❝ Helmut Zemo, babası tarafından yeni okuluna gönderildiğinde okuldan ve şehirden bu kadar nefret edeceğini düşünmemiştir. Bucky Barnes ise sadece yanlış zamanda yanlış yerdedir. ❞
➥ wattpad tr'nin ilk uzun soluklu winterbaron hikayesidir.
➥ #1 in w...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
bölüm yedi birtakım baba oğul sorunları
▼
Tony Stark evde olmayı sevmezdi.
Yurtta kalmaya ihtiyacı olmamasına rağmen kalmasının sebebi de tam olarak buydu. Arabası vardı, isterse her gün okula gelmek için kendine helikopter tutabilir veya motorunu kullanabilirdi ama tüm bunlar evde, babasıyla yaşamaya devam etmesi gerektiği anlamına geliyordu. Okul yakınlarında ev tutma talebi ise babası tarafından reddedilmişti.
Tony evde olmayı sevmezdi ama Howard Stark oğlunun evde olmasını severdi.
Tony ile aralarındaki anlaşmazlığın sebebini hayatı boyunca anlayamayacaktı belki de. Oğlunu seviyordu, ne kadar gösterdiği tartışılırdı tabii ama seviyordu. Tony'nin yoldan çıkmaya meyilli bir çocuk olduğunu ve yanında kalmasının ikisinin de iyiliğine olacağını düşündüğü için getirmişti kısıtlamalarını ama oğlu, iyi niyetini başka yerlere çekmeye karar vermişti.
Artık birlikte haftada bir kezden fazla yemek bile yemiyorlardı. Büyük ihtimalle o da Maria'nın hatrınaydı.
Bu yüzden hafta sonu, oğlunu kapıda görmek Howard için büyük bir şok olmuştu. Tony'nin hafta sonlarını arkadaşlarıyla kafeler, barlar bazen striptiz kulüpleri ve bazen de kumarhanelerde geçirmekten zevk aldığından haberdardı.
Onaylamıyordu elbette ama Tony gibi zeki ve hazırcevap bir çocuğu en fazla bu kadar kısıtlayabiliyordu: Yaptıklarından babasının haberi olacağını hayatının her anında dayatarak.
''Anthony, mio bambino!'' Kapıyı açan Maria olmuş, karşısında geleceğinden haberdar olmadığını oğlunu bulmanın şokuyla neredeyse çığlık atmıştı. Kollarını Tony'nin boynuna dolarken oğlunun kendine has kokusunu içine çekmek için duraksadı. Gözlerinin dolmaması gerektiğini biliyordu, aynı şehirdeydiler ve istedikleri zaman görüşebilirdiler sonuçta ama tek çocuğunu arada sırada görmek kadına yetmemeye başlamıştı.
''Dur sana bir bakayım.'' Kendini zar zor Tony'den uzaklaştırarak oğlunun yüzünü avuçları arasına aldı. Kırçıllı kahverengi gözlüklerinin arkasındaki viski rengi gözlerinin parladığını görünce içi rahatladı. En azından Tony'nin sürprizinin sebebi bir şeylerin ters gitmesinden kaynaklı değildi. ''Kilo vermişsin, mia cara. Düzgün beslenmiyor musun?''
''Sınavların stresinden olsa gerek, mia madre. Sen her zamanki gibi çok hoş görünüyorsun.'' Tony annesinin elini tutup üstüne oyuncu bir öpücük bırakırken gülümsedi. Maria Stark'ın hoş gözüktüğü toplumsal bir gerçek olsa da kadın, bunu oğlundan duyunca kıkırdamadan edemedi.
''Annene yalan söylemeye utanmıyor musun, Anthony? İkimiz de o sınavların sana zor gelmeyeceğini ve MIT'in şimdiden kapında olduğunu biliyoruz.'' Oğlunu hafifçe fırçaladıktan sonra salona geçmesi için yönlendirdi. Kafası şimdiden akşam yemeği için fikirlerle dolmuştu, Tony'nin gelişine hazırlıksız olduğu için hayıflandı.
