1

2.3K 158 94
                                    

Further apart, the closer that we areI'll keep you far away, from me like a star

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Further apart, the closer that we are
I'll keep you far away, from me like a star



Minho için yeni hayatının ilk günüydü. Sonunda yıllardır büyüdüğü şehri terk etmişti. Babasının yanında çalışması sonucunda kaptan olmayı öğrenmiş ve yine babası sayesinde iş bulmuştu. İşi ailesinden uzak olsada kabul etmişti. Artık kendi adımlarını atmalıydı. Cep saatini çıkarıp saati kontrol etti. Sabah 8.48'di. Geç kalmadığı için rahat bir nefes alıp kenarda müşterilerini bekleyen atlı arabalara doğru ilerledi.

"Günaydın efendim acaba beni Hwang malikanesine götürür müsünüz?"

"Tabii götürürüm delikanlı, ne kadarda naziksin, buralardan olmadığında belli."

"Evet efendim, çalışmak için geldim."

"Amma da şanslı bir oğlanmışsın. Hwang ailesi bu eyaletin saygın ailelerindendir. Zengin dememe gerek bile yok amma velakin biraz sert ve otoriter olduklarını duydum. Neyse parası güzeldir elbet."

"Öyle olmalı"

Minho yol boyu arabacı ile sohbet etmiş ne ara olduğunu bile bilmeden görkemli malikaneye gelmişlerdi. Arabacı ile selamlaşıp malikanenin avlusuna girdi.

Resmen biz zenginiz diye bağırıyordu ev. Minho'nun gözünde para yoktu. O sevdiği işi yapmak istiyor hatta belki buradan birini bulur evlenir çoluk çocuğa karışırım diye düşündü. Bunları düşünmek için daha erken diye kendini temkinleyip avludaki çiçeklere baktı. Sırayla dikilmiş güzel çiçekler, ilkbahar olduğu için yavaş yavaş çiçek açan portakal ağacının hoş kokusu tüm avluyu sarmıştı. Minho kokuyu iyice çekip gülümsedi. Umarım diye içinden geçirdi, umarım bu işi alabilirim.

Ya alamadan eli boş eve dönersem? Annemin babamın yüzüne nasıl bakarım? Mahalledekiler bile onun hakkında konuşurdu. Bir işi becerememiş beş parasız geri dönmüş yazık oğlancağıza diye fısıldaşırlardı.

Daha fazla düşünme Minho iyi olacak her şey. Büyük kapıyı tıklattı ve çok uzun sürmeden kapı açıldı.

"İyi günler efendim, ben Lee Minho. Hwang ailesinin gemi kaptanlığı için buradayım."

"Siz içeri geçin bende Bay Hwang'a haber vereyim." Görevli kadın beklemesi için Minho'yu misafir odasına bırakıp Bay Hwang'ı çağırmak için onu yalnız bıraktı.

Gergin değildi Minho, kendinden emindi. Emin olmasa burada olmazdı zaten. Sakince Bay Hwang'ın gelmesini bekledi. Yaklaşık beş dakikanın sonunda adam içeri girmişti. Minho yerinden kalkıp patronu olacak adama baş selamı verdi.

"İyi günler efendim."

"Sizede iyi günler Bay Lee, beklettiğim için kusura bakmayın."

"Sorun değil efendim."

"O zaman direkt konuya gireyim. Bu zamana kadar gemi ve ya tekne ile olsun çok denize açılmadık şu siralar oğlumun deniz merakı yüzüne bir gemi satın aldım ee haliye birde kaptana ihtiyacımız var. Güvenlik açısında şuan en uygunu siz duruyorsunuz açık söylemek gerekirse. Bu yüzden sadece sizinle görüştüm umarım size güvenebilirim."

"Hiç şüpheniz olmasın efendim, işimi en iyi şekilde yapacağım ve asla sorun olmayacak."

"Güzel, o zaman şimdi başlayabilirsiniz. Oğlum daha yeni uyandı zaten. Kendisi biraz şımarıktır siz ona çok bakmayın."

"Sorun değil efendim."

"Tamam siz mutfağa gidip diğer çalışanlarla kahvaltı yapın. Oğlum hazır olduğunda size haber gönderecektir."

"İyi günler efendim"

"Sizede Bay Lee"

Minho kısa bir arayışın ardından mutfağı bulmuş ve çalışanlara selam vermiş ve masada bulduğu boş yere oturmuştu.

"Ee kaptan yeni iş günün güzel geçer umarım."

"Küçük Hwang'ın bakıcısı olduğun için sana üzülüyorum" dedi elinde dolu yemek tepsisiyle gelen kadın görevli

"Neden öyle dediniz ki efendim?" diye masumca sordu Minho

"Onun odasından geliyorum bak onun için neler hazırladık ama hiçbirini yemiyor. Şımarık zengin çocuğu işte ne olacak?"

"Belki hastadır bu yüzden yemiyordur?"

"Yaklaşık iki haftadır böyle. Acaba babası istediği hangi oyuncağı almadıda adamcağıza böyle yapıp çektiriyor."

Susmuştu Minho, şimdi biraz gerilmişti. Ya Küçük Hwang dedikeri çocuk beni beğenmezse korkusu içine dolmuştu. Çocuğun tek bir lafı ile onu işten atabilirlerdi. Ve Minho şımarık bir çocukla uğraşmak istemiyordu. Düşüncelerle birlikte yemeğini bitirip beklemeye devam etti.

"Kaptan Lee, artık gidebiliriz." Adının seslenmesi ile heyecanlanıp adamın peşinden gitti. Avlunun içindeki at arabasının önüne gelip beklemeye başladılar. Kısa bir bekleyişin ardından herkesin bahsettiği o küçük Hwang dedikleri çocuk kapıda belirdi. Yüzü o kadar güzeldi ki uzaktan bile belli oluyordu. Minho bu güzellik karşısında ne yapacağını bilememişti. Bir erkeğe göre çok güzeldi. Üstündeki uzun paltosu ve sarı sırma saçlarıyla melekleri kıskandıracak bir güzelliğe sahipti. Minho daha fazla gence bakmayı kesip önüne döndü. İlk günden göze batmak istemiyordu.

Küçük Hwang etrafındakileri umursamadan arabaya binmişti. Arabacı yerini aldığında Minho arabaya binmişti. Küçük Hwang'la karşı karşıya ve baş başa oturuyorlardı.

Gencin bakışlarını üstünde hissedebiliyordu Minho. Kafasını kaldırıp karşısındaki genç ile göz göze geldi.

"Adın ne?" Minho, gencin birden konuşması ile biraz paniklemiş ve hemen toparlanmıştı.

"Lee Minho, efendim"

"Eğer bana efendim diyeceksen hemen şuan arabayı durduralım ve evine dön"

"Peki, sa- size nasıl hitap etmesi istersiniz?"

"Hyunjin ya da Sam. Hangisini istersen söyleyebilirsin"

"Ama ailenizin yanında?"

"Tamam sadece onlar olduğunda söyleyebilirsin"

"Peki"

Bundan başka konuşmaları olmamıştı ikilinin. Minho arada gizli gizli yolu izleyen genci izliyordu. Yüz hatları çizilmiş gibiydi. O tanrı olmalı diye düşündü. Kusursuzdu bu genç







nasil olmus yorum atmayi ve oy vermeyi unutmayin <33

votka, rakı ve şarap - hyunho ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin