Leaving Tonight

444 50 24
                                    

Leaving Tonight
The Neighborhood

Sinirlerim alt üst olurken tek istediğim çeteden ve bu şehirden siktir olup gitmekti. Neresi olduğu önemli değildi. Tek istediğim buradan uzak, daha az acı çektiğim bir yerdi. Başkalarına yük olmayacağım bir yer. Bu defa ben de bencillik taslayacaktım ve buradan siktir olup gidicektim. Zaten kimsem de yoktu. Kimsenin sikinde de değildi. Gerçekler acı vericiydi.

"Alo doktor ile mi konuşuyorum ben Chifuyu."
"Evet Bay Chifuyu?"
"Şu hastanede tedavi görmek konusu için aramıştım."
"Evet?"
" Şehir dışında bildiğiniz güzel bir hastene var mı? Gitmek istiyorum da."

Okuldan eşyalarımı toplayıp çıkarken kimseyle konuşmak istemiyordum. Nereye gittiğimi soran kimsemde yoktu zaten. İlk iş olarak Mikey ile konuşup formamı vermem gerekiyordu. Daha sonra da tüm yardımları için Baji-san'ın annesine teşekkür etmem. Sonuçta kendime daha çok bakmaya karar vermemi sağlayan kişi oydu. Mikey'lerin okuluna geldiğimde güvenliğe bir şeyler zırvalayıp içeriye girmiştim. Okul, tam Mikey ve Draken'in gireceği bir okuldu.
İç çekerek topluluğun olduğu kısıma doğru yürüdüm. Mikey'lerin orada olduğuna kalıbımı basardım. Ve bingo! Oradalardı.

"Mikey-kun."
"Chifuyu?"
"Evet, benim Draken-kun."
"Seni buraya getiren ne?"
"Şey, ben şehirden ayrılıyorum da. Formayı vermeye geldim."

Yüzlerindeki şaşkınlık çok belliydi. Doğal olarak şaşırmışlardı. Ben ise duygusuz yüzümü korumuştum. Şu an rol yapmak için fazla üşengeçtim.

"Hop, ne oluyor lan? Peki ya Baji?"
"Sen neden şehirden ayrılıyorsun ki?"
"Tedavi için Mikey-kun."

Draken'in sorusunu direkt görmezden gelmiştim. Baji-san hakkında en ufak bir şey bile duymak istemiyordum şu an.

"O zaman bize laf söylemek düşmez."
"Saol Draken. Şimdiye kadarki yardımlarınız için teşekkürler lider."

Oradan da hızlıca ayrıldım. Neye bu kadar yetişmeye çalışıyordum? Hiçbir fikrim yoktu. Sadece fazla sinirliydim. Çok fazla.
...
Kimi kandırıyordum ki?
Üzgündüm. Çok fazla. Çok fazla hayal kırıklığı ve hüzün taşıyordum. Tek istediğim bir bebek gibi ağlayıp bunları hak etmediğimdi. Hiçbirini hak etmedim! Ben hiçbir zaman bunlar olsun istemedim! Yine de göz yaşlarımı sildim. Ağlama. Kimse seni kurtarmaya gelmeyecek bunu sende biliyorsun. Kimse seninle bu cehennemi de yaşamayacak. Yalnızsın. Bunu da biliyorsun. O yüzden ağlama. Belki kaçıyorsun, Baji-san'dan, annenden, çocukluk travmalarından ve anlayamadığın duygulardan. Ama daha iyi bir hayat için yapıyorsun. O yüzden ağlama, sil göz yaşlarını. Başkasına yük olma. En azından başkaları varken yapma. Kendin gözyaşlarını rahatça silebileceğin, yalnız olduğun bir zaman diliminde yap. Kimse umursamıyor belki. Olsun. Sen yine de kimseye belli etme. Kendin için yap. Başkaları için değil. Yeniden derin bir nefes verdim. Baji-san'ların kapısının önündeydim. Boş bakışlarımı düzelttim. Annesi içeride mi değil mi bilmiyordum. Eğer içerdeyse de ne diyeceğimi bilmiyordum. Son kez nefes alıp verdim ve kapıyı çaldım. Lütfen evde ol, lütfen evde ol. Lütfen!

"Kim o?"

İçeriden boğuk bir ses geldiğinde duygusuzca gülümsedim. Bu ses Baji-san'ın annesine aitti.

"Benim. Chifuyu!"

Kapı açılıca mutlu gözükmesine uğraştığım gülümsememi büyüttüm. Dünkü ağlamamdan sonra iyi olduğumu göstermeliydim ki endişelenmesin. Yani endişelenir mi bilemiyorum gerçi.

You Get Me So High\\BajifuyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin