...

989 46 6
                                    

Azad elimden tutup koşar adım arabaya götürdü. Önce beni bindirdi sonra kendi bindi. Hızlı giriş yaptığımız dört yol ağzından aynı hızla uzaklaştık. Azad'sa durmadan sırıtıyordu. Hani hep asık suratlıydı bu? Yani bana verildiğinde öyleydi. Acaba kafasına saksı felan mı düştü ? Yani normal değil bu.

  "Bakire olduğunu bu kadar belli etmemelisin! "
Boş anıma gelen soruyu algılayamamıştım. Hızla Azad'a döndüm.

"Efendim, anlamadım ? "

"Diyorum ki bakire olduğunu bu kadar belli etmemelisin! "
Utançtan kıpkırmızı olduğumu hissedebiliyordum. Şu anda bütün kan akışı yanaklarımdan sağlanıyordu kesin. Direk bakışlarımı Azad'a diktim. Öküz, resmen benimle dalga geçiyordu. Eee, ne de olsa Azad Beye malzeme çıktı. Bu fırsatı hiç kaçırır mı ?

"Sen de bayağ iyiymişsin hani, bu konulara karşı bir ilgin var her halde ? "
Azad birden gülümsemeyi bıraktı. Eee, Azad Bey siz beni öyle kolay lokma mı sandınız ? Ben adamı böyle gömerim işte.
  Tam bana dönmüştü, birşey diyecekti ama arabanın önünde gördüğü kızla ani bir fren kıstı. Bir an ön camdan uçucam zannettim. Bu odun yüzünden kemeri takmayı da unutmuştum. Azad hızla arabadan indi. Bende hemen arabadan inip Azad'ın yanına gittim. Gördüğüm manzara o kadar da korkunç değildi. Ben daha kötüsünü bekliyordum.

   Yolun ortasında oturan kız ayak bileğini tutmuş ufalıyordu. Azad kızın yanına gidip, eğildi.

"İyi misiniz? "

"Bok iyiyim. Hem çarpıyorsun hemde soruyorsun. Hayır arkadaşım eğer körsen sürme araba. Senin gibi hayvanlara nasıl ehliyet veriyorlar anlamadım ki! " diye, kız takır takır saydırdı Azad'a. Azad'sa, Allah'tan yardım ister gibi başını yukarı kaldırmıştı.

"Bir hastaneye gidelim bileğinize baksınlar! " dedi Azad. Kızı kolundan tutup kaldırdı. Koluna girecekken kız Azad'ın eline bir tane yapıştırdı.

"Dokunma bana, ben kendim yürürüm. " dedi ve Azad'ın açtığı arka koltuk kapısından içeri girdi. Azad kapıyı hızla kapatıp ellerini yukarı kaldırdı.

"Bir kere de akıllısını gönder be, bir kere! " dedi ve bana döndü.

"Hadi. " dedi ve arabaya bindi. Koşar adım gidip arabaya bindim. Kız arkada bileğini ovuşturuyodu. Bu sırada Azad'ın telefonu çaldı.

"Efendim, Emre ? "

"..."

"Anladım. Hangi hastane ? "

"..."

"Tamam geliyoruz."

"..."

Azad telefonu kapatıp hızla arabayı çalıştırdı. Azad'a doğru eğildim.

"Ne oldu ? Bir sorun mu var ? " dedim. Azad bana dönmedi.

"Yok, önemli birşey değil. " dedi. Bende fazla kurcalamadan konuyu kapattım. Arkada ki kıza dikiz aynasından baktığımdaysa ayak bileğini ufalamakla meşguldü. Galiba canı çok yanıyordu.
Aradan geçen on dakikalık yolculuktan sonra hastanenin aciline girişimizi yapmıştık. Arabayı park edip hızla indik. Azad kızdan olabildiğince uzak duruyordu. Bende, yazıktır şimdi bu hayvan kıza yardım etmez dedim. Gidip kızın koluna girdim. Hem cinslerine karşı saldırgan değildi ya da bu sadece Azad'a karşıydı. Ama Azad'a saydırması tam bir komediydi.
  Kızla beraber acile girdik. İlk önce banko da oturan adamın yanına gittik. Adam gözlüklerinin üstünden ikimize de dikkatlice baktı. Sonra da kızdan kimliğini istedi. Kız çantasının bir o tarafını bir bu tarafını kurcalayıp sonunda emeline ulaştı. Bankoda ki asık suratlı adamsa elini uzatıp aldı. Bir kaç tuşa bastıktan sonra başını bilgisayarından kaldırdı.

ISLAH evi ÇOCUĞU #wattys 2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin