❀ུ۪;; dokuz, çoluk çocuk kavgaları

200 22 295
                                    

bölüm dokuzçoluk çocuk kavgaları

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

bölüm dokuz
çoluk çocuk kavgaları

Pepper Potts, bir masa dolusu erkeğin ağızlarını açmasına bile fırsat vermeden "Siktir." diye araya girdi Zemo kapıdan çıkar çıkmaz. Son heceyi uzatabildiği yere kadar uzatmıştı ki bu bayağı bir uzun olduğu anlamına geliyordu.

Bucky de küfretmek istiyordu ama maalesef ki küfürle bile olsa hislerini dışarı vuramayacak kadar şaşkındı.

Zemo'nun telefonuna numarasını girmişti.

Dahası, asıl şaşırması gereken kısım bu değildi. Zemo, yeni çocuk, numarasını istemişti.

Zemo o kadar kişininin arasından numarasını istemiş ve başka tek bir kelime bile etmeden çıkıp gitmişti.

Her şeyi daha da tuhaf hale getiren şey buydu. Tek kelime bile etmemişlerdi! Zemo, Tony'yi seçse anlayabilirdi çünkü herkes - özellikle de en yakın arkadaşı - çocuğun bayağı bir güzel olduğunu söylüyordu. Steve'i seçse anlayabilirdi, en büyük aşklar nefretle başlardı ve en azından birkaç kelime konuşmuşlardı o ana kadar. Strange'ı seçse anlayabilirdi, çocuk sürekli Tony'nin etrafında olduğu için ister istemez ilgi çekmiş olabilirdi. Sam'i seçse bile anlayabilirdi, Tanrı aşkına! Sonuçta Sam grubun bir parçasıydı, futbol takımlarının kaptanıydı ve - Bucky asla itiraf etmese de - fazlasıyla eğlenceliydi.

Kendisini seçmek için ise hiçbir nedeni yoktu. Tekrar tekrar düşündü, sadece tek bir sebep aradı ama bir tanecik bile olsun bulamadı.

"Hayatta olmaz." diye araya girdi Steve sesini Bucky'nin düşüncelerinden bile daha fazla yükselterek. Pepper'ınkini saymazsak, mantıklı bir tepki veren ilk kişi her zamanki gibi sarışın çocuktu zira konu Tony Stark olmadığı zamanlarda beyni doğru ile yanlışı ayırt etmede fazlasıyla başarılıydı. Olacakları hızlıca değerlendirmiş, sonuçları listelemişti kafasında ve hepsi Bucky'nin zarar görmesiyle bitiyordu. "Hayır, hayır." Dilini şıklatarak bir de o şekilde hayır dedi. "Mümkün değil. Hayır. Konuşma bitmiştir. İzin vermiyorum."

"İzin vermemek gibi bir yetkin yok." dedi Tony ağır ağır. Kaşlarını Steve'in tepkisini anlamlandırmaya çalışırcasına çatmıştı ama işin aslı, Zemo telefonu uzattığından beri orada duruyordu o ifade. "İddiaya girdik ve şartlar oldukça netti."

"Ve Bucky'nin hiçbir alakası yoktu!" Tony'nin sakin ses tonunun aksine Steve'inki hala yüksekliğini koruyordu. Bucky sarışının zihninin endişe, korku ve koruma içgüdüsüyle dolu olduğunu görebiliyordu. Her şeyin yolunda olduğunu söylemek ve Steve'i sakinleştirmek istedi ama her şeyin yolunda olup olmadığından emin değildi.

Doğru kelimeleri bulamıyordu, bir çeşit şokta olması mümkün müydü?

Bucky şansını kaybedince Steve'in ses tonuna müdahele etmek ise başkasına düşmüştü elbette ama dostane bir tavırla olmamıştı bu seferki. "İnsani bir konuşma yapmak için sesini alçaltmayı düşünür müsün?" dedi Strange iğneleyici bir tavırla. Çok sevimli bir insan olmadığından olsa gerek, iğneleyici sözler kendisini oldukça sevimsiz gösterebiliyordu.

aslında bir konu var ☰ winterbaron, auHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin