Yazarın notu: Bu sefer 2 bölüm birden yayınlamaya karar verdim.Bu bölümden sonra diğerine geçin.İyi okumalar!
7.Bölüm
Hiç beyninizin dolduğunu hissettiğiniz oldu mu?Sanki ağırlıktan patlayacak gibi hissettiğiniz?
Tüm partide gece boş boş içtikten sonra şiddetli bir baş ağrısıyla eve gelmiştim.Uyandığımda dışarıdan süzülüp yatağıma kendini bırakan güneş ışığı gördüğüm tek şeydi.Bu bana nedensizce Klaus'u hatırlatmıştı. Yataktan bir çırpıda kalktım.Duş almaya karar verdim çünkü duş her zaman kafamı arındırırdı.Duştan çıktıktan mutfaktaki masaya oturdum.Aklımda tek bir kişi vardı...
Dergileri karıştırırken bile kafamı dağıtamıyordum.Klaus günlerdir ortada yoktu.Her zaman ortaya çıktığı gibi ortaya çıkmıyordu.Günlerdir ona dair ne bir iz vardı ne de haber.Dünki partide de yoktu.Sanki kasabayı terketmişti.Kasaba büyük bir ıssızlığa boğulmuştu.İlk defa kendimi bu kadar yalnız hissediyordum.Çünkü ne zaman yalnız hissetsem Klaus bir yerden çıkıp gelirdi.Bir yolunu bulur beni mutlu ederdi.Ama uzun süredir yoktu.Belki de New Orleans'a dönmüştü.Belki de farklı bir eyalete gitmişti.Ya da artık beni istemiyordu...Ve eğer öyleyse ben neden diye sorma fırsatını bile bulamamıştım.Şehir boştu ve yapabileceğim tek şey oturmak ve onu düşünmekti.Neden bu kadar umursadığımı bile bilmiyordum.Sadece aklımdaydı.Hep oradaydı işte.Saatler boyu oturup sadece onu düşündüm...
Evine gitmeye karar verdim.Ama kapıyı çalmaya cesaret edemeden birkaç saat evinin önünde bekledim...
En son yatağıma gittim.Uyumayı ümit ederek yattım.Ama saatlerce yatakta ağladım.Sesimi duyan annem içeri girdi.
"Caroline?"gözleri hafif kısılmış kaşları çatıktı.
"Tamam iyiyim."dedim elimin tersiyle gözyaşlarımı silerken.
"Hayır,değilsin."
"Önceden biliyorsun,Klaus'a kızardım,ve onu senin etrafında görmek istemezdim.Ama şu an tek istediğim buraya gelip seninle olması..."
Bir şey söylemedim.Üzerimi örttü ve iyi geceler dileyip odamdan çıktı.
Şehri terk ettiği gibi beynimi de terk etse olmaz mıydı?Ruhumu?
*
İçki içerek ve nefes alarak birkaç gün yaşamaya çalıştım.Onu aramaya karar vermiştim.Ama ne söyleyeceğim ile ilgili en ufak bir fikrim bile yoktu.En sonunda telefonumu elime alıp numarasını tuşladım.
"Alo."
"Kl-Klaus?"
"Ben Klaus,acil bir şeyse mesaj bırakın.Eğer değilse ısrarla aramayı kesin."
Telefonu kapattım.Bir süre sonra telefonuma mesaj geldi.
"Care kaç gündür nerelerdesin? Bonnie'yle de benle de iletişimini kestin.İyi misin?Seni merak ediyoruz canım.Lütfen saat 5'de Mystic Grill'e gel.Seninle konuşmak istiyoruz."
-Elena
Üstümü giyinip saat 5'de Mystic Grill'e gittim.Elena ve Bonnie bir masada oturuyorlardı beni görünce ayağa kalkıp nazikçe gülümsediler.Yanlarına gittim.Yüzümde sahte bir gülümseme vardı.İkisine de sarıldım.Ve oturduk.
"Care nasılsın?Kendini iyi hissediyor musun?"
"Harikayım."Dünyanın en samimiyetsiz cevabını vermiştim az önce.
"Hiç iyi görünmüyorsun neyin var?"dedi Bonnie.
"Göz altlarında morluklar çıkmış."dedi Elena ona katılarak.
"Bilmiyorum.Bir kaç gündür kafam çok dolu."dedim sadece.
"Birkaç gündür seninle görüşmeyi istiyorduk.Annen bugün beni arayıp bir çeşit hastalığa yakalandığından korktuğunu söyledi."dedi Elena.
Acı bir şekilde gülümsedim.Evet belkide hastaydım...Ölümcül bir hastalık.İç organlarımı paçavraya çeviren,kalbimi zehirle doldurup,damarlarımda kanımla birlikte akan amansız hastalık.Ben uzun süre sessiz kalınca Bonnie konuştu
"Ee neler oluyor?Klaus'la görüşüyor musunuz?"dedi gülümseyerek.
Gözlerimi sıkıca kapattım.Kendimi toparlamaya çalıştım.Boğazım kupkuru cevap verdim.
"O gitti..."
İkisininde yüzü bir garip oldu.
"Ne yani sana hiç birşey söylemeden öylece gitti mi?Peki ama nereye?"dedi Elena.
"Bilmiyorum.Ama bulacağım.Tekrar birlikte olabileceğimiz bir yer bulacağım."dedim gözlerimden yaşlar süzülerek.Ve daha fazla dayanamayıp çıktım...
Eve döndüm.Her an ölüyor gibi hissediyordum.Hiç böyle bir şeyi düşünmeden,farkında bile olmadan Klaus'a aşık olmuştum.İstemsizce ve karşı konulamaz bir şekildeydi.Geri dönülemezdi.
Ve şimdi onun burada olmaması her şeyi zorlaştırıyordu.Rüyam sona ermişti.Keşke o gitmeden önce bir kere de olsa ona onu sevdiğimi söyleme fırsatı bulabilseydim...Sanırım canımı en çok yakan şeyde buydu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kusursuz Sevgi
Romance"Dediğim gibi henüz 19 yaşındaydım.Öldürülmüştüm.Bu bir savaştı.Hayatın cazibesi beni geri döndürüp,bir canavarın hastalıklı sevgisinin ortasına atmıştı.Nasıl olurda bundan kaçabilir buna karşı koyabilirdim?" Klaus&Caroline aşkına yeni bir boyut ge...