciğeri kıymetlisi yalnız diye üzülüyordu.

Onun kahve içecek bir bacısı, iyi kötü aynı yastığa baş koyduğu bir karısı vardı, ama oğlu Aziz'i yalnızdı.

"Ne düşünürsün ağabey " dedi Delal hanım elinde ki kahveyi sehpaya bırakırken.

"Aziz'i düşünüyorum Delal yine kapattı kendini odasına" Hüseyin ağa derin bir iç çekti.

"Çalışıyor ağabey ne yapsın o kadar mal mülk kolay mı idare etmesi " Delal hanım da dertliydi Azizden yana, mutlu olsun istiyordu.

"Orası öyle de Delal, ya yaşlanınca, hadi ben seninle burada oturmuş kahve içerim karım var yarenlik ederim o hep böyle yalnız mı kalacak" Hüseyin ağa elinde ki tespihi çevirmeye devam etti.

"Ne diyim ağabey kimleri bundum yok dedi çocuğu geçtim bari bir eşi olsa derdini kederini paylaşsa," ah ne çok isterdi oğlum dediği yeğeni mutlu olsun, bir yuvası olsun.

Sıkıntıyla iç çekti Hüseyin ağa böyle olmazdı, lakin elinden de bir şey gelmezdi.

Merdivenlerden gelen sesle başını oraya çevirdi, en yakın adamlarından İsa gelmişti,

Hüseyin ağaya bir zarf uzattı, Hüseyin ağa kaşlarını çatıp merakla  açtı içini evlilik davetiyesiydi gelen ama Demir ağa'nın davetisiydi.

" Bir yanlışlık olmalı." Dedi yazanları iyice okumaya başladı.

Demir ağa askerlik arkadaşı Necip in kızı Hazalla evliydi.

Ah Hazal, ne çok istemişti Aziz'in karısı bu evin hanımı olsun.

18 yaşına girdiği gün dünürcü gidecekti.
Ama Mustafa ağa erken davranmış o hayırsız oğluna gelin etmişti Hazalı, çok sonra çocuğu olmuyor Demir ağa başka bir dost tutmuş diye duymuştu.

Şimdi elimde ki davetiyeye baktı. Can borcu olduğu adamın kızı ne haldeydi kimbilir.

Yardım etmek istedi.
Aldı eline telefonu aradı Mustafa Ağayı.

" Mustafa gardaşım elime bir davetiye geçti, senin oğlun Demirin davetiyesi bir yanlışlık olmasın." Hüseyin ağa hala kaşları çatık halde duruyordu.

Mustafa ağanın sözleriyle sinirle telefonu kapattı.

"Haysiyetini siktigimin şerefsizi sen nesin ki oğlun ne olsun ne demek boşadı kız aldı valizini gitti puşt." Sinirle bir ileri bir geri yürümeye başladı.

Olanları sessizce dinleyen Delal hanım ilk defa bu kadar sinirli gördü ağabeyini.

Ağabey demeye kalmadan kükredi Hüseyin ağanın gür sesi doldurdu avluyu.

"İsa arabayı hazırla Lala kadının evine gidiyoruz!" Hüseyin ağa eline aldığı ceketiyle hızla merdivenleri inmeye başladı.

O kızı sahipsiz bırakmayacaktı, Mustafa ağaya ne zaman sorsa iyi diyordu ama değildi belli ki.

" Hata seni Hüseyin, hatanın büyüğü sende, o şerefsizlere bırakmayacaktın o kızı." Kederle iç çekip arabaya bindi.

Gidecek ve can borcunu ödeyecekti.







Yorumlar buraya



AZİZ BEY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin