yazmaya başladığımda çok sardı ama sonradan ne yazacağımı bulamadım bu yüzden ikinci part olmayacak
uyarı: obsession
Anthony Stark'ın ilginç bir düşünce biçimine sahip olduğu bilinen bir şeydi. Adam her ne kadar dünyanın yüzyılda bir ortaya çıkan dahilerinden olsa da bazen aldığı kararlar sorgulanabilirdi. Her ne kadar sonuna kadar reddediyor olsa da Tony de yanlış seçimler yapabiliyordu.
y/n Barnes'la tanıştığı an yanlış seçimlerin en büyüğünü yapmıştı bile. Ona göre en gereksiz ve saçma duyguyu kalbinin derinliklerinde hissetmişti.
Tony, ömrü boyunca hiç kimseye aşık olabileceğini düşünmemişti, ancak evli bir kadına aşık olabileceği ihtimali tabloda yer bile almıyordu. Hele de bu evli kadın babasını öldüren adamın karısı olduğunda.
Ancak bazenleri kalbimizin neyi istediğini biz seçmeyiz. Bazı konularda bize karar hakkı tanınmadığı gibi aşkta da kalbimiz bize sormadan hareket edebilir.
Ve elbette Tony'nin anlamadığı nokta buydu. Hayatında yaşanabilecek her şeyin planını yapmış adam, senin gelmenle darmadağın olmuştu. Başlarda senden uzak durmaya çalışsa da ilk birkaç günden sonra bunu başaramayacağını anladı.
Bucky'yle Avengers Kulesine taşındığınızdan beri sabahları yüzünü, gülüşünü görmeden kendine gelemiyordu. Kendisini ne kadar frenlemeye çalışırsa sana o kadar kapılıyordu bu yüzden en iyisinin istediğini yapmak olduğunu düşündü.
Bucky'nin ondan anne ve babasını çaldığı gibi o da Bucky'den karısını çalabilirdi. Ona göre bu, onun en doğal hakkıydı. Ne de olsa karma gerçekti.
Siz taşındıktan birkaç gün sonra kulede bir parti düzenledi. Neredeyse tüm New York oradaydı ve kalabalıktan kimse kimseyi göremiyordu bile. Ama kırmızı elbisenle merdivenlerden indiğin andan beri Tony'nin gözü senin üzerindeydi. Bucky'yle dans etmenizi, öpüşmenizi, dip dibe durmanızı izlerken başından beri her şeyden haberi olan Natasha'yla konuşuyordu. Kafasını dağıtması gerekiyordu.
"Ondan vazgeçmen gerektiğini biliyorsun Tony," dedi kızıl saçlı kadın içkisini yudumlarken. "Mutlu bir evliliği ve her şeyden çok sevdiği bir kocası var."
"Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum Widow."
"Tabii ki istemiyorsun," Natasha yanına gelen Bruce'un koluna girip oradan uzaklaşırken mırıldandı. Tony'nin y/n'e sırılsıklam aşık olduğunu biliyordu, ancak zaten evli biri olan seninle arkadaşının arasını da yapamazdı.
Tony'nin göremediği şey de buydu. Seni sadece kendisinin mutlu edebileceğini düşünüyordu. Hali hazırda Bucky'yle mutlu olduğunun farkında değildi.
"Selam Stark," düşüncelerine o kadar dalmıştı ki Bucky'yle dans etmeyi bırakıp soluklanmak için yanına geldiğini bile farketmedi.
"y/n, ne yapıyorsun burada?"
"Yoruldum. Ayrıca gece bitmeden biraz içmek istiyorum." Dedin kıkırdayarak bar taburesine otururken. Barmenden alkolsüz kokteyl istedikten sonra arkanı tezgaha yaslayarak salonu izlemeye başladın. İçeceğin geldikten sonra küçük yudumlar alarak dinlendin, susamıştın.
"Neden Barnes'la beraber değilsin."
"Steve'le sıkıcı şeyler hakkında konuşuyorlar."
"Anlıyorum," Sana cevap verdi ve birkaç saniyelik sessizlikten sonra taburesinden kalkarak sana döndü.
"Terasa çıkacağım sen de gelir misin?"
Bitmekte olan içeceğini tezgaha bırakırken kafanı sallayarak onu onayladın. İçerisi şimdiden fazla bunaltıcı olmuştu. Genel olarak partileri severdin, özellikle de Tony'nin düzenlediklerini. Ama bu sefer farklı bir durum söz konusuydu.
İki gün önce bulantı ve baş dönmelerinin baş göstermesiyle ne olur ne olmaz diyerek hamilelik testi yapmıştın, pozitif çıkmıştı. Hangi duyguları hissettiğini bilemiyordun çünkü çok erken olduğunu düşünüyordun. Bucky'yle sadece üç yıldır tanışıyordunuz. İki yıl önce çıkmaya başlamış, altı ay önce de evlenmiştiniz. Bir bebeğe sahip olmaya hazır mıydınız emin değildin.
"Bu akşam fazla düşüncelisin."
"Sen de öyle, bir sorun mu var?" Tony'nin sorusuna soruyla karşılık vererek yaslandığın cam duvardan çekildin.
"Her zamanki durumlar. Kahramancılık, dünyayı kurtarmak, sıkıcı şeyler... Senin sorunun ne?"
"Hiç. Sadece her zamanki şeyler." Cevabına kıkırdadı. Yüzünün aldığı hale bakarken sen de güldün.
İkiniz gece boyunca sohbet ettiniz ve sonunda parti bitip odalarınıza çekildiğinizde hatırlayamayacağınız kadar geç bir saatti. Tony seni mecburen kocanın 'güvenli' kollarına bırakıp kendi odasına geçtiğinde kafası iyice bulanmıştı. Geceyi Jarvis sayesinde odanızdaki kameradan seni izleyerek geçirdi.
Vücudunu Bucky'ye yaslamış, huzurla uyuyordun. Yüzünde huzurlu bir ifade vardı ve kafanın bir kısmı Bucky'nin geniş göğsüne gömülü olduğundan yatakta küçücük görünüyordun.
Tony ikiniz birlikte yatarsanız nasıl olur diye düşünmeden edemedi. Seni kendine çeker, uykunda kirpiklerinin hareket edişini izlerdi. Çıkardığın anlamsız mırıltıları dinleyerek uyuyakaldığını hayal etmek onun cennetiydi.
Mutlu olduğu tek yer senin yakınken daha fazla bu şekilde yaşayabileceğinden emin değildi.