|Dağ Evi|

405 23 0
                                    

8.Bölüm

Gün doğduğunda yine aynı yerimde duruyordum.Başladığım yerde.Belki de burada olduğum için bunu bu kadar zor atlatıyordum.Belki de gitmeliydim ama eğer uzaklara gidersem tüm bunların,yaşadıklarımın,Klaus'un bir rüya olmadığından nasıl emin olabilirdim?

Yürüyüşe gittim.Uzun süre koştum.Çalan telefonumla müziği durdurdum.Arayan Elena'ydı.

"Care nasılsın?Ne yapıyorsun?En son Grill'de bizi bıraktığında çok endişelendik."

"Koşuyorum."

"Sorunlarından koşarak kaçamazsın Care."

"Yapabileceğim başka bir şey var mı?New Orelans'a gitmemi mi istiyorsun?"

"Hayır.Ama bizimle konuşabilirsin.Herşeyi bizimle paylaşabilirsin.Biz senin en yakın arkadaşınız ama sen bizimle konuşmuyorsun."

"Tamam.Saat 7'de buluşalım."

"Tamam.Bize gel.Bonnie'ye de haber veririm."

"Tamam.Görüşürüz."

"Görüşürüz Caroline."

Ve koşmaya devam ettim.Sonra eve gidip duş aldım.Ve üstümü giyindim.Bir çantaya bir kaç kıyafet koydum.Ve anneme bir not bıraktım.

'Bir süreliğine dağ evine gidiyorum.Orada umarım iyi olurum.Lütfen endişelenme.Seni seviyorum.

-Caroline'

Daha sonra Elena'lara gittim.

Kapıyı Elena açtı.

"Hoşgeldin."sıkı sıkı sarıldı.

Sonra içeri girdim.Bonnie hemen yanıma geldi.

"Nasılsın?"dedi bir yandan bana sarılırken.Tanrım taş gibi katı olan vücudum canını yakmıyor muydu?

"İyiyim."dedim sahte bir gülümsemeyle.

Salona oturduk.Bir süre sohbet ettik.

"Senden bir şey isteyebilir miyim?"dedim Elena'ya dönüp.

"Tabii Care."dedi.

"Bana dağ evimin anahtarını verebilir misin?"dedim.

"Care?"dedi göz bebekleri şaşkınlıktan büyümüştü.

"Biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var sanırım.Birkaç gün..."dedim.

"Ama burada da yalnızsın zaten."dedi.

"Yalnız değilim.Her yerde onun yokluğu var.Onunla olmadığım tek yer orası..."

İçeri geçti ve anahtarı getirdi.

Biraz daha oturduktan sonra onlarla vedalaşıp dağ evine gittim.İçeri girip eşyalarımı yerleştirdim.Uzun süre oturup dışarıyı seyrettim.Yağmur yağmaya başlamıştı.Geceleri burası bu kadar zifiri karanlık mı oluyordu?Eminim doğanın kanunu olarak biraz ay ışığı bulutlardan aşağı doğru süzülecek ve ağaçların gölgeleri arasından yere ulaşacaktı.Ama bu gece değil.Bu gece gökyüzü karanlığın içinde kaybolmuş gibiydi.Yıldızlar olsa bile gökyüzü onları okyanusun dibine çeker gibi karanlığın dibine çekmişti...

Aradan 10 gün geçmişti...Her gün ağlamaktan gözlerim şişiyor her gün bir kitap okumaya uğraşıyor, sonra uyuya kalıyordum...

Elena bana ara sıra telefon ediyordu.Annem iki güne bir arıyordu.Bonnie'de akşamları mesaj atıyordu.Yine oturmuş bir kitaba yoğunlaşmaya uğraşıyordum.Telefonum o sırada çaldı.

"Nasılsın?Biraz daha iyi olmanı ümit ediyorum."dedi Elena.

Bir süre sessizlik olunca lafa girdi

"Onu...çok seviyorsun değil mi?"

"Farkında bile değildim.O birden gidince onu ne kadar özlediğimi ve sevdiğimi farkettim.Hala iç dünyamla yüzleşiyorum.Bu çok kontrolsüzce meydana geldi.Şimdiyse her şey aynı.Burada ne kadar uzun süre kalırsam onu unutmanın o kadar kolay olacağını sanıyordum."diye cevapladım.

Biraz daha sohbet ettikten sonra kapattık.

Zaman geçiyordu.İmkansız göründüğü zaman bile .Hatta saatin her tik tak edişi insanın canını acıtsa da.Yavaş yavaş geçiyordu saniyeler.Yalpalayarak ve sessizliklerin içinde sürünerek.Ama bir şekilde geçiyordu.Benim için bile.Bu kadar ıstırap içinde olsa da,her dakika yelkovan göğsüme saplansada geçiyordu...

Kusursuz SevgiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin