BÖLÜM 2
'Sadece adımı seslen,
Ben hemen orada olacağım
Endişelenmene gerek yok!'
Eski tarağını mikrofon gibi tutan genç kadın, düz kalçalarını sallayarak yüksek sesli şarkıya eşlik ediyordu. Bedeninde sevdiği tek yer olan ses tellerini özgürce kullanmanın keyfiyle, yatağının üzerine çıktı ve bağırarak şarkıyı söyledi.
''Yeterince yüksek dağ yok,
Yeterince alçak vadi yok.''
Boştaki elini yukarıya kaldırdı ve dizlerini hafifçe kırarak kalçasını salladı. Ardından şarkının en sevdiği kısmını söylerken bir yandan yatağında zıplıyor, bir yandan kafasını sallıyordu. Ayaklarının yatakla birleştirdiği her an eski yatak, mart ayında kedilerin sıklıkla çıkardığı seslere benzeyen acı bir haykırış koparıyordu.Altmışlı yılların eskimeyen şarkısını bağıra bağıra söylüyor ve kısaca 'Canavar' dediği annesini uyandırmaktan korkmuyordu. Nasılsa annesi Linda, sızmıştı ve akşama kadar ayılamazdı.
Yataktan zıplayarak indi dans edip kendi etrafında dönerken odasının kapısına doğru ilerledi ve açtı. Kapının kulpunu boştaki eliyle tuttu ve belini bükerek geriye doğru eğildi. Turuncu renk saçları yere değiyordu. Bunu umursamadı ve baş aşağı bir şekilde şarkıyı söyledi. Ardından seksi görünme çabasıyla yavaş yavaş kalktı ve kıvırarak salona doğru ilerledi. Koltukta horlayarak uyuyan annesinin etrafında dönerken şarkıyı söylemeye devam etti.
Annesinin çıkarttığı ayı kükremesine benzer sesler, müziğin sesini bastırıyordu. Paige yüzünü buruşturarak durdu. Nefes nefese kalmış bir şekilde annesine tepeden bakıyordu. Ellerini beline koydu, sırtını kamburlaştırdı. Bir yandan nefesini düzene koymaya çalışıyordu.
Annesi adeta can çekişen hayvanlar gibi böğürüyor ve müziğin sesini bastırıyordu. Marvin Gaye ve Tammi Terrell'ın muhteşem sesi bu kulak tırmalayıcı horultu tarafından bastırılıyordu. Paige homurdanarak annesinin başının altındaki yastığı sertçe aldı. Linda açık ağzını kapatıp açarak homurdandı ve tekrar uykuya daldı.
Paige yastığı annesinin yüzüne bastırıp ondan, bunca yıldır ona adeta işkence çektiren bu kadından tamamen kurtulmak istiyordu. Fakat yapamadı. Ona olan nefretinin ardındaki o küçük sevgi kırıntılarından asla kurtulamıyordu. Ne olursa olsun Linda onun annesiydi. Paige'in tek yakınıydı. Varlığı hayatını cehenneme çevirse de, yokluğunun getireceği o boşluğu istemiyordu Paige.
Linda, kitaplardaki yada filmlerdeki üvey annelerin gerçek hayattaki yansımalarından sadece biriydi. Paige ona öfkelendiği zaman ölmesini diliyordu yada kaçıp gitmek, onu sefil bir şekilde arkasında bırakmak istiyordu. Fakat onu engelleyen bir şeyler vardı. Onu öylece bırakıp gidemiyordu. Böyle zamanlarda zihninde hep aynı cümle beliriyordu.
'Ne de olsa annem.'
Paige güçsüz olduğu için kendinden nefret ediyordu. Fakat yinede onu öylece bırakıp gidemiyordu.
Linda alkolikti. Her zaman alkol ve sigara kokardı. Paige'i küçükken sıklıkla döverdi. Linda, evden dışarıya çıkmaz kendine bakmazdı. Fakat buna rağmen çekici ve güzel görünürdü her zaman. Paige'in kendine yakıştıramadığı turuncu saçları, annesine vahşilik ve çekicilik katıyordu. Paige yüzündeki çillerden nefret ediyordu. Çünkü kendine yakıştıramıyor ve çirkin göründüklerini düşünüyordu. Fakat annesinin çilleri sanki özenle yanaklarına yerleştirilmiş gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuz Aşk 'Dolunayın Şarkısı' (Düzenleniyor / Devam Edecek)
FantasíaKitabın telif hakları bendedir. Herhangi bir durum karşısında gerekli işlemler yapılacaktır. Gözlerinizi kapatın ve Dolunayın şarkısına kulak verin. Size gerçek aşkı fısıldayacak... Savaşın ardından Olimpos dağı yaralarını sarıyor, gaflet uykusundan...