Stuart koşar adım Derek'in evine giderken Stiles onu tutmaya çalışıyordu. "Bırak beni!" Diye bağırdı Stuart, hâlâ ağlıyor fakat öfkesine yenik düşerek adımlarını yavaşlatmıyordu.
"O şerefsiz beni öldürmeye çalıştı. Bende onu öldüreceğim"
"Stuart! Önce bana anlat bi"
"Bırak dedim sana Stiles senin de canını yakmak istemiyorum tamam mı? Şimdi yolumdan çık ve o adamı geberteyim"
Stiles bir süre kolunu kendisinden kurtaran kardeşini hayal kırıklığıyla izledi fakat sonra arkasından koşarak onu yakaladı. "Dur lütfen Stuart. Biraz konuşalım hm?"
"Şu an senin de benimle geliyor olman gerekmez mi? Hatta eline bir beyzbol sopası alman falan?"
"Stuart, yavrum bir dinle beni lütfen"
"Beni. Öldürmeye. Çalıştı. Or-"
"O değildi! Lanet olsun dinle beni"
Stuart dinlemedi. Koşarak zili çaldı ve hemen ardından kapıyı kırmaya meyilli bir şekilde yumruklarını kapıya vurdu. "Aç kapıyı şeref yoksunu adi it"
Stiles onun elini tuttuğunda kapı açıldı ve uykudan kalktığı çok belli olan bir Derek kapıyı açtı. Uykulu ve boğuk olan sesi "çocuklar?" Derken bir eli gözünü ovuşturuyor, diğer eli ise kapıyı tutuyordu. "Peter'ı gebertmeye geldim. Beni öldürmeye çalıştı"
"Ne!?"
"Bay Hale çok affedersiniz benim Peter'la küçük bir işim var hemen hallederim. Söz veriyorum intihar süsü vereceğim"
"Hey hey hey hey" derken içeri girmeye çalışan çocuğu tuttu Derek. "Öncelikle benim evime böyle giremezsin ve ayrıca Peter kim?"
"Bay Hale!" Diyerek atıldı Stiles. "Amcanız. Amcanız kardeşimi öldürmeye çalışmış. Yani Stuart öyle söylüyor"
"Ha şey amcam. Peter şu an evde değil"
"Yalan söylüyorsun" diyerek Derek'i ittirdi Stuart. Çabucak içeri girerken Derek şaşkın bakışlarını Stiles'a çevirdi. "Çok özür dilerim. Ben ona söyleyemedim. Çok pardon"
Derek buna karşı yavaşça Stiles'ı sakinleştirmek için omzuna dokundu. "Sakin ol" dedi naif bir sesle "Beraber söyleriz"
Stiles kafasını sallayıp yukarı kata koştu ve tüm odaları dolaşan kardeşini tutup salona indirdi. "Otur şuraya" dediğinde Stuart kafasını iki yana salladı.
"O burada ben hissediyorum. Amcanın nerde olduğunu söyle bana!"
"Benim amcam yok Stuart!"
Stiles kaşlarını çatarak Derek'in omzuna vurdu. "Beraber söylemekten kastın bu muydu yani. Çok saol Derek içine ettin şu an"
"Ne...?"
Stuart şaşkınca birbiriyle didişen ikiliye hayal kırıklığıyla baktı. "Ne demek amcan yok"
"Stuart otur" dedi Stiles kırgın bir sesle. Stuart bu sefer zorluk çıkarmadan yavaşça koltuğa çöktü ve elinde ki her şeyi yere bıraktı. "Beni öpmedi mi yani?"
Derek yavaşça kafasını iki yana salladı.
Stiles ise kardeşinin önünde diz çöküp ellerini tuttu. "Sen istemiyorsun diye ilaçlarını vermediğim için giderek ilerliyor hastalığın Stuart. Ben senin böyle kırılmanı istemediğim için sana yardım etmeye çalışıyordum. Sadece beni dinleseydin..."
"Kimsenin yardımına ihtiyacım yok. Peter umrumda bile değil"
"Stuart lütfen"
Stuart bir hışımla ayağa kalktı ve Stiles'ı itekleyerek dengesini kaybetmesine neden oldu. "Ben deli değilim"
"Tabi ki değilsin kardeşim. Sadece...Bak bu herkesin başına gelebilir tamam mı? Sadece bunu yavaşlatmak İçin herkesin yardıma ihtiyacı olur. Bu benim sorunum olsa sen bana yardım etmeye çalışmaz mıydın?"
Stuart bu soruyu cevapsız bıraktı ve dış kapıya yaklaşırken mırıldandı: "biraz yalnız kalmalıyım. Daha sonra bana daha önce söylemediğin için seni haşlayacağım"
Stiles kafasını salladı ve yerden kalkarak kardeşinin arkasından baktı bir süre. "Merak etme" diyen sesle Derek'in de burada olduğunu hatırladı ve kehribar hareleri onu buldu.
"O iyi olacak. Bir daha ne yapmamız gerektiğini öğrendik sadece. İlaçlarını en kısa zamanda düzgünce almaya başlayacak. Sana söz veriyorum. Bunu ben yapacağım"
Stiles gülümseyerek yerdeki eşyalarını aldı ve kollarını Derek'in boynuna doladı. "Teşekkür ederim bay Hale ama onu babası bile kabullenmezken sizin, bizim için endişelenmenize gerek yok. Sadece öğretmen öğrenci ilişkisi içinde olmamız bizim için daha iyi olur sanırım. Benim bakmam gereken bir kardeşim var"
Derek ellerini Stiles'ın yanaklarında dolaştırırken Stiles umutsuzca gözlerini yumdu.
"Özür dilerim bay Hale"
Kapıdan çıkıp gittiğinde evine doğru yavaş adımlar attı ve kapısının önüne geldiğinde anahtarıyla kapıyı açıp sessizce içeri girdi. Hemen karşısında gözyaşları içinde bekleyen Stuart'ı gördüğünde elindeki anahtarı bile asmadan suçluluk dolu gözlerle ona baktı.
"Senin suçun değildi" dedi birden. Stuart ise ağzından çıkan bir hıçkırıkla kollarını kardeşine sardı. "Seni çok seviyorum Stiles. Herkes benim deli olduğumu düşünürken..."
"Şşşh sakın Stuart. Sen deli değilsin sadece farklısın. Bu dünyada herkes farklı olduğu İçin deli zannediliyor. Merak etme yavrum ben hep yanındayım ama eğer şu ilaçlarını kullanmazsan seni bitiririm. Anladın mı?"
Stuart kafasını salladı ve elinde ki ilaç kutusundan birini çıkarıp yuttu.
"İyi olacağım"
———
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~|TWİNS|~
FanfictionBeacon Hills'e annelerinin yokluğunu hissetmemek için gelen ikizler, -Stuart ve Stiles- Beacon Hills lisesine başlarlar ve hayatları bir anda değişmeye başlar. Fakat içlerinden biri ileri derecede şizofrenidir ve buna alışması, alıştırması gerekir.