Güçlü olan, zayıf yanını herkesten iyi bilendir. Daha güçlü olan ise, zayıf yanına hükmedebilendir
Cadı, aynadaki kırışık ve yaşlı görüntüsünü izlerken gülümsedi. Zaman yaklaşıyordu, ve çok az kalmıştı. İki düşman el ele tutuştuğunda bombanın fitili ateşe verilecekti. Eğer bu yaşananlardan sağ çıkarlarsa, hem cadı hem de o iki genç kurtulurdu. Eğer çıkamazlarsa, büyücülük dünyası yıkılışını eşiğine gelecek ve bir süre sonra yok olacaktı. Ve Muggle masallarındaki gibi, sadece bir kaç basit hikayeden ibaret kalacaktı, sağ çıkan tek bir büyücü olma olasılığı bile yoktu. Cadı tam da bundan korktu.
Büyücülük Soyu tehlikedeydi, bunu sadece iki gence bağlamak anlamsızdı fakat öyle olması gerekiyordu. Dünyanın kaderini değiştirebilirlerdi, bunu yapabilecek güçteydiler ikisi de. Aynı şekilde onların soyundan gelecek olanlar da. Her zaman diğerlerinden bir adım üstün, bir adım öndelerdi. Eline aldığı karışımı kabında son kez karıştırdıktan sonra bir kısmını eline aldı ve yüzünde yaydı. Kalbindeki ağrı git gide büyüyordu. Gençliğinden eser kalmamıştı artık, ölüme yakın hissediyordu. Eski güzel kız değildi artık. Yaşlı, çirkin, buruşuk bir Cadıya dönüşmüştü. Kocası ve çocukları öldüğünden beri yalnız hissediyordu ve şimdi kendisine verilen görev için buradaydı.
"Ne yapıyorsun?" Diye sordu arkasından yaklaşan genç. Cadı onu yansımadan görmüştü ancak ses etmemeyi tercih etmişti. Beyaz karışımı tüm yüzüne yedirdikten sonra çocuğa döndü ve yaşlı dudaklarını araladı. "Zamanı geldi," Dedi sadece. "Ben yalnızca ölümü geciktiriyorum. Bir kaç ay daha sana, size yardımcı olabilmek için."
"Anlamıyorum..." Dedi ve ellerini saçlarından geçirdi çocuk. Öğrendiği hiçbir şeye anlam veremiyordu, düşünme yetisini kaybetmişti sanki. "Sen o değilsin, öyle değil mi?" Cadı kafasını iki yana salladı.
"Ben o'yum."
Çocuk derin bir nefes aldı. "Tüm bunları neden yapıyorsun? Gelecekte ne gibi şeyler oluyor da, buraya gelme ihtiyacı duyuyorsun?" Kadının sol gözünden bir damla yaş aktı. Ona inanmasını beklemiyordu ancak dünyanın hâli hâl değildi. Ona yardım edebilecek ve ulaşması gereken kişiye götürecek tek kişi Draco Malfoy'du.
"Bazen geçmişte yaşanan olaylar geleceği çok farklı bir boyuta taşıyabilir Draco. Ve geleceğin değişmesi için, önce geçmişi yaşamak gerekir."
Draco elini şakaklarına götürdü ve ovmaya başladı. Tüm bunlar onda baş ağrısı yapmıştı, bu kadar gerçek fazlaydı. "Sana inanmıyorum."
"Bana inanmanı beklemiyorum." Dedi Cadı. Yaşlandıkça daha anlayışlı olmaya başlamıştı, ya da ölüme yaklaştıkça mı demeliyim? İnatçı kızı oynamak onu yormuştu belli ki. "Sadece beni ona götür. Senden sadece bunu istiyorum. Eğer bana güvenmiyorsan, asamı burada bırakırım. Tamamen savunmasız olarak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hatred | dramione
Fanfiction"Güçlü olan, zayıf yanını herkesten iyi bilendir. Daha güçlü olan ise, zayıf yanına hükmedebilendir." Karanlık Lord Malfoy ailesini cezalandırmak amacıyla Genç Malfoy'u Hermione Granger ile evlenmeye zorlar. Saf kanlarının kirlenmesi, Lucius ve Dra...