(PAPAMMM! BEN GELDİM! Siz uyanana kadar bu bölümü yazarsam hemen salarım❤️)
Bunu söyledikten sonra biraz kendime gelebilmiş, arabayı sürmeye başlamıştım. Babam hep böyle yapardı. Bizi eğitim için gerekirse sürgün bile ederdi. Miyeong'a yaptığı gibi. Neyse ki Miyeong'u orada rezil rüsvan etmemişti. Benim kartlarımı da en fazla 1 hafta bloklardı. Okula geri döndüğümüzde el frenini çekmek için yanıma dönünce Haejin'in tekrar uyuduğunu gördüm. Durup kaldım öylece. Neden 2 dakikalık yolda uyuyakalmıştı ki? Bu kız uzun yolculuklarda napıyordu?
Arabamın camı tıklatılınca başımı çevirip oraya baktım. Runhae'ydi. Pencereyi indirip konuşmaya başladım.
-Neredesin sen? Nereye gittin böyle? Diyerek Haejin'i gösterdi. İç çekip açıklama yapmadan arabadan çıktım. Hemen arabanın yanındaki içecek otomatından iki kola aldım ve az ilerideki banka gidip oturduk.
-Açıklama yapmayacak mısın?
-Bu gece içmeye mi gitsek?
-O ne alaka?
-Babama kartlarımı bloklattırdım. Dediğimde bana aptalmışım gibi baktı. Kolamdan bir yudum aldım.
-Yha! Kim Seungmin! Önce birden bire ortadan kayboluyorsun. Seni arıyoruz işin olduğunu öğreniyoruz. Geri geldiğinde 3 günlük kızı yanında taşıdığını görüyoruz. Bunlar yetmezmiş gibi baban kartlarını blokluyor. Yani bu da babanın yanına gittiğini gösteriyor. İşler daha da saçmalamadan bir açıklama yapmalısın bence. Dedi. O sırada Bomha da gelip diğer yanına oturdu Runhae'nin.
-Haejin ile zıtlaştık. Ben ona şarkı yazacaktım o da portremi çizecekti. Onu alıp çıktım. Portremi daha rahat bir yerde çizersin dedim. Yoldayken uyuyakaldı. Ben de nehrin orada durdum. Miyeong aradı. Dersten kalınca babam kartlarını bloklattırmış. Onun da canı sıkkındı. Babamla konuşacağımı söyleyip kapattım. Arabaya bindim babamın yanına gittim. O sırada Haejin uyandı. Benimle birlikte babamın yanına geldi. Babamla atıştık. Benim kartlarımı kapat ama Miyeong'un kartlarını aç dedim. Babam da öyle yaptı. Sonra okula geri döndük ama Haejin tekrar uyumuş. Araba mı rahat geldi yoksa zaten bi alışkanlık mı anlayamadım.
-Fakir takımına hoşgeldin kaptan! Diyerek el uzattı bana Runhae. Elini sıktım. Elimi bıraktıktan sonra Bomha'ya parmak uzatarak konuştu.
-Aramızda tek zengin o olduğuna göre bu gece Bommie'deniz.
-Güzel fikir. Diyerek onu onayladım. Bomha boşluğa düşmüş gibi ahlayıp başını geriye attı ve bacaklarını düzleştirdi. Bu bizi güldürmüştü. Sonra teker teker akşam için sözleştik ve onlar derslerine gitti. Biraz pratik yapsam iyi olacaktı ama Haejin yüzünden yerimden ayrılamıyordum. Bir süre sonra o da uyanınca arabanın yanına gidip ona kapıyı açtım. Arabadan çıkınca uykusunu çok rahat çektiği belliydi.
-Seni bir daha ölsen de arabama almayı düşünmüyorum. Tüm günüm senin uyanmanı beklemekle geçti.
-Özür! Arabaya girdiğim gibi araba kokusu beni uyutuyor. Tuhaf bir alışkanlık ama...yine de ne yaparsın? Dedi ve yanımdan ayrıldı. Büyük büyük adımlar ile ben de pratik odasına yürüdüm. Pratik odasına girince masanın üzerindeki afişi gördüm. Daha asılmayı bekleyen bir takım afişler vardı.
"YIL SONUNA KADAR RAKİBİNLE KAPIŞ, HER TÜRLÜ YETENEK PUANLARIN SOSYAL ETKİNLİK NOTUNA YANSISIN!"
