Theodore kimseye görünmeden bahçeye çıkabilmeyi başarmıştı. Lisa kollarını birleştirmiş, üstünde bugün gördüğü elbiseden başka bir şey olmadan bekliyordu onu. Arada bir ellerine üfleyerek ısınmaya çalışıyordu. Ona geldiğini gördüğü gibi hemen düzeldi ve selam verdi Theodore'a. Karşısında üşüse de dik bir şekilde durmaya başladı saygıdan dolayı.
"Lisa bu saatte burada ne işin var? Üstelik bu halde. " diyerek üstündeki sabahlığı çıkartıp ona giyirdi. Lisa mahcup bir ifadeyle gülümsedi.
"Kusura bakmayın sizi rahatsız etmek istemezdim. Ama size ulaşabilmemin başka yolu yoktu. "
"Buraya nasıl geldin? "
"Yürüyerek. "
Theodore duyduğu cevap karşısında dehşete düştü. Gözleri kocaman açıldı şaşkınlıkla. Onu dinlendirmenin bir yolunu bulması gerekiyordu. Tabi ki ısınmasını sağlamanın da.
"Sakın ses çıkarma ve beni takip et. " diyerek elini tuttu. Lisa'nın içini bir mutluluk kapladı. Şu anda bir prensin elini tutuyordu. İçinden keşke sevgilisi olsa da elini öyle tutsa diye geçirmişti. Ama böylesine yakışıklı bir prens kendisi gibi birisine bakmazdı ki. Üstelik bunu kimse onaylamazdı da.
Yavaşça kapıya doğru yürümeye başladılar. Köşede bir duvara saklanıp girişi gözetlediler. Kapıda 2 kişi vardı. Oradan giremezlerdi. En iyisi dışarı çıkarken kullandığı kısa yoldu. Orada fazla çalışan olmazdı. Lisa'yı bu sefer diğer tarafa doğru sürükledi. Sarayın duvarlarında bir köşeden diğer köşeye yürüyorlardı. Tekrar kenara geldiklerinde saklanarak etrafa bakındılar. Tahmin ettiği gibi kimse yoktu. Arka taraftaki kapıdan sarayın içine girdiklerinde biraz ileride sabahleyin annesini sorduğu kadını gördü Theodore.
"Geç şuraya saklan. " diyerek Lisa'yı sol tarafta bir odaya yönlendirdi. Kocaman bir kilerdi orası. Orada saklanırken prens de kadından kurtulmaya çalışıyordu. Yaklaşık 10 dakika kadar süren konuşmadan sonra Lisa'nın yanına döndü. Kilerin kapısını açtığında onu yiyecek bir şeyler ararken buldu.
"Lisa. Hadi gidiyoruz. "
Halledilecek sorunlar arasına açlığı da eklenmişti. Tekrar el ele tutuşarak yürümeye başladılar. Merdivenler en tehlikeli yerdi çünkü orada yakalanırlarsa saklanacakları bir yerleri yoktu. Üst katı kontrol ettikten sonra sessiz adımlarla çıkmaya başladılar. Derken iki kişinin konuşma sesi duyuldu. Lisa panikle Theodore'a döndü. Theodore merdivenin en sağına ilerleyip basamaklardan birisine uzanıp ani bir şekilde Lisa'yı da çekti. Bir üst basamağa düşen Lisa'nın vücudunun diğer bir yarısı da Theodore'un üzerindeydi. Theodore düşmemesi için ona belinden sarılmış, nefesini yüzünde hissedebilecek yakınlıkta sessizce bekliyordu. Diğer yandan onu ilk defa bu kadar yakından görüyordu. Jennie de güzeldi evet ama yüzünde makyaj vardı. Onu doğal haliyle görmemişti. Bu yüzden yorum yapamazdı. Lisa ise tüm doğallığıyla karşısındaydı şu an. Tüm güzelliğiyle. Kafasını sallayıp kendine geldi.
O bunları düşünürken de Lisa'nın gözleri dudaklarına kayıyordu istemeden. Belindeki elin sıcaklığı, gözlerinin güzelliği, ağzı, burnu, kısacası her şeyiyle kendine hayran bırakacak prense bu kadar yakın olabilmek onun için bir rüya gibiydi. Karşısındaki bu yakışıklıyı sevmek, onun tarafından sevilebilmek isterdi.
Ama şimdi bunları düşünmenin sırası değildi. Sesler uzaklaştığında yavaşça doğruldular.
"Yavaş adımlarla gitmenin bir faydası yok. Burayı hızlıca çıkalım. Gel. " diyerek koşar adımlarla ilerledi. Lisa da arkasından. Geriye bir kat daha kalmıştı. Aynı şekilde diğer merdivenleri de koşar adımlarla çıktılar. Neyse ki o katta odalar olduğundan ve şu anda herkes uyuduğundan hiç gezen yoktu. Rahat adımlarla Theodore'un odasına geçtiler. Kapısını kapattıktan sonra derin bir nefes verdiler. Kocaman odanın içerisinde hem giyinme bölümü, hem yatak odası, hem de küçük bir salon vardı. İçerisi sıcacık olduğundan üşüme sorunu çözülmüştü. Zaten bu kadar koşuşturmada vücutları da ısınmıştı. Koltuklardan birisine geçtikten sonra dinlenme kısmını da halletmişlerdi. Sırada yemek vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
three of us | tamamlandı |
Roman d'amourBir varmış, bir yokmuş... Krallığın birinde yakışıklı ve bir o kadar da zeki bir prens yaşarmış. Bu prens ailesine çok düşkünmüş ve tahtın varisi olduğu için de ailesi tarafından her zaman öncelik sahibiymiş. Herkes de görevini bilir, bu yüzden çok...