*tony'ye peter'la olan ilişkinizi anlatmanın zamanı geldi, ama sen bu konuda oldukça tereddütlüsün.*tony gerçek baban değil yıllar önce seni evlat edinmiş.
uyarı: mild angst. smut.
bölüm çeviridir, çevirisi bana aittir.
"Kendini böyle tehlikeye atmaya devam edemezsin. Sana bir şey olsaydı ne yapardım bilmiyorum," dedi Peter.
"O zaman sen de kendini böyle durumlara sokma!" Ona bağırdın.
"Başka seçeneğim yok y/n! Bana bu güçler verildi ve insanları, özellikle de seni korumak benim görevim."
"Ne demek istiyorsun Peter?"
"On beş yaşından beri sana aşığım ve seni bir gün kaybedersem kendimle ne yapacağımı bilemiyorum! Demeye çalıştığım şey bu.."
Ve işte böyle başladı, ikinizin romantik komedisi. Peter Parker'ın tutkulu, beklenmedik aşk itirafı, senin geri dönüş olarak yaptığın itirafını doğurdu. O günden beri etrafta saklanıyor, gölgelerde sevişiyor ve yemek masalarında göz kırpıyordunuz.
Babanın bu konu hakkında hiçbir fikri yoktu ve eğer bilseydi çıldırırdı. Bu, sadece aşırı korumacı baba tarzından ötürü değil, Peter'la çıkmanı özellikle yasakladığı için olurdu.
Elbette Tony, Peter'a güveniyordu, ki bu tanıdığı insanların çoğu için söyleyebileceğinden çok daha fazlaydı, ama aynı zamanda sana karşı son derece koruyucuydu. Çocukluğunla ilgili hüzünlü hikayen düşünüldüğünde, bu tamamen beklenmedik değildi. Pepper ve Morgan ile birlikte onun en büyük önceliğiydin ve Peter Parker nispeten zararsız olsa da, bunu riske atamazdı.
Tek sorunun Peter olmadığı gerçeğinden bahsetmiyordun bile; bir de olayın Örümcek Adam yönü vardı.
Peter'ın arkadaşı olmak bile seni yeteri kadar tehlikeye atarken, bir şekilde kimliği ortaya çıkarsa ve ikiniz birlikte olursanız daha da kötü olurdu. May Hala ile birlikte karşılaştığı tüm düşmanların bir numaralı hedefi olacaktın ve maalesef bu noktada Peter'ın oldukça uzun bir listesi vardı.
Peter da bunun farkındaydı. Hatta ilişkinizin riske değer olduğuna onu ikna etmen için aranızda uzun ve gergin bir konuşma bile geçmişti.
Ve şimdi buradaydınız. Queens'te rastgele bir binanın tepesinde oturup brezel paylaşıyordunuz.
Kulaklarını dolduran tek ses, geceleri New York'un tipik sirenleri, aşağıdaki sokaklarda rastgele konuşmalar... ve Peter'ın sinir bozucu derecede yüksek sesle çiğnemesiydi.
"Kuru," diye ısırıklarının arasında ağzından kaçırdığında ona döndün.
"O zaman neden hala yiyorsun?" diye sordun, şaşkınlık içinde ona kaşlarını kaldırarak.
"Çünkü hiç yoktan iyidir ve o lanet burritonun sindirim sistemime yaptıklarından sonra, ekmek ve tuzla idare etmeye çalışıyorum."
"Pekala Peter-" diye başladın ama derdini anlatmak için sözünü kesti.
"Yani, günlerdir hastaydım, ve sonra kustum, y/n! İğrençti, ağzımda bıraktığı tadı anlata-"
"Pekala! Unutmuş olabilirsin diye hatırlatıyorum, oradaydım Peter. Kusarken aynı zamanda ağladığın için sana mendil yetiştirmek ve sırtını sıvazlamakla meşguldum."
"Ooopps, üzgünüm," diye özür diledi ama pek umursamadığı belli oluyordu. "Son lokmayı ister misin?"
Yüzünü buruşturdun, başını salladın. "Hm, hayır. Mide hareketlerini canlı bir şekilde tanımladıktan sonra iştahımı kaybettim. İnsan vücuduyla bu kadar ilgilenmeyi bırakıp bunun yerine gerçekten edebiyat öğrencisi olmayı düşünmelisin, Pete."