You Get Me So High\\Bajifuyu

Dancer In The Dark

•Başlamadan küçük bir reklam çünkü neden olmasın. Benim remember, fantasia(smut!) ve Into it(smut!) diye üç tane Bajifuyu one shot kitabım var ama one shotların okunması çok az oluyor. Bu yüzden eğer ilginizi çekerse ve sayfama girerseniz bu kitabım dışında 5 tane (3 one shot 2 tanesi de uzun kurgu) daha Bajifuyu kitabımın olduğunu görürsünüz. Bir bakarsınız beğendiyseniz bu kitabımı^^•

Dancer In The Dark
Chase Atlantic

TATİLDEN DÖNDÜKTEN SONRA

Chifuyu ile en son konuşmamızın üzerinden yedi gün geçmişti bile. Ne bana mesaj yazmış ne de beni aramıştı. Bir yaşam belirtisi göstermediğinden endişelensem de bir şey yapamazdım. Kararlarına saygı duymalıydım. Tıpkı Chifuyu'nun bana duyduğu gibi. Aklıma kaldırıma attığı boş bakışlar geldiğinde ürpermeden edemedim. Ne duymuş olabilirdi ki ona öyle baktıracak? İçimdeki Chifuyu'ya sarılma isteğiyle sinirli bir şekilde ofladım. Chifuyu'yu özlemiştim. Kafamı yastığıma daha çok bastırdım. Onun kızaran yanakları ve şehvetle parlayan mavilikleri fazla güzeldi. Sadece bu da değildi. Gülümserken ki yanağındaki gamze olmayan ama gamzeye benzeyen çizgiler, yemek yerken şişen yanağı. Gergin olduğunda parmaklarından birini sıkması, bir konu hakkında düşünürken ellerini kıtlatması, test çözerken dudaklarını yemesi, bir şeyler anlatırkenki girdiği yüz ifadeleri... her şeyi fazla kusursuzdu. Nefesim kesilince balkona çıktım. Yine oluyordu. Seviştiğimiz —daha çok tek taraflıydı gerçi— günden sonra ne zaman Chifuyu hakkında düşünsem kalbim atmayı durduruyor, nefesim kesiliyordu. Sürekli onu düşündüğümden dolayı ise bunu çok sık yaşıyordum. Bu isteyerek olan bir şey değildi. Artık Chifuyu hakkında düşünmek nefes almak veya yemek yemek kadar normal olmuştu. Ne zaman bir şey yapsam ne yapıp edip içinde Chifuyu'ya ait bir şey buluyordum kesinlikle. Bu, çok garipti. Süreki onu görmek istiyor, sürekli onunla temas halinde kalmak istiyordum. Ve en çok istediğim şey ise Chifuyu'nun güvenini kazanmaktı. Böylece onun bilmediğim yönlerini keşfedebilirdim. Eskiden anlamadığım, şimdi dikkatimi çeken çok fazla yönü vardı ve bu beni mutlu ediyordu. Onun hakkında daha çok şey öğrenirsem belki de onun bana yaptığı gibi bende Chifuyu'nun yaralarını dikebilirdim. Kim bilir? Onun hakkında en ufak bir bilgi için muhtaç haldeydim. Chifuyu'yu çok özlemiştim.Onu çok fena görmek istiyordum. Chifuyu... daha ne kadar beklemem gerek? Fakat hayır. Bencil olmamalıydım. Chifuyu beni yıllarca beklemiş ve hala daha bekliyordu. Bende aynı şeyi onun için yapabilmeliydim. Hiçbir zaman Chifuyu kadar güzel sevemeyeceğimi biliyordum ama... bu onu sevmeye hakkım olmadığı anlamına gelmiyordu. Belki diğerleri kadar akıllı veya karizmatik biri değildim ama bu yaşayamayacağım anlamına gelmiyordu. Yani, belki sevmekte Chifuyu kadar iyi değildim ama onu kendimce seviyodum işte. Çok fazla veya az. Miktarının bir önemi var mıydı ki? Sevmem yetmez miydi? Bunu Chifuyu'ya sormalıydım. Telefonum titreyince heyecan ile elime aldım. Mesaj atan Chifuyu olabilirdi. Arayan kişinin annem olduğunu görünce buruk bir gülümseme verdim ekrana.

"Alo anne?"
"Oğlum sen neredesin?"
"Evdeyim anne?"
"Neden Chifuyu'nun yanında değilsin? Son zamanlarda tekrar yakınlaştığınızı düşünmüştüm. Yanıldım mı?"
"Yanılmadın. Tatilde halletmesi gereken bir şey olduğunu söyledi. Ondan haber bekliyordum. Ne oldu?"
"...
Chifuyu söylemeden bende söyleyemem. Sen sadece annenin sözünü dinle ve onu bul. Bizim evden yeni çıktı. Yalnız bırakma o çocuğu."
"...Tamam..."

Annemin garip konuşmasıyla evden hızlıca çıktım. Heyecanlıydım. Uzun bir aradan sonra Chifuyu'yu görecektim. Evin oraya geldiğimde etrafı aramaya başladım. Chifuyu, sarı saç ve mavi göz. Neredesin Chifuyu? Yolun ortasında, sokak lambalarının ışığını verdiği yerde tek başına yürüyen Chifuyu görünce hızlıca ona doğru yürüdüm. Sonunda onu bulmuştum! Olduğum yerde durup bana doğru yürümesini bekledim. Kafası yerde dalgın bir şekilde yürüyordu. Kıkırdadım. Fazla tatlıydı. Kafası bana çarpınca sakin bir şekilde kafasını kaldırdı. Mavilikleri, siyah saçı, hafif kıvrımlı burnu ve dudakları... fazla büyüleyiciydi.