I'll never get to heaven
'Cause I don't know howHyunjin o gün gitmeden önce belki uzun süre gelemeyebilirim demişti ve dediği gibi 9 gündür gelmemişti. Onu bu kadar özleyeceğimi tahmin edemezdim ve hala ona hediyesini vermemiştim. O günün ikimizde o kadar utangaçtık ki bir saat birbirimizin yüzüne bakamamıştık. Hyunjin gitmeden önce bana sarılmıştı kimse görmeden.
Gemide biten erzaklar için tekrar kasabaya gitmem gerekiyordu. Eksiklerin listesini hazırlayıp gemiden çıktığımda karşıdan gelen at arabası ile şaşırmıştım. Araba önümde durduğunda Hyunjin kapıda belirip bana bakmıştı.
"Bir yere mi gidiyordunuz?"
"Evet, kasabaya eksikler için uğrayacaktım..."
"Binin, birlikte gidelim o zaman hem bende uzun zamandır kasabaya gitmemiştim"
"Ama efendim, babanız buna izin vermeyecektir." arabacınınm yanında oturan iri yarı adamın konuşması ile ona dönmüştü Hyunjin.
"Eğer aramızda kalırsa hepimiz daha mutlu yaşarız. Yanımda Kaptanda olacak hem, bir şey olmaz." arabacı başını sallayıp önüne döndüğünde arabaya binmiştim. Hyunjin gülümsüyordu, bende ona gülümsedim. Şuan ona sarılmak istemiştim ama arabacı görürse ne olurdu? Düşüncelere dalmışken Hyunjin çoktan yanıma oturmuştu. Şaşırarak ona baktığımda çoktan koluma girip kafasını omzuma yaslamıştı.
"Biri görürse ya?" diye fısıldamıştım.
"Kim görebilir? Onlar ben çağırmadığım sürece buraya giremez hem. Rahat olabiliriz."
"Yine de korkuyorum"
"Neyden korkuyorsun?"
"Ya bizim yakınlığımız fark edilirse o zaman görüşemeyebiliriz?"
"Lütfen bunları düşünmeyelim şuan, sadece sarılmak istiyorum." İkisi de bunu düşünmekten kafayı yese de şuan bunu konuşmak istemiyorlardı. Hatta bunun olmaması için ellerinden geleni yapacaklardı. Ama mutlak son kaçınılmazdı...
Kasabaya yaklaştıklarını fark eden Minho üzülerek kendini Hyunjin'den ayırmak zorunda kalmıştı. Hyunjin ise mızmızlanıyordu. Araba durduğunda önce Minho ardından Hyunjin inmişti. Kasabanın çarşısında dolaşmaya başladıklarında Minho eksikleri tamamlıyordu Hyunjin ise etrafı iyice izliyordu. En son ne zaman gelmişti buraya, hatırlayamıyordu. Minho'nun esnaflarla samimi olmasını izledi. Hepsi ile konuşuyor gülümsüyordu. Keşke dedi yine Hyunjin keşke daha farklı tanışsaydık mesela bende onunla aynı kasabada otursaydım çocuklukları birlikte geçerdi. Minho ile kasabanın sokaklarında koşuşturduğunu hayal etti. Belki o zaman daha farklı bir gelecekleri olurdu işte...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
votka, rakı ve şarap - hyunho ✓
FanfictionHislerin şarabını kristal kadehlerle değil, el değmemiş dudaklardan içiyorum. angst