(Medyadaki şarkıyı, sözlerini gördüğünüz kısımda başlatmanızı tavsiye ederim.)
"Gören dünyayı kurtaracaksın sanır, biraz rahat olsana."
Kampüse girene kadar devam eden endişelerimi bir şekilde dindirmeye çalışan Changbin, benzerini defalarca kurduğu cümleyi tekrar ederken parmaklarımın arasındaki notlara bakmaya devam ediyordum. Hava kararmaya başlamıştı çoktan ve aradaki boşlukta beni biraz olsun rahatlatmak için yürüyüşe çıkarmıştı Changbin. Ne var ki ben bunu bile elimdeki notlarla yapmıştım. Günün son dersinde son sınavımıza girecek de olsak rahattı bana kıyasla. Tabii, geçebileceği kadar çalıştırmıştım onu sonuçta. Onun derdi de buydu. Benim gibi yüksek not anlaşmasına girmemişti kimseyle.
"Sence Bay Kang'dan rica etsem benim kağıdımı sınavın hemen sonrasında değerlendirir mi?"
"Tek soru var Jisung, bilemiyorum."
Gergince üflediğimde sonunda vardığımız fakültenin merdivenlerini ikişer üçer tırmanıyorduk. Geç kalmamıza imkân yoktu bu hızla. Fakat sorun bizde olmasa da ortadaydı. Arkamızdan gelen Juyeon'un adımı seslendiğini duyduğumda koridorda öylece durup yanıma gelmesini bekledim. Garip bir bilinmezlik yatıyordu ifadesinde.
"Juyeon?"
"Bay Kang bugün gelemeyecekmiş, sınavı yapmaya Bay Lee gelecek, sınıfı bilgilendirir misiniz? Kütüphaneden eşyalarımı almam gerekiyor."
İçimde bir şeylerin gerginlikten yandığını hissettiğimde gözlerim de dondu bilinçsizce. Benim yerime Changbin onayladı onu kısaca. Sonra da kolumdan çekiştirerek sınıfa soktu beni. Ben içimde gerginlikten sınavı nasıl yapacağımı düşünürken Changbin bütün sınıfa yapması gereken duyuruyu yaptı, bizi yerimize oturtup kendime gelmem için beni sarsma işini de es geçmedi.
"Ya yapamazsam?"
"Sürekli düşünüyorsun Jisung, yeterince çalıştın zaten. Birazdan başlayıp yarım saat içinde bitireceğin bir şeyin gününü bu kadar etkilemesine izin verme."
İlk defa beni bu kadar mantıkla sakinleştirmeye çalışan Changbin ile karşılaştığımdan, bakışlarımı kısık bir şekilde gezdirdim üzerinde. Cevap vermeme zaman kalmadan da Bay Lee girdi sınıfa zaten.
"Bay Kang'ın gelemeyeceği haberini almışsınızdır diye düşünüyorum, toparlanın hadi."
Sınıftaki uğultu yavaş yavaş kesilip sınava hazırlanma sesleriyle dolduğunda ben de salladığım ayağıma engel olmaya çalışıyordum. Bay Lee emanet aldığı kağıtları dağıtmaya başladığında elindekilere aç kurt gibi baktığıma yemin edebilirim. Bilgi birikimi yaşadığımdan sanırım, bir an evvel doldurmak istiyordum kağıdı. Bundan öncekilerin erkenden açıklanmasını sağlamıştım ve hepsi Bay Lee'nin istediği notlardandı. Sadece bu kalmıştı. Evet, Bay Kang yokken bugün açıklanmazdı muhtemelen. Hâlbuki bugün açıklanır da geceye anlaşmamızı gerçekleştirebiliriz düşüncesiyle giyinmiştim. Bu hırsımı kaybetmemi sağlamazdı gerçi.
"Bir saatiniz var, başlayabilirsiniz."
Herkes kağıdını aldıktan sonra yaptığı duyurudan sonra kollarını birbirine dolayıp sıraların arasında gezinmeye başladı Bay Lee. Benimse en son gördüğüm bu oldu. Kırk dakika boyunca kağıttan bir kez bile kaldırmadım başımı. Bilerek küçük yazıyordum biraz daha fazla şey sığdırabilmek için. Kırk dakikanın sonunda saate bakmak için bakışlarımı kaldırdığımda hemen önümdeki Bay Lee ile karşılaştım. Kağıdıma bakıyordu ve sadece iki satırlık bir alanım kaldığını görmüştü. Fazla oyalanmak istemediğim için saate bakıp geri döndüm hemen kağıdıma. Kalan boş kısımları da doldurduktan sonra derin bir nefesle tekrar okudum yazdıklarımı. Sonra da kendimden emin bir şekilde uzattım ona.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
21st century's dumbs│minsung
Fanfiction"Başka sorusu olan?" Kafamın içine yansıtılan bir projeksiyonda şu anki kadar ürkmüş olmayan bir Han Jisung el kaldırdı ve ona söz hakkı veren Bay Lee'ye, 'ya sınırları aşarsak' diye aptal bir soru sordu. Bay Lee ise az önceki sert ifadesinden eser...