6🥀

24 5 9
                                    






"Ben buralı değilim . Hiç buralı olmadım . Ayaklarım hep kafamın içinde gezdi benim . Kocaman dağları bayırları aştı ama yolları hep dikenliydi dikenler ayaklarımı kanattı yolu kanımla boyadım . Açacak çiçekleri kanlarımla suladım ben. Sonra kanımdan nefret etti yeryüzü ,ilk önce ağaçlar önüme set oldu sonra dikenler bileklerimi kesti sonra çiçeklerin küfürleri vadiye yayıldı . Artık ilerlememi istemiyorlardı artık olduğum yerde kan kaybede kaybede ölmemi istiyorlardı . Bir kaç ışık süzüldü bulutların arasından bulutların arkasından güneş göründü ama ayağa kalkabilecek gücüm kalmadı . Ne yapmalıyım ,ölümü kabul mü etmeliyim ? Ne yapmalıyım ? Birşeyler yapmalıyım ama ne ? Herşey için çok mu geç yoksa ?" dedi kurbağa . Issızlığın ortasındaki çocuğun çığlıklarını bir fısıltıyla kulağıma anlatıyordu .

Babam ağaç evin altında baygın bir halde buldu beni , birkaç saat hastaneden çıkamadık annemin telaşı yüzünden . Doktor anlık şok sebebiyle bayılmış olabileceğimi söyledi, alnımda küçük bir yara vardı ve biraz dizlerim morardı. Hastanede gözlerimi açtığımda büyük bir şok yaşadım çünkü bayılmadığıma hatta bayıldıysam bile hemen öncesinde birisini gördüğüme emindim hatta babamın ağzını da aradım ama hiçbir sonuca ulaşamadım . Şimdi düşünüyorum düşünüyorum ama bir cevap bulamıyorum . O kişi kim , neden bana o soruyu sordu ya da neden ben o haldeyken öylece gitti ? Yoksa gerçekten öyle birisi yok muydu ?

Hastane köye uzak olduğu için eve döndük . İyi ki eve döndük o kadar kalabalığın arasında birkaç saat bile olsun kalamam. Hastaneden döndükten sonra saat geç olduğu ve yorulduğum için salonda koltukta uyakaldım , annemle babam uyanmayayım diye bana dokunmamış olmalılar . Saat dört buçuk gibi tekrar onu kaybettiğim bir kabustan uyandım sonrasında uykunun tutmayacağını bildiğim için odama geçtim annemin masamın üzerine bıraktığı günlüğümü ve mutluluk kutusunu gördüm . Mutluluk kutusuna bakmaya şimdilik cesaretimin olacağını zannetmiyorum . Günlüğümü elime aldım .

Ruhum iyileşmek istiyor . Tüm o yaralarıyla , kurtulamayacağı ıssızlığın ortasındaki o çocuk benim ruhum . Yüzlerce yıldır orda güneşin üzerime değecek ufacık ışığını bekledim ama ışık gelse bile üzerim dikenlerle kaplandı . Ruhum iyileşmek istiyor . Bunun için geçmişin gülümsemelerini anımsatıyorum ona . Anımsatıyorum çünkü yeni gülümsemeler için çok yorgun olduğunu biliyorum . Şimdiyse anımsatmaların yeterli olmadığı o sınırın üzerindeyim, gerilemek yasak ilerlemenin sonucu belirsiz . Susturmaya çalışıyorum çığlıklarını çünkü bu kendini yormasından başka bir sonuç vermedi bu zamana kadar ve sesi çoktan yok oldu zaten .

İçimdeki korku ellerimi titretirken kendimi tutamayıp defterimi açtım birlikte hazırladığımız gece lambasının ışığında kalemi elime aldım büyük bir hırsla " Mutlu olmak istiyorum ." yazdım . Bu defteri bana o hediye etti 12. yaş günümde . Yazmak ilk defa rahatlatmadı. Hırsım bunu başaramayacağım düşüncesiyle kalbimi sızlatırken gece lambasından ufak kıvılcımların çıkıp defterin üzerinde dans ederek bir yazı oluşturduğunu görmemle refleksle defteri yere fırlattım .Defter nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde tamda o sayfa açık bir şekilde yere düştü . Korkuyla olacakları beklerken tam yazımın sağında " 5. gün " yazısı oluştu . Altınla yazılmış gibi görünen yazıyı incelerken neyi kastettiğini anlamaya çalıştım. 5. gün ? Kime göre neye göre ? O günden sonraki 5. gün ? O günden önceki 5. gün ? Mutluluk kutusunda bahsettiğimiz anılardan tarih olarak 5. gün ? O kutuda yüzlerce kağıt var ve çoğu onun henüz görmedim ki onları ! Günlüğündeki 5. gün ? Günlüğünü tekrar koyduğum gizli yerden aldım yatağımda lambaya biraz uzak bir konumda oturdum , heyecanla 5. sayfayı tekrar açtım . Siyah yazı loş ışıkta zar zor okunuyordu .

Hayalperestlerin Gizli Dünyası : Gün Batımı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin