ON DÖRT DÖNENCESİ

12.9K 700 663
                                    




Yayınlanma tarihi: 18/08/2023

Yorum ve yıldızlarınız değerlidir, bölümleri çabuk getirir, yorum yapmayı ve votelemeyi unutmayın.

İnstagram: edayyllmz_

Grandson, Blood Water

ON DÖRT DÖNENCESİ

"Her şeyin çok daha farklı olmasını dilerdim."

🕊

Dudaklarımdan sızan cılız nefeslerin bıraktığı buharlar kehribar renk gözlerimin önünden ince bir sızıymış gibi geçiyorken çıplak ayaklarıma ufak tefek taşlar batıyordu. Canımı hafiften yakıyordu ama ağzımı açıp bir şey diyemiyor önümdeki çocuk grubuna bakıyordum.

Üzerimdeki beyaz gecelik, küçük bacaklarımı kapatabilecek kadar uzun hatta fazlasıyla uzundu. Ay ışığının o mavimsi rengi, kızıl rengindeki saç diplerime ulaşmış rengini tüm saçlarıma vermişti ama saçlarım hâlâ alevliydi. Soğuktan pembeleşmiş dudaklarımı birbirine bastırarak uyuşmuşluk hissini almaya çalıştım. Bu kırık dökük yerde, duvarlardan yerlere hâlâ tozlar dökülüyordu. Öyle ki ayak tabanlarım onlara bulanmıştı.

Konuşmalar zihnimde çoğaldı fakat ben sadece önümde, karşımda kaçmak için plan yapan çocuk grubunu ruhsuz gözlerle izliyordum. Hepsinin dudaklarından sızan buhar soğuktandı ve birbirine delice karışıp yok oluyorken yere vurulan ayak sesleriyle gözlerimi sağ koridora çevirdim.

Ela renk gözleri, dağınık siyah saçları, bembeyaz teni ve koşmaktan kırmızılaşmış dudaklarıyla yanıma koşa koşa gelen erkek çocuğu: Darian Russel'di.

Amerikalıydı, ailesi onu Türkiye'de terk etmiş bu yurda çoğumuz gibi terk edilerek gelmişti ve onun acısını çok çabuk bir biçimde bağrımıza basmıştık. Kanadığımız yerden sarmayı bildiğimizden onunkini sarmakta kolay olmuştu. Ellerini dizlerine bastırarak soluklanırken aldığı hızlı nefeslerden göğüs kafesi şiddetle inip kalkıyordu. Küçük ellerimi göğsümün ortasında korkuyla birleştirdim.

Yurttaki yöneticilerin kötü baskılarına dayanamayarak kaçmaya çalışıyorduk, hem de nerdeyse yirmi, yirmi beş çocuk olarak. Diğer çoğu bizimle gelmek istese bile korkudan buna cesaret edememişlerdi.

Bende deliler gibi korkuyordum, bu korku tüm bedenimi kriz geçiriyormuşumcasına titretiyordu. Darian, bana sıkıca sarılarak cesaret vermiş, beni burada onlarla bırakmayacağını söylemiş ve elimi sımsıkı tutarak kaçacak grubun peşinden getirmişti.

Aslında, bardağı taşıran son damla bugün yemek yerken bir çocuğun yemeğin iğrenç olduğunu söyleyişi olmuştu. Bunun üzerine Müdüre Ceylan, bizimle ilgilenmekte olan görevlilerden Seyit'e emir vermiş, isyan eden çocuğa yediği yemeği kusana kadar beğenmediği o yemeği yedirmişti. Onları korkuyla izleyen biz diğer çocuklarsa, ellerimizdeki kaşıklar titreye titreye o yemeği yemiştik. O yemek ise; sebze çorbasıydı. Her zaman bu yemekleri yaptıkları için çocuk isyan çıkarmakta bir hayli haklıydı. Başka çocuklar belki de sıcacık yatağında bir sürü et yerken bizlere sürekli iğrenç varlıklar gibi muamele yapıp aynı yemeği yapmaları dayanılacak gibi değildi. Belki sebze sağlıklıydı ama her gün yemek tamamen işkenceydi. Bu cabasıydı zaten, bitmeyen şiddette bizi bu yola itekleyen etkenlerdendi.

ON DÖRT DÖNENCESİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin