4. Bölüm: Kek
"
Stuart, Stilinski takımdasınız" diye sevinçle seslendi koç. Bu sene yeni öğrencilerin ateş gibi olduğunu düşündü. Takımı kazanacaktı.
Stiles gülümseyerek Stuart'a bir beşlik çakması için elini havaya kaldırdı ve karşılığını aldığında takıma alınan Scott ve Isaac'e baktı. Scott sinirli bir ifadeyle onlara yürüdü ve "Hani oynamayı bilmiyordunuz" diye mırıldandı ardından şaka olduğunu belirtmek için güldü "eğer bilseydiniz top ağları delecekti herhalde"
Stuart ve Stiles buna güldü. Bu çocuk yeni insanlara güvenmemesi gerektiğini bilmiyor muydu?
"Hayır" diye konuştu Stuart. "Biz geldiğimiz yerde lakros takımındaydık ve Norveç şampiyonuyuz"
"Norveç'de lakros mu oynanıyor?"
Isaac'in yüksek sesle sorduğu soruya küçük bir kahkaha attıklarında Derek yanlarından selam bile vermeden ilerleyerek sahadan çıktı. Stiles'ın gözleri sessizce onu takip ederken Stuart Derek'in yanına gelen mavi gözlü adama takıldı. Bir Hale kanından olmak isterdi belki.
"Dostum adam bir Kaliforniya yıldızı. Eğer erkeklerden hoşlansaydım bende bakardım" diye söylendi Scott sopasını düzeltirken "Ama yalnızca Isaac'ten hoşlanıyorum"
İkizler buna karşılık sadece iğrenerek baktı. İkisinin de hayalinde ki ilişki bu değildi.
Soyunma odasından çıktıktan sonra izinli oldukları için eve döndüler ve ikisi de duş alarak mutfağa girdi. "Ne yiyeceğiz?"
"Makarna"
"Dün yedik ya Stuart"
"Salçalı makarna yiyelim o zaman"
"Balığa ne dersin?"
"Ya da sadece babama gidip söz verdiğimiz gibi onda yiyebiliriz"
Stiles sertçe dolabı kapatıp koşar adım odasına çıktı. "Unuttum Stu. Çabuk ol"
------Babalarının evinin önüne geldiklerinde her zamanki gibi gergince kapıyı çaldılar. Noah gülümseyen suratıyla kapıyı açtığında çocuklarını görmesiyle gülümsemesi daha da yayıldı yüzüne. Evden leziz yemek kokuları geliyordu ve çocukların neredeyse ağızlarının suyu akıyordu. Stuart babasına sarılarak içeri girdi ve Stiles'ta sessizce babasına sarıldı. "İyi misin Stiles" diye sordu Noah dikkatli bir şekilde. Oğlu hep gülerdi oysa.
"Yok bir şey diye mırıldandı Stiles. Kardeşinin şizofrenisinin arttığını anlatmayacaktı çünkü Noah her seferinde Stuart'a deli olduğunu söyleyip kırıyordu. Stuart her ne kadar söylediği an pek takmıyor gibi görünsede onun içi çıkana kadar ağladığına bir tek Stiles tanık oluyordu. Ben deli değilim diye haykırırken her zaman kullandığı teselli kelimelerini birbirine birleştirmekten aciz bir hâle geliyordu. Üzülüyordu kardeşi adına.
"Masa çok güzel olmuş baba" diye mırıldandı Stuart yemek tencerelerinin kapaklarını teker teker açarken. "Ellerine sağlık"
Noah buna karşılık gülümseyerek tabakları çıkardı ve ikisinin önüne de tabakları koyup kendisi de yerine oturdu. Stuart büyük bir iştahla yemeğini yerken Stiles yavaşça, kardeşini izleyerek yiyordu yemeğini.
"Ee okul nasıl gidiyor bakalım? Alıştınız mı öğretmenlerinize?"
"Evet, öğretmenler iyi. Değil mi Stuart?"
"Kosonloklo"
Noah onun bu haline güldü ve yemeklerini bitirene kadar kimse bu sonsuz sessizliği bozmadı. Yemekler bittiğinde ikizler babalarını salona gönderdi ve Stiles bulaşıkları yıkarken Stuart kahve yapmak için cezve çıkardı. İkisi işlerini hemen hemen aynı anda bitirdiğinde ikisi de salona gitti ve hava durumlarını dinleyen babalarına bir fincanı vererek üçlü koltuğa oturdular.
