Fuck It I Love You
Lana Del Rey"Chifuyu?"
"Efendim Baji-san?"Yataktaydım. Baji-san ise çalışma masamın sandalyesine oturmuş endişe ile bana bakıyordu. Çünkü ilk defa yanında 'mutlu' değildim. Yani öyleymiş gibi davranmıyordum. Nedenini bende bilmiyordum. Belki de Baji-san'ın diğerleri gibi beni sıkıştırmayacağını düşündüğümdendi. Benim yanımda olacağını düşündüğümden.
"Sen..."
"Ben?"
"Yok bir şey."Omuz silkip yatakta duvar tarafına döndüm ve gözlerimi kapadım. Ne yazık ki hiç uykum yoktu. Belki de uyku ilacı almalıydım. Ama onu daha dün akşam almıştım... Derin bir iç çekişle Baji-san'a geri döndüm. Parmaklarıyla oynuyor, dudağını ısırıyordu. Fazla endişeliydi.
"Baji-san. Benimle birlikte anime izlemek ister misin?"
"O-Olur!"Alışkanlıktan olan hafif gülümsememi Baji-san'a attım ve yatakta kenara kayıp yorganı açtım. Baji-san ise tereddüt ile bir bana bir yatağa bakıp elindeki bilgisiyar ile yanıma yatmıştı.
"Ne izleyeceğiz?"
"Bilmem. Şuradan beni şaşırta bas. Bir şeyler çıkar izleriz."
"Hm."•••
Bakışlarımı bilgisiyardan yanımda uyuya kalan Baji-san'a çevirdim. Yaklaşık üç saattir hiç ara vermeden izlemiştik ve Baji-san'ın hiç sesi çıkmamıştı. Baktığımda uyuduğunu görünce animeyi durdurup olabildiğince sessizce yataktan çıktım. Ağzımın kuruduğunu fark ederken mutfağa su içmeye gittim. Evim çok büyük değildi. Küp gibi bir şeydi. Su içerken ilgiyle buzdolabını açtım. Karnım gibi bomboştu. İç çekip üstümü bile değiştirmeden kapının önünde duran anahtarım ve cüzdanımı aldım. Baji-san'ı uyandırmadan markete gidip gelecektim.
•••
"Chifuyu?"
Yanının boş olduğunu gören Baji endişe ile yerinden kalktı. Evin her yerini Chifuyu'nun ismini bağırarak dolaşmıştı ama yok. Yoktu. Baji'nin aklına Chifuyu'nun sabahki duygusuz halleri gelince endişeyle bir ileri bir geri yürümeye başladı. Neredeydi? Nerede olabilirdi? Baji'ye haber vermeden nereye gitmiş olabilirdi? Başına bir iş mi gelmişti? Baji sakinleşmek istercesine nefes alıp verdi ve yatağa geri oturdu. Endişe ve korkusu bir gram azalmazken aklına telefonu geldi. Tabii ya telefon! Neden daha önce aklına gelmemişti ki? Her zaman aklına olmusuz düşünceler gelip duruyordu aptal gibi. Telefonunu eline almış mutlulukla Chifuyu'yu arayan Baji, yanından gelen melodi ile iç çekerek telefonu eline aldı. Chifuyu telefonunu evde bırakmıştı. Baji aynı gerginlikle ayağa geri kalktı. Ne yapmalıydı? Takemichi ile mi konuşmalıydı? Ama ya ortada büyük bir sorun yoksa ve her şey kendi paranoyası ise? Bu utanç verici olurdu. Baji yatağa geri oturdu. En mantıklısı Chifuyu'yu beklemekti. Sadece kendi paranoyaklığıydı kesin. Kalktığında Chifuyu'yu göremeyince paniklemişti sadece o kadar. Sıkıntılı bir nefes verip sırtını duvara yasladı ve düşünmeye başladı. Chifuyu nereye gitmiş olabilirdi? Gözlerini kapatıp düşünmeye başladı Baji. Aklına hiçbir yer gelmiyordu...
