Arkadaşlar bölüm geç geldi biliyorum ama okuyan insanlar çok az ve vote sayısı çok düşük görüşlerinizi belitmezseniz ben nasıl yazmam gerektiğini bilemem ki bu arada yorumlar hiç gelmiyor hayalet okuyucular çok fazla lütfen duyurumu dikkate alırsanız sevinirim
*Bu arada hikayeye devam etmemi istiyor musunuz??
*Karan mı?Melih mi?
*Bebeklerim hepinizi öpüyorum..Çok çok öpüldünüz(Nescafe reklam repliği alıntısı..)
***Bu bölümü bana betimlemelerde yazdığı hikayesiyle yol gösteren Kürşat KOCAPINAR a ithaf ediyorum kitabının adı ise "SIRADIŞI" muhteşem bir kitap...(edgontier takip için adı)
Uyandığımda dışarıda gördüğüm harabe gibi olan evin içindeydim.Pas ve rutubet kokusu tüm benliğime işlerken uzun bir süredir oturduğum sandelyede huzursuzca hareket etmeye çalıştım.Ne yazıkki bu yaptığım boşuna bir çabaydı.Burun deliklerimden içime çektiğim hava oksijen değildi bence bu kadar yıkık dökük olan bir evde havasızlık çekmek mantıksız bir şeydi ama havaya karışan toz zerrecikleri kırık dökük olan pencereler sayesinde bile yok olmuyordu.
Kapının çarpılma sesiyle beraber irkilerek kafamı sesin geldiği yere doğru çevirdiğimde bitik bir şekilde olan Karan'ı görmem şaşırtmamıştı.Aslına bakılırsa cidden yüzündeki çekici hatlar birden bire itici ve yorgun bir şekil almışlardı.Tüm gece uyumamıştı.Göz kapaklarının altındaki mor halkalarda bunun bir kanıtıydı.
İfadesiz olan suratıma öylece bakarken bir an olsun gözlerindeki pişmanlığı görür gibi oldum.Biliyorum sevgi açlığı bir süre sonra insanda nefterete dönüşürdü ama bu süre nedense onda çok kısa bir sürede gelişti oluşum sürecini hızlandıran neydi acaba?Bu soruyla içim içimi yerken Karan'ın elindeki su şişesini farkettim.Gerçekten susamıştım.Ama bunu o gelinceye kadar düşünmemiştim beynimde biryerlerde ona karşı koymam gerektiğini hissediyordum.
O kötü biri değildi,aksine aşkını ve sevgisini ne pahasına olursa olsun bulmaya çalışan biriydi.
Kızamıyordum bunları sadece beni sevdiği için yaptığını bildiğim için gerçekten bunu yapamıyordum.Acaba Melih'te benim yokluğumu fark edip telaşlanmış mıdır?Ya babam ve Buğra özelliklede Derin ne hale gelmiştir kim bilir,ne kadar üzülmüşlerdir?Ne yapmayı amaçladığını bilsem belki birazda olsa rahatlarım düşüncesiyle Karan'a doğru iyice dönüp:
"Sana sadece tek bir soru sorabilir miyim?"sesim çok kısık ve titrek çıkmıştı.Ah işte şimdi onun karşısında aciz durumda olduğum için daha da keyifli geçecekti,bu sohbet onun için;yani başlangıç böyleyse gidişatta o yönde hesabı.
"Söylediğim gibi seni istiyorum benim olana bir başkasının sahip olmasını istemiyorum."
"Söylesene benim tercihlerim önemli değil mi burada,ben sadece sahiplenilesi bir mal mıyım senin gözünde?"
"Tercih mi?"dedi kahkaha atarak bir taraftanda bu kadar sık hal değişikliği beni korkutuyordu.
"Evet senin tercihlerin beni çıldırtıyor ve evet senin seçimin ama dayanamıyorum,seni başkasıyla görmeye dayanamıyorum anlasana!!Sabah kalkıyorum sen akşam yatıyorum sen.Her anım sen.Belki aşkımın büyüklüğünü anlamayabilirsin tamam yeni tanıştık,ve bu seni korkutabilir yaptıklarımın mantıklı bir açıklaması var elbette."
Gözlerinin içine bakamıyordum şuan kalbimde ona karşı bir şefkat hissi doğarken,bir yandanda neden böyle şeyler yaptığının açıklamasını büyük bir açlıkla istiyordum.
"Peki neden sadece bana o mantıklı nedeni söylemeni istiyorum."sesim benim aksime(hissettiğime) göre fazla otoriter ve güç sahibi çıkmıştı.Buna şaşırsamda şaşkınlığımı belli etmemeye çalıştım.
"Ben başlamadan önce su içsen iyi olur duyacakların seni şaşırtabilir."elindeki su şişesini bana doğrulturken birşey yapamadığım veya atağa geçemediğim için başımla kabul ediyorum manasında işaret ettim.
Derin bir nefesi içine çekti sanki son nefesiymişçesine başındaki nem parçacıkları anlatacaklarının hararetini şimdiden işaret ediyordu.Anlatacaklarından sonra nasıl bir tepki vereceğimi ölçmek ister gibi bir hali vardı gözlerinin anlatmaya başladığında nefessiz kalacağından korkarcasına öylesine çaresiz...
"Biz Melihle çocukluk arkadaşıyız,önceden çok yakındık taki onun beyninde tümör olduğunu öğrendiğim güne kadar.Annesiyle babası o kadar korumacı davranıyorlardı ki sıkılıyorduk,Melih te içine kapanmaya başlayınca yalnız kaldım.Çevreme saldırmaya başladım.O kendi halinde takılırken bende kendimi sokaklara verdim."
Sessizce oturmuş ellerim ve ayaklarım bağlı şekilde onu dinliyordum.Duyduklarım beni her nekadar şok etkisinde bırakmışsada ne kadar kötü bir durumda olduğunu görünce acıyordum.Sadece koca bir boşluk ve acıma duygusu tüm benliğimi hapsetmişti.
"Sadece seni seviyorum seni onunla görmeye dayanamıyorum ama seni uyarmama rağmen onunla birliktesin senden sadece tek istediğim şey bana şans vermendi.Sende bana bunu çok gördün ve bana tercih ettiğin adam şuan nerde,bir fikrin var mı?Seni bu kadar seviyorsa neden burada değil hiç düşündünmü?"
Haklıydı ama beni ararlardı değil mi?O gelmeliydi.Bana kalbinin kapılarını açan adam beni unutamazdı,kaldırıp bir kenarada fırlatıp bırakamazdı.Mutlaka şüphelenmiştir.
"Seninle bir oyun oynayacağız ve bana yardım edersen Melih in gerçek yüzünü görürsün yok eğer yalanlarla yaşamak istersen sen bilirsin,seni sevdiğini söyledi ama geçmişinden bahsetmedi değilmi?Hayatlarını kararttığı insanlara hiç değinmedi.Eğer hala öğrenmek istemiyorsan yapabileceğim bir şey kalmamış benim.Sende diğerleri gibiymişsin der lanet ederim."
Hazmetmemi bekliyormuşçasına durdu.Ne yapacaktım?Ona yardım edip gerçekleri öğrenmek mi?Yoksa koşulsuzca aşık olduğum adama gözlerim kapalı güvenmek mi?.....
Ben bu sorularla uğraşırken Karan ise telefonunu eline almış,tuşlara hızlı hızlı baskı uyguluyordu.Gözlerini telefondan çevirip bana dönerek:
"Karar verdin mi?Ne istiyorsun?"
İçimi kasıp kavuran merak duyguma yenik düşerek:
"Gerçeği istiyorum,yalansız asıl gerçeği."
Bu cevabım hoşuna gitmiş olacakki gülümsemesi tüm yüzüne yayıldı.
"O zaman hadi oyun başlasın."
Doğruluk mu cesaretlilik mi oyunu burada da karşımda,ve ben cesaret ve doğruluğu birbirine karıştırmış bir yolcuyum şu hayatta...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk ve Çekici
Chick-Lit"İçimdeki labirentte kaybolmak üzereyim o kadar çok boş koridor var ki,sanki sıkışıyorum ve beni tek kurtarabilecek kişi de benim labirentimin sahibi nasılsa bir gün son bulacak bu işkence,ama o gün geldiğinde beni isteyecek mi acaba??...." "Kaybold...