rahat uyku...

797 47 2
                                    

Yola çıkalı tam bir saat olmuştu. Önde Emre'nin kırmızı porschesi arkadaysa Azad'ın siyah mercedesi yolda son sürat gidiyorduk. İkiside önüne gelen bütün araçları solluyordu. Koltuğa gömülmüştüm. Tamam, hızı severdim. Ama yeteri kadarını. İkiside şu an arabaları ölümüne sürüyordu sanki.

  Derin bir nefes alıp ellerimle kapının kenarından destek aldım. Azad'a kısa bir bakış attığımda kendini tamamen yola odaklamış olduğunu gördüm. Tekrar önüme döndüğümde midemin bulanmaya başladığını hissettim. Bir an dikkati dağılır diye düşündüğümden de sesimi bile çıkarmadım.

Aradan geçen iki saatin sonunda İstanbul'a giriş yapmıştık. Ama benim resmen midem alt üst olmuştu. Etrafı göremiyordum. Tek şeritti herşey. Şimdi Azad önde Emre arkadaydı. Azad hızla önündekileri solluyordu. Bir nevi Emre'ye de yol açıyordu. Sonunda yirmi beş, otuz katlı bir rezistansın otoparkına giriş yaptık. Azad, arabayı hızla park edip aşağıya indi. Bense onun aksine yavaş yavaş inmiştim. Ayakta duramıyordum. Bu manyak yüzünden başım fena halde dönüyordu. Sendeleyip arabadan destek alarak ayakta durmaya çalıştım. Şimdi kendimi daha iyi hissediyordum. Azad arkasına bakmadan yürüyordu. Bir insan öküz olmasın yeter ki. Hiç gelen var mı? yok mu? demiyor. Otoparka giren diğer araçla yönümü o tarafa çevirdim. Kırmızı porsche, siyah mercedesin yanında ki yerine yerleşti ardından Emre arabadan indi. Bana doğru gelmeye başlamıştı.

"Gece, sen niye burdasın ? " dedi. Ne kadar, çünkü abi diye adlandırdığın odun arkasına bakmadan içeri girdi, demek istesemde daha kibar bir cevap vermeyi tercih ettim.

" Başım döndü biraz. " dedim ve gülümsedim. Emre koluma girip bana baktı.

"Hadi gidelim. Azad, şu anda çok sinirli kesin aklı başka yerdedir. " dedi ve benim yaptığım gibi o da gülümsedi.
   Emre'yle beraber yavaş yavaş otoparkta ki asansöre ilerledik. Asansöre bindiğimizde Emre otuz numaralı tuşa basıp kenara geçti. Kolum hala kolundaydı. Destek alıp ayakta durmama yardımcı oluyordu. Garanti on dakikadır asansördeydik. Artık bunalmaya başlamıştım. Kapalı alanda fazla kalamazdım. Küçüklükten gelen bir korkuydu.

  Sonunda asansör kapısı açıldı. İlk önce Emre sonra ben asansörden indik. Azad karşıda ki kapının önünde dikilmiş çatık kaşlarıyla bize bakıyordu. Emre, beni Azad'ın yanına kadar götürüp yanımızdan uzaklaştı. Azad'sa hala bana bakıyordu. Ne var dercesine kafamı salladım. Başını kaldırıp derin bir nefes aldı.

"Kendin yürüyemiyor musun sen ? " dediğinde ilk önce sorduğu soruyu hazmetmeye çalıştım. Kelimeler ağzından birinin yüzüne tükürür gibi çıkmıştı.

"Başım dönmüştü. " dedim. Bir derin nefes daha aldı.

"Ben ne güne duruyorum. " dedi.

"Arkama bakmadan giden bendim zaten. " dedim. Sinirlenmiştim. Şu an ki davranışına bir anlam veremiyordum. 

"Seslenmekte mi aklına gelmedi? " dedi. Ben ters cevap verdikçe daha çok sinirleniyordu.

"Geldi. " dedim.

"O zaman. " dedi. Dalga geçer gibi çıkmıştı sesi. Benimle böyle konuşması hoşuma gitmemişti.

"Seslenmedim. " dedim umursamaz bir ifadeyle.

Arkasını dönüp kapıyı açmak için cebinde ki anahtarı çıkardı. Bu sırada da kendi kendine birşeyler söyleniyordu.

"Efendim. Anlamadım birşey mi dedin ? " diye sordum. Aldığı nefesin sesi kulaklarıma geliyordu.

"Boşver. " dedi. Bu sırada kapıyı açmıştı. Geçmem için kenara çekildi.

"Peki. " dedim omuzlarımı silkerek ve içeri geçtim.

Gördüğüm manzarayla kendimden geçmiştim. Resmen İstanbul ayaklarımın altındaydı. Arkamdan gelen kapının kapanma sesiyle yönümü Azad'a çevirdim. Hızla odalardan birine girdi. Geçen gün ki gibi bir durumla karşılaşmamak için peşinden gitmedim.  Gidip koltuğa oturdum. Televizyonu açıp kanalları gezinmeye başladım. Sabah programlarından birinde durup izlemeye başlamıştım. Bu sırada Azad odadan çıktı. Otuduğum yerden başımı çevirip Azad'a baktım. Dış kapıya doğru gidiyordu. Hemen kalkıp peşinden gittim. Dış kapıyı açıp çıkıyordu ki durdurdum. Yani kolundan tuttum. Bana döndü ilk önce kolunda ki elime sonra da bana baktı.

"Ne var ? " dedi. Sesinde ki iticilik bir an ondan soğumamı sağlamıştı.

"Dışarı çıkıcam haberin olsun istedim. " dedim.

"Hayır. " dedi ve arkasını döndü. Kolunu bırakmadım.

"Senden izin istemedim. " dedim sakin bir şekilde. Nasıl üzerimde bu kadar baskı kurabileceğine inanıyordu.
Dışarı çıkıp bir an önce okula kaydımı yaptırmam gerekiyordu.

"Olabilir. Dışarı çıkamassın. " dedi. Kolunu benden kurtarıp yürümeye başladı. Arkasından bağırdım.

"Olabilir. Çıkıcam. " dedim. Arkamı döndüm. Tam kapıyı kapatıyordum ki kolumda hissettiğim elle içeri doğru itildim. Ardından kapı büyük bir gürültüyle kapandı. Azad beni kendine doğru çekip duvarla arasında sıkıştırmıştı. Noluyodu ki şimdi buna ?

   Elleri iki yanımda, çıkmamı engelliyordu. Öfkeliydi.

"Bana birşeyi ikinci defa söyletmemeyi öğrenmelisin küçük hanım. " dedi ve derin bir nefes aldı.

"Neden dışarı çıkamıyorum ? " dedim. Hala ısrarcı davranıyordum.

"Nedenini öğrenmemen daha iyi! " dedi ve sustu. Tekrar sordum.

"Neden ? " sesim her kelimemde biraz daha kısılıyordu.

"Geceleri daha rahat uyuyabilmen için. " dedi ve bedenini üzerimden çekti. Ardından dış kapının gürültülü sesi duyuldu. Sonrasında ise kilidin tok tıkırtısı.

ISLAH evi ÇOCUĞU #wattys 2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin