7/Altıncı Saat

1.4K 134 11
                                    

İyi okumalar ve gerçekten sadece iki günde olan bu şeyler için çok teşekkür ederimmm. Vminkook'da birinci olmuşuz resmen mutluluktan ne yapacağımı şaşırdım, okuyan ve fikrini belirten herkese çoook teşekkür ederimm

Suho ve Jungkook'un dakikalar süren ağlamalarından sonra oluşan sessizlik odada uyanık olan herkesin daha da durgunlaşmasına sebep olmuştu. Kimse ne yapabileceğini kestiremiyordu. Seokjin ve Namjoon yakınlarına ulaşmış, güvende olduklarından emin olmuşlardı. Sehun ve Yoongi'de arkadaşlarına ulaşıp dışarıda olanlar hakkında bilgi almış ve hayatını kaybeden tek yakınlarının Suho'nun annesi olduğunu öğrenmişlerdi. Arkadaşlarını daha fazla yaralamak istemedikleri için kendilerini tutuyor çocukluklarından bu yana onlara annelik yapan kadının kaybını sessizlikle karşılıyorlardı. Taehyung ve Jimin uzun zaman önce ailelerinden uzaklaştıkları için yalnızca birkaç arkadaşlarıyla iletişime geçerek onların güvende oluşlarıyla ilgilenmişlerdi.

Hoseok ise şarjı biten telefonu yüzünden kimseye ulaşamıyor, bitmek bilmeyen gururu yüzünden de kimseden yardım istemiyordu. Kendi başına bir köşede oturarak sevdiklerin güvende olduğunu ummak dışında bir şey yapamıyordu.

'Suho annesini kaybetti.' Yoongi odadakilerin sessizliğinden bunalıp konuşmaya karar verdiğinde Taehyung sevgilisinin kucağına uzanıp uyumaya hazırlanıyordu.

'Atlatacaktır.' Hoseok kısıca konuşarak dikkatleri üstüne topladığında uyuyan kişileri uyandırmamak için sakin kalmaya çabalayan Jimin sesini kısık tutarak seslendi.

'Çok kolaymış gibi konuşuyorsun.'

'Kolay olmadığını,' Sonunda gözlerini odadakilerin üzerinde gezdirmeye karar verdiğinde dolu gözleri herkesi şaşırtmıştı. 'biliyorum.'

Biliyordu çünkü yaşamıştı. Hoseok'un gözlerine bakan herkes bunu anlayabilirdi. Aynı zamanda gözlerindeki korku da belirgin bir haldeyken ona olan öfke ani bir hızla azalmıştı.

'Baş etmekten başka bir çare olmuyor çoğu zaman. Hayatın olağan hızına ayak uydurman gerekiyor. Kimse senin ne kadar acı çektiğinle ilgilenmiyor ya da tek dayanağını kaybetmenle falan. Herkes işine bakıyor ve senden de onların işini görmeye devam etmeni bekliyorlar.' Sesi oldukça çaresiz çıkıyordu. Odadakiler ondan bu çıkışı beklemedikleri için sessizliklerini koruyorlardı. Aynı zamanda söylediklerine hak vermekten kendilerini alamamışlardı.

'Yakınının ölümünün ardından sana tanınan süre ne kadar? Çok iyi niyetli insanlarla çevriliyseniz bir hafta herhalde. Bir haftada eski verimliliğine dönmeni beklerler. İyi görünmüyor musun? Geceleri ağlamaktan uyuyamıyor musun? Kimsenin umrunda değil. Tek bir kişi bile gelip iyi misin diye sormuyor. Böyle işliyor bu hayat.' Ayağa kalkıp tezgaha doğru ilerledi. Su şişelerinden birini alıp kafasına dikerken yanağından süzülen yaşı herkes görmüştü.

'Bu yüzden alışmak zorunda kalıyoruz. Ne yapacağız? Hayatın bizi yutup yok etmesine izin mi vereceğiz?'

Birkaç dakika sessizlik devam etti.

'Birilerini aramak ister misin Hoseok?' Telefonunu uzatan Sehun, sessizliği bozan kişiydi. Bir süre ona uzatılan telefona bakan Hoseok, sonunda dayanamayarak telefonu aldı ve gülümsemeye çalışarak Sehun'a baktı.

'Teşekkür ederim.'

Numarayı tuşlayıp biriyle sessizce konuşması iki dakika sürmüştü. İki dakikanın ardından rahatlamış yüz ifadesiyle koltukların olduğu alana dönmüş ve telefonu sahibine uzatmıştı.

'Ee, her şey yolunda sanırım.' Hoseok'a olan siniri dinen Taehyung yerinde doğrulup sorduğunda saatlerdir insanlara negatif yorumlar yapıp, kötü bakışları atan Hoseok, karşılık olarak gülümseyip başını sallamıştı.

'Herkes güvende.' 

Yorumlarınızı bekliyorumm

Bir deee bu çok kısa olduğu için diğer bölümü de atıcamm, çook sevindiniz değil miii sadahgahgha

pour nous trois//vminkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin