açık kalan hesap

1.2K 57 3
                                    

Hastane koridorunda bir ileri bir geri kafayı yemek üzereydim. Gece'yi getireli tam iki saat olmuştu ama hala ameliyathaneden çıkan biri yoktu. Sinirle köşede beni izleyen Mert'e doğru adımladım. Omzuna elimi koyup hafif sıktım.

"Gece ameliyattan çıkınca bana haber ver !" Dedim ve elimi uzattım. Anlamış olucak ki elini cebine atıp arabanın anahtarlarını çıkardı. Hızla elinde ki anahtarı alıp acil kapısından  dışarı çıktım. Temiz hava ciğerlerime istila ederken arabaya bindim. Dikiz aynasından arkaya baktığım da koltukta gördüğüm kan izleri içimde ki fırtınanın daha da çok şiddetlenmesine sebep oldu. Öfke ve intikam hırsıyla arabayı çalıştırdım. Anayola çıktığımda boş olması şu an bana sunulan bir lütuf gibiydi. Boş yolda son sürat ilerliyordum. Direksiyona yaptığım eziyetten dolayı parmak boğumlarım renk değiştirmişti.

   Tanıdık depo yoluna girerken sabırsızlığım kendini göstermeye başlamıştı. O pice türlü işkenceler yapacaktım. Bana bulaştığına bin pişman olucak, ölmek için it gibi yalvaracaktı.
   Toprak yolda arabanın çıkardığı ses, geldiğimin habercisiydi. Hızla depo kapısının önünde durdum. Aklımda o piç kurusuna yapacaklarımın planıyla arabadan inip aralıklı olan depo kapısından içeri girdim. Gördüğüm manzara hoşuma gitmişti. Egemen itini kurbanlık hayvan gibi el ve ayaklarından zincirle tavana asmışlardı.
   Yavaşça yanına ilerleyip adamlarımdan birine elimi uzattım. Belinden çıkardığı siyah sterling 300.124rambo bıçağını elime verdi. Aynı sakinliğimi koruyarak Egemen itinin yanına ilerledim. Baygındı ki yeni yeni kendine geliyordu. Elimle su dökmeleri için işaret verdim. Suyun verdiği soğuklukla ani bir tepki verdi ama zincirlerle asılı olduğu için öylece kaldı. Başını kaldırıp bana döndü. Yüzünde birazdan izi bile kalmayacak bir sırıtma vardı.

"Gerçekten mi Arkın beni savunmasız bir kurban gibi mi öldürüceksin, ti ti ti... Sana bu hareketi hiç yakıştıramadım. En son hatırladığımda böyle biri değildin." Dedi.

Derin bir nefes aldım. Ani bir hareketle saçlarından tutup başını geriye doğru çektim. Elimdeki bıçağı fazla bastırmadan ince çizikler atarak boynunda ileri geri yapmaya başladım.

"Kurbanların ilk önce başını sonra vücudunu keserler. Sen özel bir kurbansın." Deyip boynunda ki bıçağı biraz daha bastırıp derin bir yara açtım. Ardından Gece'ye yaptığı gibi bıçağı bacağında gezdirmeye başladım. Beklemediği anda bıçağı bacağına sapladım. Boş depoda yankılanan acı çığlıkla bu işten zevk almaya başlamıştım.  

  Aklıma gelen eski anılarla elimde ki bıçağı daha çok bastırdım. İnlemeleri depo duvarlarına çarparak kulaklarıma doluyordu. Yüzümde açık kalan hesabımı kapatmanın rahatlaması ve sevinci vardı. Bacağından sonra ki rotam olan karnına doğru ilerledim. Elimle verdiğim komut sonucu Egemen itinin ayaklarını çözüp serbest bıraktılar. Şimdi ellerinden tavana asılmış bir Egemen vardı karşımda. Üstündeki gömleği yırtıp bir kenara fırlattım. Sırtında ve göğüsünde boylu boyunca derin yaralar açtım. Yere damlayan kanlar küçük küçük gölcükler oluşturmaya başlamıştı. İniltileri deponun boş olmasından dolayı çok ses çıkarıyordu. Belkide dilini koparmalıydım. Elimle, beş karış açık olan ağzından dilini kavradığım gibi bıçağı indirdim. Elimde kalan parçayı yere fırlattım. Bembeyaz tişörtüm damla damla kan lekesi olmuştu. Adamlarıma baktığımda korku dolu gözlerle yerdeki et parçasına bakıyorlardı. Egemense başına gelen şeyin şokuna girmişti.

   Telefonumdan gelen sesle dikkatim dağıldı. Elimi kirlenen beyaz tişörtüme silip cebimden telefonumu çıkardım. Ekranda gördüğüm Mert yazısıyla Gece'yle ilgili olduğunu anladım. Derin bir nefes alıp telefonu açtım. Gözüm yerde duran et parçasındaydı.

ISLAH evi ÇOCUĞU #wattys 2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin