19 : mezuniyet

6.9K 802 710
                                    


"Beğendiniz mi Bay Han?"

"Harika görünüyorsun Seungmin!"

Karşımdaki ikilinin heyecanlı kombin yorumlamasını izlerken sırıtmadan edemiyordum. Biri babam, biri en yakın arkadaşım olduğundan ekstra sevimli geliyordu muhtemelen gözüme. Ama yine de harika bir manzaraydı. Seungmin gömleğinin üzerne tuttuğu ceketi göğsüne yaslamış, babamın onu övmesiyle yerinde dönüp duruyordu. Evet, mezuniyet törenine saatler kaldığı içindi evdeki bu telaş. Babam dün gece gelmiş olmasına rağmen yüksek bir enerjiyle ilgileniyordu bizimle. Seungmin de bunu en iyi değerlendiren kişiydi tabii.

"Kıskanıyorum ama."

Seungmin bana döner dönmez kaşlarını çattığında babamın kıkırtı sesleri kulağıma ulaşmıştı bile.

"Kalkmaya hiç niyetin yok ki senin, hazırlanmaya başla seni de övsün baban."

Dudak hareketleriyle onu taklit eder gibi yaptığımda kaşları daha çok çatıldı ve elindeki askılara ekstra dikkat ederek koluma vurmaya başladı benim engellemelerime aldırmadan. Artık sesli bir şekilde gülmeye başladığımda ise dilini çıkarıp dönmüştü bana arkasını. En sevimli pes edişlerinden biriydi bu. Salondan çıkarken babamla arkasından gülmeye devam ediyorduk.

"Changbin! O öyle mi yapılır ya, bırak şunu!"

Seungmin salondan çıkar çıkmaz duyulan çığlığı babamı ürkütürken beni daha da güldürmüştü. Kendimi uzandığım koltukta babamın dizlerine doğru kaydırırken içeride olanları aldırmadan başımı dizlerine yaslayıp kapattım gözlerimi.

"Ne oluyor?"

"Changbin kumaş pantolon ütülemeye çalışıyordu, öyle işte.."

Artık babam da gülmeye başladığında hemen ardında sıcak parmaklarını hissettim saç tutamlarımda. Bunu daha çok annemle yapardık fakat o gittiğinden beri üzerimde kalmış bu alışkanlığa sırt dönmeme hiç fırsat bırakmamıştı babam. Gözlerim kapalıyken annemin parmaklarını düşünebiliyordum en azından.

"Artık senin de hazırlanman gerekmiyor mu Jisung?"

"Hazırlanırım bir ara, şu an çok daha önemli bir şey yapıyorum."

Kısık gülüşü anında bana da bulaştığında dizlerine biraz daha yerleşip kollarımı birbirine doladım göğsümde. Derin bir nefesin sonrasında aralandı gözlerim de. Hafiften bana eğilmiş olan babam sıcak bir tebessümle beni seyrederken birkaç saat içinde üniversite diploması alacak herifin teki olduğumu unutmuş, altı yaşındaki Jisung gibi hissetmiştim. Annem beni çizgi roman kafeden zorla çıkarıp eve götürdüğü için babamın dizlerinde ağlayarak uyuyakaldığım günlerdeki gibi.

"Heyecanlı mısın?"

"Geldiğin için daha çok heyecanlanmıştım."

"Seninle gurur duyuyorum Jisung. Ve eğer burada olsaydı annen de.."

"Baba."

Karşımda dudaklarındaki hayali fermuarı çekmiş gibi yaptığında basitçe gülümseyerek unutturdum bu olayı ona. O da saçlarımı okşamaya devam etti.

"Bundan sonra da ne yaparsan yap, seninle gurur duymaya devam edeceğim."

Bu söylediğinin malûm konuşmaya çıkacağı belliydi. Bana kalsa hâlâ bir karar vermiş sayılmazdım. Ama aklımdakilerin çoğunu paylaşmıştım onunla ve ne yapacağımı az çok biliyordu. Son kararı gecenin sonunda verecektim muhtemelen. Seungmin ve Changbin gibi Bay Lee de bilmiyordu. Hâlâ gidecek olmamın üzüntüsü hâkimdi her yere.

21st century's dumbs│minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin