Finallerim başlayacak:'(((( Çok az kaldığı için hemen halledip geri döneceğim yazmayaa
Ama öncesinde çok bekletmek istemediğim için kısa da olsa bir şeyler yayımlamak istedim, umarım seversiniz
Yorumlarınızı bekliyorum(önceki bölümdeki yorumları için çoooook teşekkür ederim)
İyi okumalaaar
'Jungkook buraya gel.' Önlüğümün buruşan kumaşını düzeltmeye çabalarken sert sesiyle beni çağıran hocamın yanına gittim. Gözlerim günlerdir durmadan ağlamaktan ve uykusuzluktan ağrıyordu ve muhtemelen kızarmıştı. İki günde neredeyse durmadan çalıştığım ve hiçbir şey yemediğim için verdiğim bir iki kilo daha çok yüzümden gitmiş gibiydi. Çökmüş görünüyordum. Öyle ki her an umutla kontrol ettiğim telefonumun asla istediğim kişiler tarafından çalmaması çok daha farklı hayal kırıklıklarına sürüklüyordu beni. Berbat haldeydim ve bunu ancak çalışarak atabilirmişim gibi asla durmuyordum.
'Özel hayatında ne olduğuyla ilgilenmiyorum.' Gözleri bir süre yüzümü incelemiş ve sert çıkan sesinden biraz bile taviz vermeden konuşmayı sürdürmüştü. Acıması olmadığını hep biliyordum.
'Özel hayatında ne olduğuyla hastalar da ilgilenmeyecek.' Başını yavaşça iki yana sallayıp elindeki dosyayı yanımızdan geçen diğer stajyere verdi. 'Sen bir doktorsun ve inan bana doktorumun bu halde olmasını asla istemezdim.' Başımı sallayıp özür dileyerek önünde eğildim. Diyecek fazla bir şeyim yoktu ve tamamen haklıydı.
'Git evine.' İlk başta anlamayarak yüzüne baksam da yüzünde gördüğüm hafif gülümseme ile daha da şaşırmıştım. Aylardır bana eziyet üstüne eziyet eden hocam halime acıyıp beni eve gönderiyordu sanırım. Üstelik gülümsüyordu da.
Daha fazla orada durmadan evin yolunu tutmuştum. Dünden önce Taehyung ve Jimin'in yanından ayrılıp şans eseri hala evde olan Mingyu'nun yanına gitmiştim. Tüm gün evde ağlamam yüzünden Mingyu da işinden izin almış ve yanımda durup beni teselli etmeye çalışmıştı. Çok üzgündüm ve tesellilere tamamıyla kapalıydım. Sonraki gün yani dün işe gelmiş durmadan çalışarak üzerimdeki mutsuzluğu atlatmak adına fazlaca çabalamıştım. Uyuyamıyordum ve ne zaman ufak bir molaya çıksam ağlamaya başlıyordum. Yaşadığım hayal kırıklığını kelimelerle ifade edemiyordum işte.
Bugün ise hocamın izniyle eve gelmiştim. Mingyu işte olmalıydı ki ev çok sessizdi. Fazla oyalanmadan yatağıma girip yatmıştım. Uyumaya ihtiyacım vardı. Belki biraz olsun daha iyi olurdum. Bu yüzden uyumalıydım.
Gözlerimi kapattığım an yan taraflarımda hissettiğim soğukluk çok net bir şekilde yakmıştı canımı. Aylardır onlar olmadan uyumuyordum. Sırf birlikte yatmayı çok seviyoruz diye eve kocaman bir yatak almıştık. Bazı geceler değişse de genelde ortalarında yatıyordum. Bunu çok seviyordum. Onlarla birlikte olduğum her an çok güzeldi ya gerçi. Her neyse.
Şimdi ise tek başımaydım. O kadar da büyük olmayan yatağımda tek başıma üşüyerek yatıyordum ve kim bilir onlar ne yapıyorlardı. Beni aramıyorlardı ve hayatımdan çıkmış olmaları düşüncesi bile beni deli gibi korkutuyordu. Arasalardı bile ne yapacağını bilmiyordum gerçi. Kalbim o kadar kötü bir durumdaydı ki açar mıydım, açarsam ne hissederdim bilmiyordum. Sadece beni gözden çıkarmış olma düşüncesi üzücüydü. Her türlü o gün ve öncesinde hissettirdiklerinden daha can yakıcı değildi.
Ağlayarak uyumadan önce son bir kez daha Taehyung'un sözleri aklımda yankılanmış, Jimin'in bakışları gözlerimin önüne gelmişti. Onları çok özlüyordum. Çok özlüyordum ve ne yapacağımı gerçekten bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pour nous trois//vminkook
FanfictionBüyük bir patlama olmuştu. Tüm Seoul sokakları patlamadan nasibini almış, binalar yıkılmış, insanlar ölmüştü. Haber kanalları 'Son Dakika' başlığı ile yayınlar yapıyor şehrin her bir köşesinden siren sesleri duyuluyordu. Seoul'un dar sokaklarından...