Başlık buydu. Daha ayrıntılı okuyunca, bunun aslında bir hamaratlık kapışması olduğunu gördüm. Gülümsedim. Bu tam da bize uygun bir yarışmaydı. Afişi alıp rektörün yanına gittim. Bana kiminle rakip olmal istediğimi sordu. Kağıdı alıp kendi ismimin karşısına Haejin'i yazdım. Özel olarak Haejin'in bilgilendirilmesini tembihleyerek oradan çıktım. Gidip pratik odasında şarkımı yazmaya başlamıştım. Sonra biraz pratik yaptım. Akşama yakın okuldan çıktım. Eve geçtiğimde annem mutfakta yemek yapıyordu. Evde çok fazla hizmetli olmasına rağmen annem mutfakta çalışırdı. Mutfkata olmaya bayılırdı.
-Birazdan yemek hazır olur. Baban da gelir. Üstünü değiştir de gel.
-Ben dışarıdayım bugün.
-Neden?
-Bomha ve Runhae ile içmeye gideceğiz. Beni sorarsa kütüphanede dersin.
-Sarhoş olma.
-Peki. Dedim ve odama çıkıp duş alarak üstümü değiştirdim. Her eğlenceye çıktığımızda babama kütüphane yalanını söylerdil ve buna her daim inanırdı. Fakat kütüphaneye hiç gitmezdim. Çok sessiz yerler beni strese sokuyordu. Ama bu yalana rağmen her zaman kütüphaneye gitmişim gibi başarılı bir öğrenci olmuştum. Ne yazık ki Miyeong benim kadar başarılı değildi ve bu da onu New York'a sürüklemişti. Üstüm çıplak ne giyineceğimi düşünürken annem odama girdi. Masamın üstüne bir şey bıraktı. Arkamı dönüp baktığımda kredi kartını bırakmıştı. Odadan çıkmadan gidip kartı aldım. Bana arkası dönük olsa da kartı ona uzatarak konuştum.
-Al! Lazım olmayacak.
-Miyeong'un kartlarını kendi kartlarını bloklaması şartıyla açtırmışsın. Bu gecelik kartımı kullanabilirsin.
-Sadece kendi kızınla daha yakından ilgilenmen iyi olur. 2 aydır Miyeong'u aramadığını biliyorum. Yalnız hissediyor. Dedim ve kartı ona daha da uzattım. Kartı aldı. Gömleğimi giyinene kadar orada durdu. Sonra çıkıp gitti. O benim öz annem değildi. Babam onun yüzünden annemi çok üzmüştü. Sonra annem hasta olmuş ve vefat etmişti. Annemin vefat etmesini beklermiş gibi hemen onunla evlenmişti. Ondan nefret ederdim. Sonra her şeyden bir haber olduğunu öğrendiğimde içimdeki öfke biraz dinmişti. Tam bir hafta sonra da bana bir kardeş geleceğini öğrenmiştim. Ve Miyeong doğmuştu. Şimdi bir anne oğul gibi olmasa da fazla samimi olmayan iki sınıf arkadaşı gibiydik. Bazen birlikte takılırdık ama pek konuşluğumuz yoktu. Ona anne derdim ama annemin vefatından sonra bana baktığı için saygımdan. Yoksa onu anne olarak benimseyememiştim. Odamdan çıkıp lavaboya gitmiştim. Geri dönüp telefon ve cüzdanımı alarak evden ayrıldım. Mekana geldiğimde bizimkiler çoktan gelmişti. Hep birlikte bir süre içip sohbet ettik. Bu ortamı yapmayalı uzun zaman olmuştu. Runhae'nin babası bize biraz daha bira ve tavuk getirince onları da yemiştik. Ödeme zamanı gelince el alışkanlığı cüzdanımı çıkarmıştım. İçini açınca bir an duraksadım.
Annem kartı içine koymuştu. Ona istemediğimi söylüyordum ama bana bu şekilde teşekkür etmek hoşuna gidiyordu...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Rivalry Days
Teen Fiction-Üniversitede oldukça popüler ve zengin eğitim bakanının işe yaramaz oğlu, 10 parmağında 10 marifet yetenekli bir kız ile kapışır da iddalara girerse ne olur?...Ahhh! Sanırım biraz çekişmeli olacak!