uyarı: angst. cheatingYanağından akan yaşları hızlıca silerken yatak odanızda adımlamaya devam ettin. Hıçkırıkların ve gözyaşlarının ardı arkası hiç kesilmeyecekmiş, kalbindeki acı hiç son bulmayacakmış gibi hissediyordun.
Beline dolanmaya çalışan eller hissettiğinde irkilerek geri çekildin. Vücudun hızla şifonyere çarparken elin refleks olarak belirginleşmeye başlayan karnına gitti.
"y/n... lütfen," dedi Steve bıkkınlıkla. Oysa bu durumda buna bile hakkı yoktu. Tek yapması gereken defolup gitmekti.
"Benden daha mı güzel?" Sesinin titremesine engel olamayarak sordun.
"Ne? Tabii ki hayır."
"Yalancı! Yalanlarından da senden de bıktım."
Sana tekrar uzanmaya çalıştığında onu ittin ve yanından geçerek yatağa doğru ilerledin.
"Her şeyi mahvettin!"
"Beni dinleyecek misin!? Hiçbir şey yaşanmadı, lütfen." Steve sinirlerine hakim olmaya çalışırken sesinin tonunu ayarlayamadı. Bağırdığında ellerinle yüzünü sıvazladın ve saç diplerini çekiştirerek sakinleşmeye çalıştın.
"Hiçbir şey... Öyle mi? Onu öptün! Tüm gece başka bir kadınla dışarıdaydın! Hamileyim Steve, Tanrı aşkına... Bu sana hiçbir şey gibi mi geliyor?"
"Evet! Demek istediğim hayır!" Diyeceklerini karıştırarak nefes alıp verdi. Şu anda gerçekten tek istediğin yüzüne sağlam bir tokat atıp yanından uzaklaşmaktı.
"Onu kaç kere öptün? Sakın... sakın bana yalan söylemeye cüret etme!" Sakinleşmek adına derin bir nefes vererek sordun. Şimdi gözlerin gözlerindeydi ve içinde biriktirdiğin öfkenin belli olması adına her şeyi yapıyordun.
Kısa süren sessizlikten sonra konuşmaya karar verdiğinde gözlerini dudaklarına kitledin. Cevabını bildiğin soruyu sorman yetmiyormuş gibi bir de hala içinde ona inanan parçaya tutunuyordun. Belki de...
"Birkaç kez.." cevabıyla ağzından yüksek sesli bir inleme peydah olurken bilmem kaçıncı kez gözyaşlarını tutmak için kendini zorladın. Ona daha fazla küçük gözükmek istemiyordun. Burada küçük düşmesi gereken tek kişi Steve'di.
"Beni hasta ediyorsun!"
"Ama hiçbir anlama gelmiyordu bebeğim. O sadece bana hayatımın geri kalanını seninle geçirmek istediğimi farkettirdi. Artık bunu biliyorum, yemin ederim!"
"Beş aylık hamileyim ve sen şimdiden başka kadınları becermeye çalışıyorsun!.. Bir daha söylediğin herhangi bir şeye nasıl güveneceğim!?"
Sadece onunla hiç tanışmamış olmayı diliyordun. Keşke Tony'nin verdiği o partiye hiç katılmasaydın. Keşke Natasha'nın seni Lanet Olası Kaptan Amerika'yla tanıştırmasına hiç izin vermeseydin.
Keşke... Keşke defalarca kavga edip ayrılmanızdan sonra ona kanıp geri dönmeseydin.
Keşke beş ay önce ettiği evlenme teklifine hayır deseydin.
Keşke mihrapta deniz mavisi gözlerinin içine bakarken 'kabul etmiyorum' diyebilseydin.
"y/n..."
"Ne var biliyor musun? Siktir et, bitti."
"y/n hayır!" Elleri ellerini bulduğunda geri çekildin ve dolaba ilerleyerek bulduğun bir çantaya gerekli eşyaları doldurmaya başladın. Bu kararı vermekte çok geç kalmıştın ama bu sefer farklı olacağını biliyordun.
Bu sefer çok farklıydı.
Steve'in hala neler olup bittiğini anlamaya çalışan yüzüne son kez baktın ve günlük çantanı da alarak önce odadan; sonra da aylar önce içinde harika anılar biriktirme umuduyla aldığınız evden çıkarak eski, iğrenç hayatına veda ettin.
Bahçe kapısının paslanmış demir kulpunu tutup açarak arabana ilerledin. Çantaları ön koltuğa atarak sürücü kısmına geçtin ve anahtarı kontağa takarak arabayı çalıştırdın.
İlk beş dakika nereye gideceğini bilemeden anayola ilerledin. Yol ayrımında Manhattan'la New York arasında kalarak birkaç dakika daha bekledin. Eğer Manhattan'a, Avengers'ın yanına gitseydin muhtemelen Steve'i oraya çağıracaklar ve sizi barıştırmaya çalışacaklardı. Ancak bu sefer buna izin vermeye hiç niyetin yoktu.
Sonra New York'u gösteren tabelaya döndün. Her ne kadar seni kabul edip etmeyeceğinden emin olmasan da yanına gidebileceğin biri daha vardı.
Manhattan'a gelip Avengers'ın danışman avukatı olarak görev yapmaya başlamadan çok daha uzun zaman önce New York'da bir işin, arkadaşların vardı.
Daha fazla düşünmeden direksiyonu sağa kırdın ve New York tabelası arkada kalırken yola odaklandın.
Yaklaşık yarım saat sonra arabanı müsait bir yere park edip indin. Önünde duran taş binaya bakarken içeri girip girmemekte son kez tereddüt yaşadın. Buraya kadar gelmişken girmen gerekiyordu.
Derin bir nefes aldın ve kapıya giderek açmadan önce levhayı okudun. Yüzünde küçük bir sırıtış meydana gelirken zihninin en uzak köşelerinden eski anıların hücum etmeye başladığını hissediyordun.
Nelson & Murdock Avukatlık Bürosu