Acı ve pişmanlıkla kıvranan kalbini görmezden gelmeye çalıştı Baji. Biraz düşünürsek Chifuyu hakkında o kadar da bilgisiz biri değildi. Kaç yıllık arkadaşlığı vardı sonuçta. Ne yemeyi sevdiğini ve ya ne ile vakit geçirmeyi sevdiği gibi şeyleri biliyordu. Evet, Baji gayette Chifuyu'yu iyi tanıyordu.
...
Kimi kandırıyordu ki? Kendini mi? O, asla Chifuyu'ya gereken değeri vermemişti. Her zaman Chifuyu'nun ona olan hislerini kullanmıştı. Valhalla olayı olsun, Akemi olayı olsun hep Chifuyu'nun sorun etmeyeceğini biliyordu. O yüzden onu ihmal etmişti. Kabul etmek istemediği gerçekler Baji'nin yüzüne tokat gibi çarpıyordu.
O, cesur biri falan değildi. Asla da olmamıştı. Sadece öyleymiş gibi davranıyordu.
O, başkalarını kullanan biriydi sadece.
Başkalarını kullanıp kendini cesurmuş gibi gösteren bir alçak.
Baji buydu işte. Ve anlayamıyordu. Chifuyu, diğerlerinin görmediği Baji'yi görmüştü. En kötü halini. Nasıl en kötü halini görürken ona aşık olmuştu? İnanabileceği bir şey değildi. Sürekli aklına Chifuyu ile olan anıları dönüp durması yetmiyormuş gibi rüyalarında bile o oluyordu.
Baji korkuyordu.
Chifuyu'nun eve geri dönmemesinden. Onu bulamazdı çünkü. Baji korkuyordu çünkü onu bulamazsa yaptıklarını telafi edemezdi.
Baji bencildi.
Tüm yaşananlara rağmen Chifuyu ile olmak, onu sevmek ve hatalarını telafi etmek istiyordu. Chifuyu'nun gülüşünü kendine istiyordu. Baji'nin kaçma sebebi başından beri buydu. Chifuyu'nun aksine o, 'Chifuyu mutluysa benimle olmasa da olur.' İnsanı değildi. Bu onu başka birinden daha az aşık mı yapardı? Kime ve neye göre? En başından aşk neydi ki? Baji, Akemi'ye olan hislerini düşünmeye başladı. Onunla bir süreliğine ilişkileri olmuştu. Bu red edemeyeceği bir gerçekti. Fakat Akemi'ye hissettiklerine aşk derse, Chifuyu'ya hissettikleri de neydi? Birine aşık olmak nasıl bir şeydi?
Baji, bilinmezlikleri bir kenara atmaya ve bildiği şeylere odaklanmaya çalıştı.
Chifuyu ile beraber olmak istiyordu. Onu öpmek, vücuduna dokunmak, randevuya çıkmak ve hakkında en ufak şeyi -alışkanlıkları gibi- kendisinin bile bilmediği şeyleri öğrenmek istiyordu. Onun canını sıkan şeyin ne olduğunu öğrenmek ve sorunu çözemese bile yanında olduğunu belli etmek istiyordu. Chifuyu'nun ona güvenmesini sağlamak istiyordu. Baji nefes verip ayağa kalktı. Bu ona yeterdi. Bilinmezliklerle hiçbir sonuca varamazdı sonuçta. Şu an ne yapmak, nasıl yaşamak istiyorsa onu yapacaktı. Baji gibi bir karaktere sahip birinin bu kadar felsefi düşünmesi bile fazlaydı. O ne yapmak isterse onu yapan biriydi. Ve o, şu an Chifuyu'yu görmek istiyordu. Bu yüzden Chifuyu'nun nereye gittiğini bilmese bile onu arayacaktı. Baji özgüven ile kapıyı açınca karşısında elleri poşetler ile dolu Chifuyu görmeyi beklemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Get Me So High\\Bajifuyu
FanficUsed to stick together. "You're my best friend, I'll love you forever."