5-"KAYBOLDUM."

10.3K 840 237
                                    

"Korkutuyorsun beni! İyi misin?!"

Kafasını iki yana salladı. Zangır zangır titrerken onu sakinleştirmeye çalışıyordum. "Sakin ol. Bak ışıklar geldi! Etraf aydınlandı!" Diyerek omzunu sıktım. Duvarın köşesine oturmuş ve bacaklarını kendine çekmişti. Titriyordu.

"Berkcan üşüyor musun?" Dediğimde kafasını iki yana salladı. Çenesi titrediği için dişleri birbirine çarpıp garip garip sesler çıkarıyordu. "Sakin ol."

Omuzlarına baskı uygulayarak titremesini durdurmaya çalıştım. Neden konuşmuyordu? Dilini mi yuttu lan.!? Telaşla ağzını açıp dilini çektim.

"Berkcan dilin?! Ohh hâlâ yerinde." O an ne yaptığımı farkederek dilini bıraktım. Titremesi durmuştu. En azından bu iyi bir şeydi.

"Deli misin Buğlem?"

Kafamı iki yana salladım. "Yoo."

Gözlerini devirerek ayağa kalktı. Titremesi durmuştu. Bu iyi bir şey! Onu titrerken ve korkmuş halde görünce bende korkmuştum. Berkcan Haysal bu abi. O korkusuz çocuk sonuçta. Karanlıktan korkuyor ama!

"Bunu kimseye söylemeyeceksin ufaklık." Diyerek beni uyardı.

"Saçmalama. Tabiki söyleyeceğim oğlum. Karanlıktan korkan bir Berkcan. Voov!"

Yürümeye devam ederken birden durdu ve omzunun üstünden bana baktı. "Döverim seni kızım."

DOVOROM SONO KOZOM!

Yanına doğru koşarak kolumu omzuna attım. "1. Zaten söylemeyecektim. Şaka yapıyordum. 2. Beni dövemezsin. "

Bana ters ters baktı. Şey, kızlara el kalkmaz ama? Dövmez yani. Değilmi lan?

Dudağımı büzüp omuzlarımı düşürdüm. "Yanii. Şey, tamam be. Döversin. Dövmeyeceksin ama. Değil mi?"

Güldü. Yürümeye devam etti. Bende hoplaya zıplaya yanından yürüyordum. O ellerini ceplerine sokmuş karizmatik bir şekilde yürürken yanında küçük bir kız çocuğu gibi kalıyordum.

"Bir daha yaramazlık yapma ufaklık. Cezanı veremiyorum."

"Peki."

-yalan-

"Sana inanmalı mıyım?" Hayır tabiki salak şey...

"Kesinlikle"

***

"Sonra bende dedim ki..." Murat iki saatten beri başımın etini yediği için kafamın altındaki yastığı sertçe yüzüne fırlattım. "Murat! Sus artık. Ne çene varmış arkadaş!"

Yüzüne attığım yastığı bana geri gönderdi. "Adriana Lima bana ilân-ı aşk etti diyorum! İşte sonra dedim ki, 'yahu Adriana ben Barbara ile sevgiliyim. Sonra işte-"

"Yeter sus!" Diye bağırıp kafamı yastığımın altına soktum. Her perşembe gününün akşamı Murat ve Selin'le dedikodu gecesi yapardık. Murat o susmak bilmeyen çenesiyle bize türlü türlü yalanlar anlatırdı. Bizde dinlerdik tabii.

Selin, elindeki telefonu kapatarak yanıma uzandı. "Ee? Berkcanla ne oldu?"

Sırıttım. "Söyleyemem. Sır."

Murat'ın sert yastık darbesiyle başımı ovuşturdum. "Yahu bir şey olmadı. Ceza verecekti. Kıyamam ben sana deyince çok fazla üstüne gitmedim."

Geçen yine yalancıyım...

"Buğlem bu dediklerine sen de inanmıyorsun değil mi bebekim?" Diyen Selin'i umursamadım.

Ulan Berkcan'ın o korkunç görüntüsü gerçekten çok korkunçtu be. Çok korkunçlu olduğu için çok korkmuştum.

Murat'ın hiç bir şeyden korkusu yoktu. Selin'in ise çok acayip korkuları vardı. Kırılan topuklu ayakkabısına cenaze töreni yapıyordu mesela. Acayip bir kızdı.

