I'll Die Anyway

451 53 42
                                    

I'll Die Anyway
Girl in Red

Düğün bitmişti. Sonunda. Bende düğün ile birlikte bitmiştim. Çok yorgundum. Taksiyle gitmek istiyordum ama eğer taksiye binersem çok tutardı ve ben onu ödeyebilecek bir durumda değildim. Zorunlu olarak sürüne sürüne otobüs durağına yürümeye başladım. Zengin olmak gibi bir hayallerim hiçbir zaman olmamıştı ve toplu taşıma kullanmayı seviyordum. Fakat böyle zamanlar araba sürmeyi düşünmeden edemiyordum.
Durağın önünde durmuş siyah arabayı izlemeye başladım. Durakta sadece ben oturduğumdam bir tırsmadım değil şimdi. Gelen korna sesiyle yerimde zıpladım. Sikmeseler bari.

"Chifuyu, benim ulan."
"B-Baji-san?!"
"Arabaya binecek misin? Yoksa böyle bekleyelim mi?"

Arabanın camından bana ters bakışlar atan Baji-san'a mal mal baktım. Arabanın içinde kimse yok gibi gözüküyordu. Kavga falan mı istiyordu da bana sataşıyordu? Hayır, görüşmeyeli uzun zaman oldu falan hani? Ben onun sevgilisi yüzünden gittim falan hani? Söyleyeceği ilk şey bu muydu gerçekten? Ne kadar da Baji-san'lık. Hayvan herif.

"Neye bakıyorsun Chifuyu?"
"Tek başına mısınız?"
"Kazutora ile aynı yönde oturduklarından beraber gittiler."
"Teşekkürler o zaman?"
"He Chifuyu. Bin artık."

Ben diyorum. Bu herif duyarsız hayvanın teki. Gerçekten. Sabır dilercesine arabanın kapısını hızlıca açtığımda içten içe Baji-san ile baş başa zaman geçireceğim için heyecanlı ve mutluydum.

"Chifuyu."
"Efendim Baji-san?"
"Hazır erişte."
"He?"
"Yer miyiz?"
"..."
"Aç değil misin? Sakın bana o küçücük pasta dilimiyle doyduğunu söyleme?"
"Yerim Baji-san. Yerim."
"..."
"..."

Ortamı yeninden derin bir sessizlik kaplarken dışarıyı izlemeye kaldığım yerden devam etmiştim. Yani daha çok cama görüntüsü yansıyan Baji-san'ı. Bu rahatsız edici sessizliği bozan şey ise Baji-san'ın bana tekrardan seslenmesiydi.

"Chifuyu."
"Hm?"
"Bölüşürüz de değil mi?"
"Bölüşürüz Baji-san..."

Aklıma gelen anıyla hafif gülümsedim. İlk tanıştığımız zamanlara benziyordu. Tek farkı o zamanlar ortada kırık bir kalp yoktu. Güzel zamanlardı.

{Flashback}

Önümde yatan serserilere baktım, bir de karşımdaki inek öğrenci taklidi yapan Baji denen çocuğa. Bu kadar iyi dövüşmesini asla beklemiyordum.

"Chifuyu."
"Evet?"
"Hazır erişte sever misin?"
"E-evet?"
"Bizim evde bir tane kalmış olmalı. Bölüşür müyüz?"
"Bölüşürüz..."

Komşu olduğumuzu dün aynı yoldan gidince öğrenmiştim. Eğer hazır erişte yiyeceksek, onlara gitmektense bize gitmek daha yararlıydı. Evde fazladan erişte vardı çünkü. Ama yine de bir şey demedim. Beraber bir erişteyi paylaşma fikri kalbimi bir hoş yapmıştı çünkü.

{Flashback}

"Chifuyu, geldik."
"Tamam..."

Ne kadar da masumdum ama o zamanlar. Daha Baji-san'a aşık olduğumu anlamayı bırak aşkın ne olduğunu bile bilmiyordum o zamanlar. Tek isteğim masumca Baji-san'ı takip etmekti. Sadece endişelendiğim, aynı zamanda da saygı duyduğum biriydi benim için Baji-san. Güzel zamanlardı.

You Get Me So High\\BajifuyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin