(Saat 21:33. Hızımı alamıyorum. Manyak saçması özlemişim🥺)
Beni dinlemeden hızla gitmişti. Kilidini açtığım arabayı tekrar kilitleyip peşinden gittim. Kim olduğunu ne olduğunu öğrenmem gerekiyordu. Koşa koşa gittiğim zaman onu rektörün odasının önünde buldum. Kapıyı tıklatacakken bileğini kavrayıp onu duvara çektim. Yüzünü duvara yaslayıp tuttuğum bileğini arkasına kıvırdım.
-Kimsin sen?
-Yhaa! Bırak! Aah! Elim! Elim sakat elim elim! Diye sayıklayınca elini bıraktım. Bana doğru döndü.
-Psikopat mısın sen? Özür diledik ya!
-Ne?
-Özür diledim diyorum. Şuna bak ya! Tamam. Ne yapayım? Dedi. Eline baktım. Eli kesikti. Uzun bir çizik vardı. Yanımdan sıyrılıp rektörün odasına girdi. Onu beklemiştim. Geri çıktığında elinde bir kaç belge vardı.
-Gitmeyecek misin?
-Gitmeyecem. Hala kim olduğunu söylemedin! Diyerek kızdım. Yüzüme yediğim şamar ile oradaki herkes dona kalmışmtı. Ben de öyle. Durup kafamın döndüğü yöne, yere baktım. Elimi yanağıma koydum.
-Bu ne? Ne oluyor? Diye fısıltılar etrafı sarmıştı. Ona baktım.
-Sen ne hakla-
-Ben Dae Haejin. Dedi ve elini uzattı. Elini havada bırakıp ellerimi cebime koydum. Yüzüne yaklaştım.
-Ben de...Kim Seungmin. Duydun mu?
-Hayır. Daha önce hiç duymadım. Sanırım sandığın kadar popüler değilsin ha? Dedi ve güldü.
-Popüler olduğumu görmek ister misin?
-Tabiki.
-Tamam. Gel iddaya girelim o zaman. Kim popüler kim değil görelim!
-Kabul. Sınırlar...kampüs içi.
-Anlaştık. Dedim ve bu sefer ben elimi uzattım. Gülerek ellerini cebine koyup yanımdan geçti gitti. Elim havada kalmıştı.
Bunu onun yanına bırakmayacaktım. Elimi bir gün sıkmak zorunda kalacaktı...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Rivalry Days
Dla nastolatków-Üniversitede oldukça popüler ve zengin eğitim bakanının işe yaramaz oğlu, 10 parmağında 10 marifet yetenekli bir kız ile kapışır da iddalara girerse ne olur?...Ahhh! Sanırım biraz çekişmeli olacak!