Berkcan deyince akan sular dururdu zaten. Okulun gözde çocuğu. En yakışıklı ve en popüler olanı. Her kız onunla konuşanilmek için can atıyordu. -ben hariç- ... Bana sürekli ufaklık ya da haylaz diye seslenmesi sinirimi bozuyordu. Yakışıklı şempaze!

Murat, Selin ve ben ortaokuldan beri çok iyi arkadaşız. Yakışıklı şempaze bizden 2 yaş büyüktü. Abimiz o bizim.

"Aras hoca okuldan ayrılmış lan. O adamı çok seviyordum oğlum. Üzüldüm." Diyerek hayıflandı Selin.

Aras hoca okuldan ayrılmış mıydı? Yakışıklı beden öğretmeni... Gaslı golları olan?! Khrtsn.

"Yeter be yeter. Diyorum size Adriana Lima bana ilân-ı aşk etti diye! Belki rüyaydı ama olsun. Yalan söylemiyorum. Ciddiyim."

Selin'e bakıp dudağımı büzdüm. Ne yani? Derslerde gizli gizli fotoğrafını çekip kaslarını saydığımız Aras hoca gitmiş miydi? Açaydım gollarımı getme deyeydim!

Adam bizden 4 yaş büyük ama olsun.

Eh, yaş farkı önemli değil.

Murat ve Selin'le tam gece yarısı dört buçuğa kadar dedikodu yaptık. Dedim size. Perşembe günü dedikodu gecemizdir. Evet Murat erkek. Evet dedikodu yapıyor. Hemde bizimle.

Murat ve Selin'i odamın penceresinden atlattıktan sonra bende kendi yatağıma atladım ve gözlerimi kapattım. Gece olmuş etraf karanlıklaşmıştı. Karanlık?

Berkcan korkuyor mudur acaba?

Sanane Buğlem? S A N A N E?

Yatağımda bir o yana bir bu yana kıvrandıktan sonra ayağa kalkarak çok sevgili abiciğimin(!) Odasına geldim. Kapıyı tıklattım. "Piştt abi!? Şey ben uyuyamadım da... Eee... yanına gelebilir miyim?"

İçerden ses gelmeyince kapıyı daha fazla tıklattım. "Abi? Uyudun mu?"

Ses gelmeyince kapıyı açtım. Nerde bu abi bozuntusu? Babam da evde yok. BEN ŞİMDİ EVDE YALNIZ MI KALDIM!

Saat epey geç olmuştu. Ceketimi alarak dışarı çıktım. Abim mezarlığa gitmiş olabilir miydi? İyi de... Ben oraya nasıl gidecektim?

Bilmediğim yollara, değişik evlere rastladım. Yok canım ne kaybolması? Ahaha saçmalama. Ben kaybolmam ki!

Kayboldum.

Kendime not;

Sevgili Buğlem,

Bir daha gecenin bir yarısı dışarı çıkma. Kayboldun gerizekalı! Karanlıktan korkuyosun bir de yavrum. Şimdi evin yolunu bul. İyi şanslar.

Sevgilerle...

Kendim.

Boş sokakta koşmaya başladım. Hayır korkmuyorum bir kere. Spor yapıyorum.

Sanki karanlıktan kaçabilirmişim gibi koştum, koştum, koştum, düştüm.

Ayağa kalkmaya çalıştım. Beceremedim.

Hangi akla hizmet tek başıma dışarı çıkıyordum ki?

Birden sertçe kapatılan bir kapı sesi duydum. "Bana bağırma! Almayacağım sana içki falan! Defolup gidiyorum bu evden!"

Ah, herkesin başka bir derdi vardı işte. Kimdi acaba bu çocuk? Birisi belimden tutarak beni ayağa kaldırdı. "Seni küçük haylaz. Yine kayboldun değil mi?"

Berkcan?

Kolumda tutarak beni arabasına sürükledi.

"Başıma bela mısın sen?"

***

Arkadaşlar Aras hoca korkmam ki ben! Kitabındaki Aras. :)

Kitaba pek fazla ilgi gelmediği için öylesine yazıyorum. Çoğunlukla diğer kitabım daha çok okunuyor.

Mizah sıralamasında 70. Olmuş!

Wow. Harikasınız.

SENİ KÜÇÜK HAYLAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin