16/Bir Buçuk Ay Civarları

1.3K 123 61
                                    

Ben geldiiiiiim

Bu sefer hızlı yazıyorum çünkü birkaç bölüm sonra bitecek

ÇOK HEYECANLIYIM

bir de hızlı yazmamın sebebi bundan sonraki bölümün innnnnannıııllllmaz hoşuma gitmesi bence siz de çok seveceksiniz

İyi okumalaaar lütfen aralara yorum yapın tepkilerinizi merak ediyorumm

'Sana bayılacaksın demiştim.' Jin damla damla akan serumu bir süre inceleyip endişeli bir şekilde bana baktı. Her an azarlamaya devam edebilirmiş gibiydi ancak yüzümdeki yorgun ifadeyle kısa kesmeye karar vermiş olmalıydı ki ellerini saçlarıma uzatarak birkaç saniye okşadı.

'Kendini bu kadar yorma.' Yatağın yanındaki koltuğa oturup derin bir nefes aldığında ona küçük bir gülümseme verip gözlerimi kapattım. Jimin ve Taehyung'dan kaçtıktan sonra hastanenin içinde bir süre işlerimi yapmak adına dolanmış ve daha fazla düşüncelerime ve bedenimin yorgunluğuna karşı gelememiştim.

Tabii Jin'e bayılmamın sebebinin büyük ölçüde heyecan olduğunu söylemeyecektim.

Aksi takdirde uzun bir süre benimle dalga geçmesini göze almam gerekecekti. Bir süre daha bu sır benimle kalsa iyi olacaktı.

'Hoseok hafta sonu yemek yiyelim diyor. Yoongi, Sehun ve Suho'ya ulaşmış.' Söylediklerine sevinerek anında onaylamıştım. Bugün günlerden cumaydı ve sanırım yarın ya da öbür gün buluşmaya katılacaktık. Üzerimdeki yorgunluğu bu şekilde güzelce atabileceğimi düşünürken aklıma gelen şeyle hızlıca Jin'e döndüm.

'Jimin ve Taehyung gelecek mi?' Soruyu soruş şeklim dikkatini çekmiş olacak ki temkinli bir şekilde başını salladı. Dışarıda ne konuştuğumuz hakkında soru sormak istediğini anlayabiliyordum ancak daha bunu atlatamamışken ona anlatamazdım. Bu yüzden bir süre daha meraklı bakışlarını görmezden gelecektim.

'Tabii ki gelecekler. Az önce grup açtım hatta. Oradan rahatça konuşuruz.'

Güzel, görünen o ki onlardan kaçmam hiç de kolay olmayacaktı.

...

'Böyle gitmene asla izin vermem.' Mingyu üzerime geçirdiğim tişörte ve eşofmana iğrenir bir şekilde baktıktan sonra elimi tutarak odama doğru sürüklemeye başlamıştı.

Bir saat sonra buluşmak için karar verdiğimiz kafeye gidecektim. O gün katta bulunan herkes orada olacaktı ve her ne kadar bazı durumlardan dolayı kaçmak için hevesli olsam da aynı zamanda heyecanlı hissediyordum.

Gerçi Mingyu benden daha heyecanlı olabilirdi.

Üzerimdeki bol tişörtü zorla çıkarttığında bıkkınlıkla yatağa oturdum.

'Çocuklar senden hoşlandı diye salıveriyorsun kendini, anlamadım sanma.' Kaşlarını çatıp dolabımı incelerken bana laf yetiştirmeye devam ediyordu. İki gündün benden hoşlanmaları hakkında sayısız imalarını ve heyecanlı sözlerini dinlemiştim. Şimdi biraz olsun kafamı dinleyebileceğimi düşünürken buna son vermeyeceği acı bir farkındalıkla yüzüme çarpmıştı.

'Kötü olmamıştı.' Kısıkça konuşsam da Mingyu'nun dalga geçer bakışlarından kaçamamıştım.

'Hayatım senin üzerinde hiçbir şey kötü olmaz zaten.' Elinde tuttuğu yarısı transaparan üstü üzerime tuttuğunda hızlıca elimle savuşturdum. Alt tarafı bir kafeye gidecektim. Bana hak vermiş olacak ki kıyafeti askısıyla birlikta yatağa fırlattığı gibi yeniden dolaba döndü.

'Sadece daha özenli ve aşık olunası ol ki, bir kez daha sana olan hislerinden emin olsunlar.' Başını iki yana sallarken çıkarttığı kot pantolonu ve siyah tişörtü bana doğru fırlattı. Son anda yüzüme gelecek olan deri kemerden de eğilerek kurtulduğumda hızlıca ellerini saçlarıma atmıştı. 'Bu işler öyle kolay değildir minik tırtılım.'

pour nous trois//vminkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin