-Erdem Karataş-
Depoya gelmiş benden istediklerini ona vermiştim. Yarın yeni bir gün yeni bir ölüm, bu durum dürüst olmak gerekirse hoşuma gitmeye başladı. Polisler İlayda'yı arıyordu ondan şüphelenmekte haklılardı ama olayın gerçek yüzünü bilmiyorlardı. O zorbalar bunu hakketmişti. Ölümlerden sonra popüler öğrencilerin diğer öğrencilere karşı tavırları değişmiş, zorbalığı bırakmışlardı. İşte istediğim sonuç. Yarın son ölüm olucak ve burada işi bitirecektim. Yarın okula gitmek için depodan ayrıldım evin yolunu tuttum.-Azra Ülker-
Bacağımdan kurşun sıyrılmıştı kılpayı kurtuldum diyebilirim. Azra bana doğru geliyordu.
A.Ü: Yakalayabildin mi
A.S: Hayır kaçtı
A.Ü: Bir işi de becer ya
A.S: Seni de görüyoruz neyse arabaya gidelim
Azra önden gidiyordu, arkasından topallaya topallaya yürümeye çalışıyordum.
A.S: İyi misin
A.Ü: Baya iyiyim sağol ya baksana çok da iyi yürüyorum
A.S: Bacağına noldu
A.Ü: Yok bir şey, adam kaçtı zaten eve gidelim.
A.S: Peki
Bu kız gerizekalı herhalde saçma sapan sorular soruyor. Arabaya bindik ve eve vardık.
A.S: Aç bacağını.
Ne diyor bu bacak falan.
A.Ü: ha?
A.S: Kurşun sıyırmadı mı aç işte pansuman yapayım
A.Ü: İstemez.
A.S: Açıyor musun açayım mı?
Delirdi herhalde zorla pansuman yapacak.
A.Ü: Üstümü değiştirmemi bekle pantolonla rahat değilim.
A.S: Peki.
Odama geldim, dolabımdan rahat kıyafetler seçtim. Onlara giymeye başladım.
-Azra Sabancı-
Şans benden yana inanmıyorum, mektubu buldum. O kadar dedektif gel koltuğun altına koy ne mal adamsın Azra. Hemen odama geçtim mektubu sakladım. Salona geri geldiğimde Azra oturmuş beni bekliyordu, pansuman yapmaya başladım.
A.S: Acıyor mu?
A.Ü: Hayır.
Daha da bastırdım ki canı acısın haha.
A.Ü: Daha çok bastırıp canımı acıtmaya çalıştığının farkındayım ne üzücü ki canım acımıyor.
A.S: Canın acıtmaya çalışmıyorum. Hem sen bana pansuman yapmıştın bana iyilik yapanın neden canını acıtayım ki?
Pansumanı bitirmiştim.
A.Ü: Teşekkür ederim.
A.S: Rica ederim.
(...)
Lise vakasını çözmüştük. Yine olayda İlayda'nın parmağı vardı, şaşırmadık. Erdem ve Ayşe'ye üzüldüm. Yazık oldu onlara, intihar ettiler. Azra'yla arabadayım , bir yere gidiyoruz ama nereye gidiyoruz bilmiyorum. Azra çok sinirli, umarım mektubu fark etmemiştir. Arabayı dağın tepesine çıkardı bu ne Azra daha romantik bir yer beklerdim.
A.Ü: Arabadan in.
Uçurumun kenarına gelmiştik uçsuz bucaksız denizle bakışıyorduk. Tam intihar etmelik bir yer, Azra burayı nasıl öğrenmiş merak ettim. Kolumdan tutup arabanın camına savurdu beni. Sırtım acımıştı ama umrumda değil Azra'nın bu sinirli dominant hali çok hoş.
A.Ü: MEKTUP NEREDE?
A.S: Ne mektubu ve bağırmayı kes
A.Ü: Ne mektubu olduğunu sen çok iyi biliyorsun
A.S: Ha o aşkiton İlayda'nın mektubu, bilmem nerde acaba
A.Ü: Seni bu uçurumdan atma mı istersin yoksa mektubun yerini söylemek mi?
A.S: Sana yerini bilmiyorum diyorum ne boş yapıyorsun Allah aşkına ya bi sg. Ayrıca mektup bende olsaydı çok komik olmaz mıydı? Sonuçta bir delil. Bir polisin suçluyla olan aşkının delili haha.
A.Ü: Mektubun sende oluşunun itirafı mıydı? Bu konu seni ilgilendirmiyor kaç kere söyleyeceğim yeni eğlencem.
A.S: Yeni eğlencen mi?
A.Ü: Hoşuna gitmedi mi yoksa?
BACAĞIMI OKŞUYORDU İMDAT.
A.Ü: Bu kadar yeter mektubun yerini söyle.
A.S: Hayır.
Hala arabayla Azra arasındaydım. Bileğimi tutup kaldırdı, kafamın yanına koydu hala boş boş konuşuyor dediklerini algılayamıyordum. Gözlerim dudaklarına kitlendi öpmemek için zor tutuyordum kendimi.
A.Ü: Sen beni dinlemiyor musun?
A.S: Hala bitmedi mi konuşman ya
Cevap vermedim sadece bakıyordum. Cevap vermemem daha çok sinirlendirmiş olacak ki bileğimi daha fazla sıkmaya başladı.
A.S: Canımı acıtıyorsun.
A.Ü: Ne tatlı canın varmış senin ya
A.S: Evet öyle canım
A.Ü: Gerçekten ne istiyorsun benden?
A.S: Asıl sen ne istiyorsun beni buraya getiren ve konuşan sensin?
Cevap vermedi. Ona bakıyordum o da bana bakıyordu bu sessizlik böyle devam edemez yani.
A.S: İyi tamam bittiğini düşünüyorum, ver anahtarı sen burada dikilmeye devam et.Cebinden anahtarı aldım ve sürücü koltuğuna geçtim. Azra da hemen arabaya binmişti yani ne yapsın kız dağ başında tek başına.
(...)
Azra, kendisini barda bırakmamı istemişti. Bırakmıştım ama içimden bir ses onu takip etmem gerektiğini söylemişti hiç düşünmeden takip ettim. İlaydacığının yanına gitmişti yine her zaman olduğu gibi. Ağlıyorum evet sırf Azra için ağlıyorum. Keşke hafızamdan o sahneyi silebilseydim. Öpüşüyorlardı, Öpen taraf Azraydı. Kalbim çok acıyordu, mektup olayını sorduğu yere arabayı sürdüm. Azra'nın beni fark edip etmediğinden emin değilim umrumda da değil. Yolda giderken efes, votka, alkol falan aldım. Her hafta sonu Azrayı ağlarken barda bulup toplayan bendim bu sefer içme sırası bende. Arabadan indim uçurumun ucuna doğru oturdum. Neden kalbim bu kadar acıyordu? Ne zaman Azraya aşık olmuştum ben? Hayatımda verdiğim en kötü kararmış aşık olmak, Azraya aşık olmak... İçecekleri yavaş yavaş içiyordum, her yudum o anı hatırlatıyordu. Benden nefret eden birine neden aşık olmuştum ki? Saate baktığımda saat 03.46'idi. Acaba beni merak etmiş miydi yoksa o kızın kollarında mıydı? Bu tarz soruları düşünerek kafayı yemek üzerine gelmiştim. Saate baktım 4.37'idi, kaç saattir buradayım içiyorum hiç bir fikrim yok zaman kavramını yitirmiştim artık, tek bildiğim Azra için ağladığımdı.
Omzuma biri dokunmuştu, hızla arkamı döndüm ve donup kaldım bana sarılıyordu o buradaydı.
-Azra Ülker-
Sonunda buldum onu, kollarımın arasındaydı.
5 saat önceSaçma salak mektup olayını konuşmuştuk. Aldığına eminim ama yerini ısrarla söylemiyordu. Yolda giderken yine İlaydadan mesaj gelmişti. Onla her ne kadar görüşmek istemesem de gitmek zorundaydım. Azradan beni barda bırakmasını istedim, bu işe çok fazla burnunu sokuyordu, açıkcası bu huyundan nefret ediyorum. İlaydanın yanına varmştım. Her zaman ki konuşmalarından yapıyordu. Bu sefer onu öpmemi istedi. Tiksinerek de olsa yaptım. Kendimden iğreniyorum. Biraz daha İlaydanın boş konuşmasını dinledim, bitirdiğinde eve gitmek için yola koyuldum. Saat 2'idi ve Azra evde yoktu, sanki eve hiç uğraşamamış gibiydi. Aklım onda kalmıştı. Şu an nerede, ne yapıyor, iyi mi, kötü mü bütün sorular aklımda dolanıyordu. Saat 3 olmuştu ne gelen vardı ne giden. Arabanın anahtarını alıp önce bütün barlara bakmaya gittim. Hiçbir yerde yoktu, son olarak uçurum kalmıştı.
-şimdiki zaman-
Hala kollarımda sarılarak ağlıyordu. Çok fazla içmiş, gözleri kıpkırmızıydı, ağlamaktan şişmişti. Her ne kadar ne olduğunu sorsamda cevap vermiyordu. En sonunda kollarımda uyuyakaldı. 2 araba vardı Azranın arabası burda kalacaktı sabah alırız artık. Arabanın arka koltuğuna Azrayı dikkatlice yerleştirdim. Çok masum görünüyordu. Sürücü koltuğuna geçtim ve arabayı eve doğru sürmeye başladım. Eve vardığımızda dikkatlice yatağına yatırdım. Üstünü değiştirmeye karar verdimi kirli kıyafetlerini çıkartıp rahat kendi kıyafetlerimden giydirdim. Rüyasında bile ağlıyordu. Ne olduğunu gerçekten merak ediyorum. Odama geçtim üstümü değiştiriordum. Azranın yanında yatsam mı yatmasam mı çok kararsız kalmıştım. Kendimi Azranın odasında buldum çoktan cevap belliydi. Yatağa girdim ve Azraya arkasından sarıldım. Bir kaç saniye sonra ağlaması dinmiş, yüzü rahatlamış görünüyordu. Gerçekten ne oldu bu kıza ya.
Bu şekilde uyuyakaldım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yūzai (+18)
Mystery / ThrillerKaçıncı bardağım olduğunu saymayı bırakmıştım, aniden ona döndüm " en acı verici olan ne biliyor musun?" dedim. Tepki vermedi, boş bir şekilde gözlerimin içine bakıyordu devam ettim "Bir daha bir araya gelmeyeceğinizi bildiğin halde onu deli gibi is...