Beacon Hills'te Çarşamba günü gök gürültülü sağanak yağmur ile beraber sıcaklıkların iki santigrat derece düşmesi bekleniyor.
Spikerin ezbere konuşmasını dinlerlerken birkaç bölgeyi daha sayarak reklamlar girdi. O sırada da Noah'ın suratı çocuklara döndü. Onun bir şey sormasına izin vermeden ise Stiles atladı.
"Lakros takımına seçildik baba"
Stuart onu başını sallayarak onaylarken Noah her zamanki gurur dolu gülümsemeyle oğlunun omzunu patpatladı.
"Sen nasılsın Stuart ve şu arkadaşın...?"
"İyiyim. Uwe'de iyi. O gelemedi. Evden çıkmayı pek sevmiyor çünkü"
Stiles şaşkınca kendisine bakan babasına gülümsedi ve kafasını salladı. Noah ise Stuart'ın yanına varıp usulca ellerini tuttu. "Bak, seni anlamaya çalışıyorum ama..."
"Stuart halinden memnun baba. Uwe'yle bende iyi anlaşıyorum"
Stuart, kardeşinin kendisini korumasına gülümseyip kafasını salladı ve uzun süren bir sessizlik daha doğdu.
------"Uwe biz geldik!"
Stuart bir çocuk sevinciyle içeri girdi ve koşarak odasına girip kapıyı kapadı. Stiles ise babasının verdiği yemekleri dolaba yerleştirerek koltuklardan birine oturdu. Aklına Derek geldiğinde yeni taşındığını hatırladı ve ayaklanıp kendi kendine bir kalıba kek yaptı. Çift renkli kek, ona göre en güzeliydi.
Çabucak üzerine güzel bir şeyler giyip pişen kekini alıp dışarı çıktı ve ayakkabılarını giyen kardeşine baktı. "Hiç öyle bakma Stiles. Uwe'de bizimle gelecek"
"Gelsin. Bir şey demedim ki"
"Stu eğer o kekten bende yemezsem gözüm açık giderim ha"
Stuart Uwe'ye gülümsedi ve kardeşini koşarak yakaladı.
İkisi beraber yolu takip ettiler ve ormana girmeden hemen önce görünen beyaz eve yaklaştılar. Kapının zilini çaldıklarında bir süre beklediler ve kapı açıldı.
"Stiles?" Derek kaşlarını kaldırarak bedenini de dışarı çıkardı ve diğer çocuğu gördü. "Stuart?"
"İyi günler efendim. Biz sizin buraya taşındığınızı öğrendik, hoşgeldiniz keki getirdik"
"Evden hiç çıkmayan Uwe bile geldi görüyor musun"
Derek Stuart'ın heyecanla yanını göstermesine karşılık kafasını sağa doğru eğdi ve iki yana salladı. Stuart ise utanarak başını eğdi. "Onu görmüyor musun?"
"Kalbini kırmak istemem ama sanırım görmüyorum"
"H-herneyse" diye kekeledi Stiles. Elinde ki kalıbı uzatarak Derek'e verdi ve hızlıca arkasına döndü. Fakat Stuart hareket etmeden Peter'ı sordu.
"İçerde. Yatmaya hazırlanıyordu"
Stuart hayal kırıklığıyla kafasını salladı ve sessizce ayakkabısını bağlamak için eğildi. "İçeri girmez misiniz?" Diye soran Derek ise Stuart'ın aniden içeri girmesine sebep oldu. Stiles'ta bir şekilde onu takip etmiş, sonuç olarak eve girmişlerdi.
"Kahve yapmamı ister misiniz?"
İkizler aynı anda kafalarını olumsuz anlamda salladı ve koltukta iyice küçüldüler.
"Biz Peter'a da meraba diyip gidelim bence"
"Stuart kek..."
"Sana evde yaparım Uwe"
Birkaç dakika sonra Peter içeri girdiğinde Stuart onu baştan ayağa süzdü ve heyecanla her bir parçasını içinden övdü.
"Hoşgeldiniz çocuklar"
------
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~|TWİNS|~
FanfictionBeacon Hills'e annelerinin yokluğunu hissetmemek için gelen ikizler, -Stuart ve Stiles- Beacon Hills lisesine başlarlar ve hayatları bir anda değişmeye başlar. Fakat içlerinden biri ileri derecede şizofrenidir ve buna alışması, alıştırması gerekir.