uyarı: mid angst
Kapının tepesine asılı zil yeni bir müşterinin işletmelerini ziyaret ettiğini gösteren bir ses çıkardığında resepsiyondaki sarışın kadın başını kaldırarak sana baktı. Yüzündeki buğulu bakış aniden değişirken sandalyesinden sıçradı ve topuklularının üzerinde dönerek ilerledi. Kolları sana konuşma hakkı tanımadan seni sardığında sen de ona sarıldın. "Aman tanrım."
Mutlu sesinde biraz olsun hüzün vardı ama belli etmemeye çalışıyordu.
"Y/n burada ne yapıyorsun?"
"Beni gördüğüne sevinirsin sanmıştım."
Gözleri mahcubiyetle kısılırken elini önünüzde salladı, hayır demeye çalışıyor gibiydi. Belki kendini savunmak amacıyla bir şeyler söyleyecekti ancak gözlerinin gördüğü şeye inanamadığından donup kaldı. Hamile göbeğin görüş açısını kaplarken pembe ağzı yavaşça açıldı. Annesind yemek için yalvaran bebek kuşlara benziyordu ve gülmene sebep oldu. Bu tepkiyi bekliyordun.
"Sen... sen hamilesin.."
"Sürpriz," diye karşılık verdin. "Beşte aylık, kız bebek."
"Tanrı aşkına y/n, çok sevindim. Beni arayıp haber vermen gerekiyordu. Teyzesi varlığından haberdar olmazken nasıl onunla bu kadar vakit geçirebildin?"
"Biliyorum, üzgünüm. Sadece söylersem kendimi rahat hissedemeyeceğimi düşündüm. Sizi arkamda bırakma fikrine o kadar kapılmıştım ki..."
Karen bu sefer gerçekten sinirlenmişe benziyordu. Kollarinu göğsünde kavuşturduktan sonra yargılayıcı bir ifade takındı. "Sırf Matt'ten ayrıldın ve ondan uzaklaşmak istedin diye beni ve Fog'u da bırakmana gerek yoktu. Sana o kadar kızgındık ki y/n. Seni sorgusuz sualsiz yeniden kabul edeceğimizi biliyorsun, en azından Foggy'yle benim için durum böyle, ama tek söz söylemeden çekip gittiğin için Matt uzunca bir süre sana karşı çok öfkeliydi. Seni görünce ne der bilmiyorum ama ne derse desin haklı olacağını biliyorum."
"Evet, farkındayım ama benden-"
"Hey! Aranızda geçenleri bilmek istemiyorum, eski ilişkini duymak ve dinlemek istemiyorum y/n. Şu anda ihtiyacım olanlar bir fincan çay eşliğinde bana neden o burnu havadalar çetesini bırakıp yeniden eve geldiğini anlatman."
Ruh hali ani bir değişimle meraka dönünce şaşırdın ama ses etmedin. Matt hakkında konuşmak istememesi seni rahatlatmıştı bu yüzden Karen seni çekiştirip büroda sürüklerken tek yaptığın etrafa bakarak nelerin değiştiğini tespit etmeye çalışmaktı. Duvarlardaki kazanılmış davaların bahsedildiği gazete sayfaları ve Matt'in kendine ait bir odaya sahip olması bildiklerinden belli ki farklıydı.
Sonunda karşılıklı iki rahat koltukta bittiğinizde elindeki fincandan çayını yudumlarken New York'tan ayrıldığından beri başına gelen her şeyi ona anlattın. En son düğününde görüşmüştünüz ve o da adını şu anlarda aklına bile getirmek istemediğin Steve'in seni sürekli yeni insanlarla tanıştırmak için bir yerlere çekiştirmesi yüzünden kısacık sürmüştü. Ne onunlan ne de eşlikçisi Frank'le doğru düzgün konuşamamıştın. O gün aklıma geldikçe delirecek gibi oluyordun.
"Seni aldattığına inanamıyorum," diyerek araya girdi. "Hangisine daha çok şaşırdım emin değilim. Aldatanın Steve olmasına mı yoksa kızın Sharon olmasına mı? Ondan hiçbir zaman gerçekten hoşlanmamıştım ama yine de kendi kendine takılan sessiz sakin bir ajan olduğunu sanıyordum. Sanırım kandırma konusunda iyiler."
"Tabii ki öyleler, yıllarca bu konuda eğitim alıyorlar. Asıl çocuk isteyenin Steve olmasına rağmen beni böyle yarı yolda bırakabilmesi can sıkıcı."