2

935 130 77
                                    

We were too close to the starsI never knew somebody like you, somebody

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

We were too close to the stars
I never knew somebody like you, somebody



Baş kasarada tek başıma otururken geminin sancağında oturan sarı saçlı genci izliyordum. Elinde kağıt ve boyalarla bir şeyler çiziyordu. Ne çizdiğini tam olarak görmesem de renkleri birbirine karıştırışı ve narin dokunuşlarla güzel bir eser çıkardığı belliydi.

Çok açılmamıştık, sessiz sakin bir yerdeydik. O ne zaman isterse dönecektik, umarım çok geçe kalmazdık. Genci izlerken yerinden kalkıp etrafına bakınmıştı, yukarı baktığında beni görmüş ve kısa süre izleyip yürümeye başlamıştım. Uçsuz bucaksız denizi izlerken ahşap zeminde duyduğum ayak sesleri ile arkamı dönüp bana bakan genci izledim. Elinde geminin sintine kısmında bulunan özel şaraplardan birini almıştı yanında iki kadeh ile.

Sandalyeyi çekip yanıma oturduğunda selam vermiştim. Bu hareketimi görmezden gelip kadehleri doldurmaya başladı.

"Tek başıma oturmaktan sıkıldım, umarım sohbetin güzeldir Kaptan"

"Çokta iyi sayılmam ama denerim"

"Yanımda rahat hissedemiyorsun değil mi? Bende normal bir insanım, senin sizin gibi. İnsanları anlamak çok zor"

"Siz çok farklısınız ama..." keşke konuşmasaydım, ah şu dilimi bir tutabilsem keşke.

"Nasıl farklıyım Kaptan? Benimde senin gibi 2 kolum, bacağım ve gözlerim var."

"Siz çok güzelsiniz bence insanlar bu yüzden sizin yanınızda rahat edemiyor" konuştukça batıyordum

"Öyle mi düşünüyorsun?"

"Açık söylemek gerekirse sizinle tanışalı daha saatler oldu bu yüzden kişiliğiniz hakkında pek bir yorum yapamayacağım. Velakin dış görünüşünüz, Tanrı olduğunuzu düşündüm sizi ilk gördüğümde..." son cümlemi söylememle küçük bir kahkaha attı. İlk defa güldüğünü görüyordum ve çok güzel gülüyordu.

"Neden güldünüz?"

"Bilmem birden içimden geldi. İltifat aldığımda nasıl bir tepki verilir pek bilmiyorum kusura bakmayın Kaptan" Daha önce hiç iltifat edilmemiş miydi böyle güzel gülen bir gence? Oysa ben ona sabaha kadar iltifat edebilirdim.

Adını bilmediğim şaraptan bir yudum aldığımda yüzümü buruşturdum, genzimi yakmıştı. Gülümseyen gözlerle bana bakan gence döndüm. Bir kez daha ne kadar gülümsediğini düşünmekten alıkoyamadım kendimi.

"Sanırım alışık değilsiniz?"

"Evet genelde ayık olmam gerektiği için pek içmem, hatta şuan bile içmemem gerek. Sizi kırmamak için içiyorum."

"Beni üzer ve kırarsan işine hemen son veririm Kaptan" cümlesinin sonunda göz kırpıp gülümsemişti. Bende ona karşı gülümsemiştim.

"Aşağıda ne çiziyordunuz?"

"Görmediniz mi? Gerçi burası biraz yüksek olduğu için görememiş olabilirsiniz. Etrafı çiziyordum, uzun zamandır böyle sesli bir ortamda bulunmamıştım."

"Burası sizin için gürültülü ise koy değiştirebiliriz"

"Hayır, ben sessizlikten nefret ediyorum. Burası çok güzel, bu yerdeki sesler kafamdaki sesleri susturabiliyor az da olsa. Bu yüzden bir gemi için çok ısrar ettim, okuduğum kitaplarda çok güzel anlatılıyordu. Haklılarmış hatta sizi kaptan olduğunuz için çok kıskandım. Her gün istemeseniz de bu güzel manzarayı görebiliyorsunuz"

"Evet sanırım bu yönden şanslıyım"

"Sen anlat Kaptan, ne zamandır bu işi yapıyorsunuz?"

"Kendimi bildim bileli. Babamda kaptandı, balık avlardık sabahtan akşama kadar. Bu sayede karar verdim. Denize ait olduğumu düşünüyordum bu yüzden bu işi yapıyorum."

"Sizi şimdi daha çok kıskandım. Keşke bende sizinle büyümüş olsaydım."

"İsterseniz size bildiklerimi öğretebilirim, havalar açıyor artık."

"Gerçekten mi? Önce yüzmeyi öğrenmek isterim, bana öğretebilir misiniz?"

"Elbette, ilerleyen haftalarda neden olmasın?"

"Bu sözünüzü asla unutmayacağım"

"Unutmayın"

Güneş batmaya yakın dönmek istemişti. İçten biri istek değildi bu. Gitmek istemiyordu ama kalamazdı da. Dümenin başına geçip gemiyi yönlendirdiğimde Hyunjin sancağa geri dönmüş yüzünü elleri arasına almış denizi izliyordu.

Ne düşünüyordu böyle içli içli? Kafasındaki seslerin susmadığını söylemişti, dışardan bakıldığında tüm hayatı harika bir gençti, onun yerine geçebilmek için insanlar canını bile verirdi. Sanki o da kendisinin yerine geçmek isteyen insanların yerine geçmek istiyor gibiydi. Canını ne sıkıyordu bu denli? Gidip sormak, sarılıp teselli etmek isterdim ama bu benim haddime değildi. Ben sadece bir kaptandım onun arkadaşı falan değildim. Gemiyi limana yaklaştırıp, selamlamak için güverteye inmiştim. Limanda bekleyen arabacı ve yanında iki adam Hyunjin'e selam vermişti. Bende selam verip gözlerine baktığımda sanki bir şey demek için ağzını aralamış ama geri kapatmıştı ve bir şey demeden arabaya ilerlemişti. Arabaya binmeden son kez göz göze gelmiştik. Giden arabanın arkasından öylece bakarken yalnız olduğumu hissetmiştim.



yorum ve oy <8

votka, rakı ve şarap - hyunho ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin