Stiles ve Stuart sadece birbirlerine bakıyor, bir kaçış yöntemi bulmaya çalışıyorlardı. Eğer bu arabanın arkasına saklanmayıp kendileri yapmamış gibi davransalardı hiçbir şey olmayacaktı.
Stuart fısıldadı;
"Ayaklarına kapanıp affedin öğrencileriniz bir eşeklik yaptı mazur görün mü desek acaba"
"Saçmalama gözünü seveyim bekle biraz"
Stiles yavaşça kafasını arabanın kenarından çıkardı ve Derek'i kontrol etti. Zavallı, günahsız adam öylesine üzülmüş ve sinirlenmişti ki camına bakıyor, ardından elini alnına koyup derin bir nefes alıyor ve tekrar camına bakıyordu.
Stiles onun "lanet olsun" dediğini duyduğunda yavaşça ayağa kalktı. Kendisini çekmeye çalışan kardeşini görmezden gelerek Derek'e doğru yürüdü. Sevdiği adamı böyle görmeye dayanamıyordu.
"İyi misiniz bay Hale"
"Dengesizin biri camımı kırmış" dedi Derek burnundan soluyarak.
"O dengesiz benim sanırım. Özür dilerim yanlışlıkla oldu. Bir şey kafama takılmıştı ve sinirlendim"
"Ulan benim arabamın ne suçu vardı"
"Özür dilerim bay Hale. Ben para biriktirip size cam yaptırırım. Ya da boş verin ben o camı yaptırana kadar siz emekli olursunuz o yüzden siz yaptırın bende size ödeyeyim hm?"
"Saçmalama Stiles. Kardeşin nerde onuda çağır hadi. Bırakayım sizi"
Stiles kafasını sallayarak bir ıslık çaldı ve Stuart arabanın arkasından çıkıp gülümseyerek arabaya bindi. Yol boyunca kimse bir şey demedi ve arkada oturan Stuart camdan gelen soğukla iyice koltuğa sokuldu. Eve vardıklarında Stuart Uwe'yi görmek adına Derek'le vedalaşıp koşarak eve girdi. Stiles ise hâlâ arabada Derek'e bakıyordu. Usulca teşekkür edip kapıyı açtığında Derek hızlıca kolundan tuttu. "Stuart" diyip duraksadı. O da diyeceği şeyden çok emin değildi.
"Onun bir şeyi mi var?"
Stiles bu soruyu sevmemişti yine de salağa yatıp kafasını omzuna doğru yatırdı. "Neden böyle düşünüyorsunuz?"
"Çünkü Stiles...Uwe diye birisi asla var olmadı. Değil mi?"
Stiles yavaşça kafasını salladı. "O sadece biraz hasta. Bu bizim içinde onun içinde herhangi bir sıkıntı vaat etmiyor"
"Hey hey. Sadece yardım etmek istiyorum. Size acımıyor ya da sizin için üzülmüyorum. Her ne kadar en sevdiğim camı kırsanızda benim öğrencim ve ayrıca komşumsunuz. Aramızda bir bağ oluştuğunu düşünüyorum. Yanılıyor muyum?"
"Bilmiyorum bay Hale aramızda gerçekten bir bağ olduğunu sanmıyorum"
Stiles arabadan indi ve kırık camdan kafasını içeri uzattı. Bileğinde hissettiği sıcaklığı umursamadı. "Teşekkür ederiz"
Eve girdiğinde bileğinde tekrar kendini belli eden acıya baktı. Yanlışlıkla bileğini kesmiş olmalıydı. Yine de soğukkanlılıkla bileğini yıkayıp sardı ve Stuart'ın yanına çıktı. "Napıyorsunuz?"
"Uwe acıkmış ve bende. Ne yemek istersin."
"Pizza! Ama sen ödersin"
"Geçen sefer ben aldım ya Stiles. Sıra sende"
"Bende sana parfüm aldım Stuart"
"Bende sana..."
"Hiçbir şey almadın. Hadi bakalım sen pizzayı söyle bende banyo yapayım. Görüşürüz Stuart"
Stiles yüzünde kocaman gülümsemeyle banyoya girdi ve yüzündeki gülümseme aninden soldu. Derek haklıydı. Kardeşi hastaydı ve kendilerine ondan başka kimse yardım edemezdi. Babaları bile ümidi yitirmişti. Alınan ilaçlar işe yaramıyordu. Azaltması gereken hastalığı asla iyileştirmiyor, belki de daha da artırıyordu.
Banyodan çıktığında kapının kapanma sesi geldi ve ardından sıcacık pizza kokuları...
Stiles temiz kıyafetlerini giyip aşağı indiğinde kardeşi, elinde bir dilim pizza ve diğer elinde ise kumandayla konuşuyordu.
"Bu filmi izlemiştik Stiles'la ama yine de seninle de izleyebiliriz. Tabi Uwe'de bizimle izledi"
Stiles yavaşça aşağı inip koltuğa yayıldı ve kısaca "Hoşgeldin" dedi. Stuart ise elini tuttuğu kişinin elini havaya kaldırdı. "Peter'dan hoşlandığımı biliyor muydun Stiles?"
Stiles kaşlarını havaya kaldırarak kafasını iki yana salladı "Onun senden hoşlandığını bilmiyordum"
"Birbirimizi seviyoruz sanırım. Değil mi Peter?"
Stuart hevesle kafasını salladığında Peter'ın yanağına kocaman bir öpücük bıraktı. "Özür dilerim" diyerek onları bölen Stiles oldu. "Pizza'lar soğumasın. Filmde başlasın artık"
Stuart kardeşine hak vererek filmi başlattı ve sinirle koltuğa yayılan kardeşine gülümsedi. Kendisi Derek'e bu kadar kolay açılmayacağı için kıskanıyordu.
'Benim mutluluğumu mu kıskanıyor' diye düşünmeden edemedi.
Birkaç saat sonra Stiles el salladı ve Stuart 'sevgilisine' sarılıp onu uğurladı. Geri geldiğinde ise Stiles çabucak onun kolunu tuttu. "Onunla olamazsın"
"Neden? O beni seviyor bende onu. Başka bir engel var mı?"
"Sen 17 yaşındasın o 36?"
"Mesafeler aşka engel değildir diyen sendin"
Stiles sakince nefes alıp verdi. "O yol içindi"
"Sen buna karışamazsın Stiles. Şuan kıskanmaktan başka bir şey yaptığın yok. Herr zaman aynı şeyi yapıyorsun zaten. Ben hayatımda ilk defa aşık oldum buna sevinmelisin! Derek'le asla olamayacağın için bu kıskançlık-"
"Sen hastasın Stuart! Tamam mı! Aklî dengenin bozuk olduğunu biliyorsun. Olmayan şeyleri gördüğünü, ani tepkiler verdiğini, her üzüldüğünde vücudunda en sevdiğin yerin olan saçlarını tel tel kopardığını, hemen ağlayabildiğini, şu pis dünyada temiz bir kalbin olduğu için kırıldığını en iyi sen biliyorsun. Diyelim ki ayrıldın nasıl atlatacaksın hm? Ya yanında ben olamazsam Stuart?.."
"Ben deli değilim. N-neden b-böyle düşündüğünü anlamadım"
"Bak-Ne var biliyor musun gidip yatacağım"
Stiles odasına girerken Stuart arkasından bağırdı:
"Hiçbir şey yemedin Stiles!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~|TWİNS|~
FanfictionBeacon Hills'e annelerinin yokluğunu hissetmemek için gelen ikizler, -Stuart ve Stiles- Beacon Hills lisesine başlarlar ve hayatları bir anda değişmeye başlar. Fakat içlerinden biri ileri derecede şizofrenidir ve buna alışması, alıştırması gerekir.