6-"HEPSİ BERKCAN'IN ZORUYLA."

8.6K 765 84
                                    

Neymiş efendim, çok tembelmişim. Neymiş Buğlem hiç ders çalışmıyormuş. Neden dersi dinlemiyormuşum da yok bilmem ne.

Sanane be ey gözlüklü ve kel olan matematik öğretmeni? Sanane?

İnsanı çileden çıkarıyorlar vallahi. Bakayım şu matematik sorusuna? Çok uzun bence. Aslında çözerdim ama canım istemiyor.

Tamam be çözemezdim. Kabul.

Tüm sınıf hocanın tahtaya yazdığı matemetik sorusunu deftere yazıp çözmeye çalışırken ben de telefonumu çıkarıp sıranın altından oyun oynamaya başladım.

Fakat hoca beni görmüştü. Şansıma küseyim.

"Ver o telefonu elinden bakalım."

Telefonu hemen hırkamın cebine koydum. "Hangi telefon?"

"Gördüm Buğlem gördüm. Ver onu bana."

İstemeye istemeye hocanın yanına gidip telefonumu verecekken sınıfın kapısı birden açılınca bakışlar oraya döndü.

Nöbetçi gülümseyerek yanımıza geldi. "Dersinizi bölüyorum ama Buğlem Bozan'ı müdür çağırıyor."

Şansım, barışabiliriz.

Telefonumu cebime atarak sınıfın kapısına yöneldim. Bay çok bilmiş hoca bozuntusuna da dil çıkarmayı unutmadım. Yine keyfim yerine gelmişti. Müdürün odasına gelince kapıyı çalmadan içeri girdim.

Ne kadar da cesurdum öyle.

Müdür masasının önündeki deri koltuğa oturup şirin kız rolüne büründüm. "Beni çağırtmışsınız müdürcüğüm."

Sıkıntıyla ofladı. "12/B 'nin dersleri boş. Çok gürültü yapıyorlar. Zaten ders dinlemiyorsun. Git şunlarla ilgilen."

"Hay hay." Diyerek asker selamı verdim. 12/B popiler bir sınıftı. Berkcan o sınıftaydı -ama tabiki de bu benim umrumda değil.-

Sınıfa geldiğimde aniden kapıyı açtım. Herkes öğretmen geldi sanarak seslerini kesti. Göğsümü kabartarak öğretmen masasına geçtim.

"Evet ayağa kalkmanıza gerek yok. Oturabilirsiniz." Diyerek elimle oturun işareti yaptım. Oysaki kimse ayağa kalkmamıştı.

"Öğretmeniniz olmadığı için hu ders sizinle ben ilgileneceğim çocuklar."

'Çocuklar' diye hitap ettiğim öğrenciler benden 2 yaş büyüktü. Bir kaç kişi kıkırdadı.

Elime tahta kalemini alarak tahtaya kocaman harflerle KONUŞANLAR yazdım.

Acayip bir şekilde havalıyım şu an.

Tüm sınıf bana bakıp gülüyordu. "Kaç yaşındasın sen ya?" Diyerek kahkaha attı birisi.

"Sanane be! İsmin ne senin bakayım?"

Umursamazca "Ali." Dedi. Ali'yi konuşanlara yazdım. Sonra Berkcan'a döndü bakışlarım. Aslında hiç konuşmamasına rağmen onu da yazıp bir sürü eksi koydum.

"Çok konuşuyorsun Berkcan. Arkadaşlarına kötü örnek oluyorsun. Sus biraz." Diye söylendim. Tek kaşını kaldırarak bana baktı.

Şimdi Berkcan'ın kötü bakışları felsefesine girmeyeceğim. "Yanii o kadar da fazla konuşmuyor olabilirsin eheh." Diyerek hızlıca Berkcan ismini tahtadan sildim.

Çok pis tırsıyordum bu çocuktan.

Herkes yine kendi işine dönüp gürültü yapmaya başlayınca sıkıntıyla ofladım. "Gelsene sen bi." Diyerek kolunu omzuma atıp beni sürüklemeye başlayan Berkcan'a direnemedim ve kendimi sınıf kapısının dışında buldum. Kapıya yaslanınca bir kolunu başımın kenarına koyup alanımı kısıtladı.

"Niye geliyorsun bizim sınıfa gerizekalı. Ne diye dolaşıyorsun peşimde?"

"Ne peşinde dolaşcam be!" Diye ciyakladım. "Müdür gönderdi beni bir kere."

"Bak. Bu sınıfta iki saat kalamazsın. Git burdan."

Fakat inadım tutmuştu. "Gitmiyorum ulan! Adam edeceğim bu sınıfı. Var mısın iddaasına?"

"Nesine?" Diyerek serçe parmağını uzattı.

"Benim planlarıma uyacaksın. Yani beraber okuldan kaçacağız."

"Hayatta olmaz. Hem... zaten kaybedeceksin."

"Bırak laga lugayı. Sen kazanırsan?"

Alaycıl ifadesini takınarak bana biraz daha yaklaştı. "Benim planlarıma uyacaksın."

"Neymiş senin planların?"

"Kazanınca söylerim."

***

Berkcan öldüreceğim seni Berkcan! Bir insan evladı bu kadar mı acımasız olur?

Ulan keşke gaza gelip girmeseydim iddaya. Ben ne bileyim sınıfın benden beter haylaz olduğunu?

"Hadi ama. Seni bekliyorlar." Diyerek yalandan hayıflandı Berkcan. Sinsi sinsi sırıtıyordu. Seni cani kopek seni!

Elimdeki mikrofonu sinirle sıkarak okul bahçesinde sıra oluşmuş, benim konuşmamı bekleyen öğrencilere döndüm. Zaman kaybetmek için mikrofona bir kaç kez vurup "Ses bir iki. Se-se-ses bir iki. Sesim geliyor mu?" Diye denemeler yaptım.

"Hadi ama, bekletmeyin bizi!"

"Ağaç olduk."

"Konuş artık." Diye isyanlar duymaya başlamıştım bile.

Berkcan yamuk bir gülüş atıp, bütün kızların erimesini sağladıktan sonra dudaklarını 'başla' diye oynatıp göz kırptı.

Bende karga sesimle şarkı söylemeye başladım.

Okulun yakışıklısı,
Erkeklerin kralı,
Sınıfın akıllısı,
Berkcan'dır onun adı

Bir de saçma sapan bir besteyle söylüyordum.

Kızların tek gözdesi,
Hep kalbimdedir yeri,
Masmavidir gözleri,
Dünyanın en iyisi.

Allah'ım yer yarılsa da içine girsem.

En iyisidir Berkcan.
En güzelidir berkcan
Mükemmelliktir Berkcan.
Kusursuzdur Berkcan.

Öğk!

Sonra kendi uydurduğum yeri söylemeye başladım.

Yakışıklı mı? Palavra!
Güzel mi sanki? Atma!
Mükemmelliktir diyorsun birde.
Bunların hepsi yalanla.
Hepsi Berkcan'ın zoruyla.

Son sözlerimi de söyleyip koşa koşa sınıfa gitmeye başladım. Berkcan'ın sinirden köpürdüğünü bilsem de...

"Amaan" dedim kendi kendime. "Neyse cezası çekerim."


SENİ KÜÇÜK HAYLAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin