Multimediadaki şarkıyı okurken mutlaka dinlemelisiniz sevgili okuyucularım!
3.Bölüm
Sabah uyandığımda başımda inanılmaz bir ağrı vardı.Aniden telefonum aklıma geldi ve doğrulup baş ucumdaki komodinden aldım.
27 cevapsız arama.
4 tanesi Klaus'tan,5 tanesi Stefan'dan,7 tanesi Elena'dan,7 tane Bonnie'den ve kalan 4'te annemdendi.
Aslını sorarsanız o kadar aramayı ne ara yaptılar bende bilmiyorum.
20 mesaj.
Bonnie"Nerede kaldın?"
Elena "Senin için endişeleniyoruz."
Stefan "İyi misin?Neredeysen söyle hemen geliyorum."
Klaus "Hala bekliyorum canım."
Kalan mesajları okumadan yataktan kalktım.Duş aldım.
Telefonumu elime aldığımda bir mesaj gelmişti.
"İyi hissediyor musun hayatım?"
Klaus.
Evet,dün gece senin iğrenç işlerin yüzünden işkence çektim ama merak etme çok iyiyim(!)
Hiçbirşey düşünmek istemeden okula gittim.Bahçeye girdiğim an soğuk hava akımına girmiş gibi aniden önümde dikilen Elena,Stefan,Damon ve Bonnie'yle karşılaştım.Damon bile geldiyse herkes benim için endişelenmiştir eminim.
Elena ve Bonnie birlikte "Aman tanrım Care sen iyi misin?Ne oldu?"Şeklinde sorular yönelttiler.
"Bir baloyu kaçırman için ölüm döşeğinde olman ya da balo mekanını sel basması falan gerekir.Ama bekle sende tıpkı Titanic batarken çalmaya devam eden orkestra gibi dans etmeye devam edersin.Boşver."dedi Damon.
Gözlerimi devirdim.
Stefan Damon'a "Kapa çeneni"dedi.Damon suçlu gibi ellerini kaldırdı.Olan biten herşeyi anlattım ve sonunda derse geçtik.Baş ağrım arada bir beliriyordu.Okul bitene kadar Klaus'tan mesajlar aldim.En son mesajları okumadım.Tam arabama doğru ilerliyordum ki...
Evet o erkeksi koku.
Klaus.
"Caroline?!"dedi.Sesi endişe doluydu.Cevap bekliyor gibiydi.Görmezden geldim.
"Caroline,konuşmamız gerek."
"Konuşacak bir şey yok!"
"Benimle geliyorsun hemen!"Kolumu yakalamıştı.
"O,neden?Biraz daha hasar görmem için mi?!Bırak beni!Senden nefret ediyorum!"Sinirden baş ağrım azmıştı.
Kendimi bırakıverdim...
Adımı haykıran sesler duyarken herşey bulanıklaştı ve sonunda kapkaranlık oldu...
*
Gözlerimi açtığımda yatakta yatıyordum.
Bir dakika.
Burası benim evim değildi.
Ve o sesi duyduğumda beynimin beni yanıltmadığını anlamıştım.
Klaus.
"Care?"fısıldadı.
"N'oluyor?"dedim.Sesim kısık ve güçsüz çıkmıştı.Tıpkı insan hayatımdaki hasta zamanlarımda olduğu gibi.
"Dün sistemine çok fazla mine karışmış,hayatım ama sisteminden çıkardım."
Ne yani şimdi teşekkür etme vaktim mi gelmişti?
Yatakta doğruldum.Klaus tam baş ucumda oturuyordu.Elinde tuttuğu kan torbasını uzattı.İçtim.Biraz daha iyi hissediyordum.Klaus elimi tuttu.Kendini bana yaklaştırdı.Nefesinin dudaklarıma çarpması hoşuma gidiyordu.Aniden kendimi onun kucağında buldum.Yavaşça beni merdivenlerden aşağıya indirdi.Ve yere bıraktı.
Kocaman bir masa.
Klaus.
Ben.
Birlikte?
Hiç sanmıyorum.
Onu affetmedim,kendini ne sanıyor bu?Diye içimden geçirsemde nafileydi.Bu aşktan kaçışım yoktu.
Dizlerinin üstüne çöktü.
"Herşey için özür dilerim."
Gülümsedim.Sadece.
Sonra masaya oturup eskilerden konuştuk.Gecenin büyüsü beni sadece kahkahalara boğması değildi tabiki.
Burda bahsi geçen Niklaus Mikaelson'du.Onda daima daha fazlası vardı.
Elimi tutup diğer elini belime koydu.Gramafondaki eski aşk şarkısı eşliğinde dans ettik.Başını omzuma koydu.Sadece bir kadeh içmiştim ama kulağımı gıdıklayan sesi sarhoş olmama yetmişti.
"Beni bırakma,Care."
Gideceğimi anlamış olmalıydı.
"Gitmem gerek."
Fısıldadım.
Yüzüne baktım.
Üzgündü.
"Hoşçakal."
Çantamı alıp kapıya yöneldim.Üzgün yüzünü görmemek için arkama dönüp ona bakmadım.Yürüyerek eve döndüm.
Klaus'tan bir anda kaçmamın nedeni neydi?
Sevgisinden mi ürkmüştüm?
Yoksa onu sevmekten mi kaçmıştım?
Karmaşa denizinde boğulur muydu insan?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kusursuz Sevgi
Romance"Dediğim gibi henüz 19 yaşındaydım.Öldürülmüştüm.Bu bir savaştı.Hayatın cazibesi beni geri döndürüp,bir canavarın hastalıklı sevgisinin ortasına atmıştı.Nasıl olurda bundan kaçabilir buna karşı koyabilirdim?" Klaus&Caroline aşkına yeni bir boyut ge...