33

655 61 56
                                    


Jimin şaşkınlıkla ve öfkeyle karşısındaki yarı sarhoş çocuğa bakmayı kesip kapıyı kapatacaktı ki engel oldu buna Jungkook.

-Hyung, biraz konuşabilir miyiz?

-Lütfen.

Jimin bıkkınlıkla ofladı ve onu onayladı.

-İçeri gir.

Jungkook içeri girdiği gibi kendini koltuklara attı. Uykusu vardı deli gibi.

-Uyumak için gelmedin herhalde?

-Hayır, hayır. Özür dilemek için geldim. Saçma sapan davranmışım sana.

-Farkında olman ne hoş.

-Bak Taehyung ile uzun süredir arkadaş değiliz fakat bende yeri büyük. Her şeyimde yardıma koştu. Jin ile bir sorunumuz olsa, hemen yanımda biter, orta yolu bulmaya çalışırdı. Bende resmen sizi ayırmaya çalıştım.

Umarım bunları yarın hatırlarsın Jungkook diye geçirdi içinden Jimin. 

-Bana bu kadar yardımı olan birinin en iyisini hak ettiğini düşündüm. Bu sendin. Size tapıyordum resmen ama senin nasıl biri olduğunu görünce kendime engel olamadım, Taehyung gerçekten önemli benim için. 

-Fikrini değiştiren ve buraya gelmene sebep olan şey ne?

-Sevgilim. Onunla konuştuk olanlardan sonra. Bana kızdı. Onu hiç böyle görmemiştim hyung. Canım çok acıdı. Ve biliyor musun beni teselli edecek Taehyung da yoktu yanımda. Onu uzaklaştırmıştım kendimden.

Hıçkırınca duraksadı. Bir süre salonu sadece Jungkook'un ağlama sesi doldurdu. Hoseok sesleri duyunca aşağı inmişti fakat sonra yarın nasıl olsa öğreneceğini düşünüp uykusuna geri dönmüştü.

-Hyung gerçekten pişmanım. Çok aptalca davrandım. Her şeyden çok, önemli olan şey sizin sevginiz ve güveniniz. Buna engel olmaya çalışabilecek son kişi bile olmamalıydım. Lütfen affet beni.

Jimin kafasını koltuktan geri attı ve nefeslendi. Önceden olsa affetmeyeceğini düşünüyordu fakat kıyamıyordu da. Bu kısa zamanla sadece Taehyungla değil onun çevresindekiler ile de bağ oluşturmuştu farkında olmadan. 

Taehyung onu değiştirmişti 

ya da

İçinde çıkmalarına fırsat vermediği duyguları çıkarmıştı.

Gülümsedi bu düşünceyle belli belirsiz.

-Tamam, sorun yok. Affediyorum ama sakın  bir daha ilişkimiz hakkında söz sahibi olacağını düşünme.

Jungkook sevinç nidaları ile yalpalayarak koştu ve sıkıca sarıldı Jimin'e. Jimin şaşırsa da anlık hafifçe sırtını pat patlamış ve çekilmişti.

-Kahve yapayım da kendine gel. Böyle gidemezsin.

Jungkook çocukça bir edayla onu onaylayınca mutfağa gitti. Kısa bir süre sonra döndüğünde çocuğun koltuğa büzülmüş uyuduğunu gördü. Belli belirsiz gülümsedi ve kahveyi bırakıp bir battaniye getirip üzerini örttü.

***

Sabah kalktığında çoktan bir plan yapmıştı. Bugünkü tek işi Taehyung'un annesi ile konuşmaktı, ikna olacaktı. Olmasa bile Taehyungtan vazgeçmeyecek gerekirse kaçıracaktı. Liseliler gibi resmen görüşemiyorlardı. Annesi olgun biri olsaydı karşılarına geçip konuşurdu fakat o oğlunu küçük bir çocukmuş gibi eve hapsetmişti. Sinirlerini bozuyordu bu durum. Kim bilir Taehyung gerçekten ne kadar sıkılıyordu. Dün gelmesi o kadar mutluluk vericiydi ki...

True LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin