"Lan hayatımı Berkcan'a göre yönlendiriyorum resmen. Çocuk benim için milat oldu. Berkcan'dan önce ve Berkcan'dan sonra."
Murat omzumdaki kolunu yavaş bir şekilde çekerek benden bir iki adım uzaklaştı ve gözleriyle karşıdan gelen bir kız grubunu işaret etti.
"Buğlem sen misin şekerim?" Karşımdaki uzun topuklu ayakkabılı kıza bakmak için kafamı yukarı kaldırdım. Leş gibi parfüm koktuğu için burnumu tıkayarak, "Evet, benim." Dedim. Bir yandan da Murat'a gitmesi için kaş göz işareti yapıyordum. İyi ki bir Berkcan dedik var ya! Hemen sürtükleri başıma üşüştü.
"Ben Pelin. Berkcan'ın eski sevgilisiyim. Sen kimsin?" Kız benim boyuma eğilerek yüzüne kendince güzel, ama benim için iğrenç olan bir gülümseme yerleştirdi.
Berkcan'ın eski sevgilisi?
Berkcan'ın?
Bende buna inanacak kadar aptalım öyle mi?
Nah!
"Hadi ya? Eski sevgilisisin demek? Oysa bana hiç kız arkadaşı olmadığını söylemişti. Kandırılmışım, tüh." Yalandan üzülme taklidi yaptım. Karşımdaki kız bozulmuşa benziyordu ama çaktırmadı.
"Ondan uzak duracaksın bücür."
Şimdi senin o çakma sarı saçlarını eline vermek vardı ama neyse..
Muhteşem oyunculuk yeteneğimi kullanarak suratıma üzgün bir ifade yerleştirdim. "Ama sürekli yanında olacağıma söz verdim. Sözümü tutmazsam Berkcan çok kızar."
Büyüyünce oyuncu olmaya karar vermeliyim. Partnerim ise Kıvanç Tatlıtuğ. Süper bir ikili oluruz bence. Dizinin ismi de, "Adını Buğlem koydum. Behlül'ün yolu."
"Hayır. Berkcan'ı elde etmek için okula geldiğimden beri uğraşıyorum."
Oha lan. Kız resmen, "Ben bir sürtüğüm ve Berkcan'ın peşinde koşturuyorum." Dedi ya la.
Ya da ben öyle anladım.
"Ee ne yapayım yani?" Diyerek sıkıldığımı belli edercesine kollarıma göğsümde birleştirip kafamı sağa eğdim.
"Ondan uzak dur!!" Diye var gücüyle bağırdı. Basketbol oynayan çocuklar oyunu durdurarak bizi izlemeye başlarken aralarında Berkcan'ı turuncu bir formayla gördüm. Kaşlarını çatmış, ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Help mi Berkcan, help mi!
"Hayır. Söz verdim." Diyerek kesin bir dille konuştum. Berkcan elindeki topu yanındaki arkadaşına vererek bize doğru yürürken birden Pelin'in attığı tokatla kafam hızlı bir şekilde yana çevrildi ve bir kaç saç tutamı yüzüme düştü. Ben birinci tokadın acısı yüzünden elimi yanağıma götürecektim ki Pelin hızını alamayıp bir tane daha tokat attığında dengemi kaybedip yere düştüm.
Berkcan yeri göğü titreten sesiyle kükredi adeta; "NE OLUYOR LAN BURDA!"
Berkcan yanıma çömelip beni kucağına aldığında ben haksız yere yediğim iki sert tokadın acısı yüzünden ağlamaya başlamıştım.
Ama sen dur Pelin hanım.. Bunu sana ödeteceğim.
Berkcan beni hoplatarak kucağında rahat bir pozisyon almamı sağladıktan sonra Pelin denen sürtüğün yüzüne öfkeyle bakarak yanına yaklaştı. Berkcan'ın kolları bana sarılı olduğu için güvendeydim ama Pelin ve Berkcan'ın arasında sıkışmış kalmıştım şu an. Bu Pelin'in de göbeği varmış. Sıkıştım kaldım resmen be!
"Senin o tokat atan elinin parmaklarını teker teker kırarım kızım. Gücün küçücük çocuğa mı yetiyor?"
Ay ne güzel gidiyorduk neden bana küçücük çocuk diyorsun be gülüsü?